Gazi Üniversitesi
Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Selçuk Candansayar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, günümüzde dünyanın küresel ölçekte tehditlerle karşı karşıya olduğunu belirterek, ''Bu durum, çoğu insanın engellenmiş, yıkılmış, güçsüz ve çaresiz kalmış, kaygı dolu bir halde yaşamını sürdürmek zorunda kalmasına neden olmaktadır'' dedi.
İnsanların ruh sağlığını, iklim değişiklikleri ve
doğal afetlerden daha çok
terörizm ve göçün olumsuz etkilediğine dikkati çeken Candansayar, Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu tarafından açıklanan ve ''birden fazla tercihin işaretlenebildiği'' anket sonuçlarına göre, dünya genelinde insanların yüzde 70'inin terörizmi, yüzde 58'inin göçü, yüzde 38'inin iklim değişikliklerini, yüzde 23'ünün doğal afetleri küresel tehdit olarak düşündüğünü kaydetti. Candansayar, ''Dünya genelinde insanların yüzde 23'ü nükleer silahların yaygınlaşmasını, yüzde 20'si savaşları ve yüzde 18'i de bulaşıcı hastalıkları tehdit olarak düşünüyor ve kaygı duyuyor'' diye konuştu.
''İNSANLARIN GELECEKTEN UMUTLARI TÜKENİYOR''
Bu sorunlar karşısında insanların ruh sağlığının bozulduğunu ifade eden Candansayar, bu tür sorunların ''tehdit'' olarak algılanmasının, insanlarda depresyon, bunaltı ve strese bağlı ruhsal sorunların yaygınlaşmasına ve şiddetlenmesine neden olduğunu bildirdi. Candansayar, tehdit altında olduğunu düşünen insanların, kendilerini güçsüz, çaresiz ve yalnız hissedebileceğini belirterek, ''Bu insanların, gelecekle ilgili umutları tükenmekte ve bir arada olma,
dayanışma ve sorunlarla birlikte mücadele etme
inanç ve azimlerini yitirmektedirler'' dedi.
Terörizm, göç, iklim değişikliği, doğal afetler başta olmak üzere bu tür sorunlar karşısında insanların yüzde 56'sının güçlük ve çaresizlik, yüzde 50'sinin
öfke, yüzde 47'sinin hayal kırıklığı yaşadığını dile getiren Candansayar, ''İnsanların yüzde 35'inin kaygı, yüzde 33'ünün kırılganlık, yüzde 28'inin küçümseme, yüzde 26'sının çökkünlük ve yüzde 17'sinin korku duyduğu belirlenmiş'' diye konuştu.
Candansayar, bu ve benzeri duygular yaşayan, yalnızlaşan, dünyayı ve başkalarını tehditkar ve güvenilmez bulan insanlarda ''kendi canını
kurtarma telaşına düşme'' kaygılarının arttığını söyledi.
''DÜNYA NÜFUSUNUN YÜZDE 3'Ü GÖÇMEN KONUMUNDA''
Dünya
Sağlık Örgütünün, tüm dünyada kürselleşme sürecinin bir sonucu olarak kültürler arası karşılaşma ve etkileşimlerin arttığına dikkati çektiğini belirten Candansayar, şunları kaydetti:
''Her 35 kişiden birinin uluslararası göçmen konumunda olduğu günümüzde bu hareketlilik,
gönüllü ya da zorunlu göçler sonucu farklı dil, din ve kültürlerin bir arada yaşamak zorunda olmasının neden olduğu etkilere önem verilmesi gerektiğini belirtmektedir. Dünya nüfusunun yüzde 3'ü göçmen konumunda yaşamaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü, başta
psikiyatri, sosyal çalışmacı ve hemşireler olmak üzere tüm ruh sağlığı çalışmalarına farklı kültür, din, dil sahibi insanlara karşı eşit, ayrımcılık gözetmeyen, onların diline ve kültürel değerlerine saygılı, özenli ruh sağlığı hizmeti sunmaya dikkat etmeleri gerektiğini bildirmektedir.''