Göçme esnasında boş bir yere sığınarak hayatta kaldıklarını belirten madenciler, yukurıdaki kurtarma çalışmalarını duyduklarını, ancak kendi seslerini duyuramadıklarını söyledi. Özel maden ocağında, 19 saat sonra sağ olarak kurtarılan işçilerin, hayatta olduklarının müjdelenmesiyle mahsur kalan işçilerin aileleri birbirlerine sarılarak gözyaşlarına hakim olamamıştı. Ocakta mahsur kalan Refik Yeşilkurt'un annesi Fatma Yeşilkurt ve yakınları gözyaşları içerisinde, "Allahım oğlumuzu bize bağışladı. Şükürler olsun Rabbimize. Ramazanda oruçlu ağızla ettiğimiz dualarımız kabul oldu" diye gözyaşı dökmüştü. Ocaktan çıkarıldıktan sonra Zonguldak Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alınan işçiler, ocakta yaşadıklarını anlattı. Kurtarma çalışmalarını duyduklarını belirten Refik Yeşilkurt, "Yukarıdan gelen postalar üzerimizden geçti. Tabi biz de kendimize sığınacak yer bulmuştuk. Kendimizi orada gizledik. Sağolsun arkadaşlarımız, uzman ekipler sayesinde bizi oradan almayı başardılar. Ocakta ümidimizi kaybetmedik. Çünkü arkadaşların çalışma seslerini duyabiliyorduk. Tabi o andaki psikolojimiz bozuktu. Buna rağmen ümidimiz vardı." dedi. Ocakta mahsur beklerken çoluk-çocuklarını düşündüklerini, Allah'a dua ettiklerini ifade eden Yeşilkurt, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: "Hayatla yaşam arasındaki çizgide gelip gittik. İkimiz aynı yerdeydik. Birbirimize destek olmak için aklımıza ne geldiyse konuştuk. Uyumamamız için çaba sarfettik. Aklımıza en çok gelen çoluk ve çocuğumuzdu. O andaki yaşam mücadelesiydi. İnsanın aklına her türlü şey geliyor. İnsanoğlu çok aciz. Hani bir söz vardır ya, 'Dünyadaki yiyip-içmek' bitmediği müddetçe Cenab-ı Allah insana cesaret veriyor." Ocakta kurtarma çalışması sırasında tehlikeye düştüklerini dile getiren Yeşilkurt, "Umutsuzluğa düştüğümüz zamanlar da oldu. Aşağıda kendi arkadaşlarımız kurtarmak için çalışırken farkında olmadan ilk başta bizi tehlikeye atıyorlardı. Onlar aşağıdan postayı boşalttıkça biz yukarıda tehlikeye giriyorduk, üzerimize kömür postası geliyordu. O anda biraz tedirgin olduk. Daha sonra gelen uzman ekipler, tecrübeli olduğu için değişik bir yolla bizi almayı başardılar." diye konuştu. "Uzman ekipleri ilk karşımızda görünce dünyalar bizim oldu" diyen işçiler, "Onların sesini duyunca, onlar da bizim sesimizi duyunca iki taraf da sevince boğuldu. Zaten ışığı görünce biz kurtulacağımızı anladık." dedi. Ocakta mahsur durumdayken dua ettiklerini belirten işçiler, "Tabi sıkıştığı zaman insanoğlu mutlaka Allah'a sığınır. Başka yerden yardım bekleyemez. Biz de kurtarması için Allah'a dua ettik." şeklinde konuştu. "ÇOLUK ÇOCUĞUMUZUN RIZKI İÇİN TEKRAR OCAĞA GİRERİZ" Yeşilkurt, "Ocağa girecek misiniz?" sorusuna, şu cevabı veriyor: "Daha önceden de bizim gibi mahsur kalan arkadaşlarımız oldu. Sonuçta çoluk çocuğumuzun rızkı için ekmek kavgası için birşeyler yapmak gerekiyor." Zonguldak Devlet Hastanesi Acil Servis Sorumlusu Uzman Dr.Ülkü Eritmen, hastaların uzun süre göçükte mahsur kalmalarına karşın şans eseri herhangi bir şey olmadığını belirtti. Hastalarıyla yakından ilgilenen Dr. Eritmen, "İşçiler hastaneye getirildiğinde muayeneleri yapıldı. Sağlıkları gayet iyi. Tansiyon takipleri yapılarak vücutlarında patoloji olup olmadığı incelendi. Genel sağlık taramaları tamamlandı. Şu anda sadece bir hastanın parmağında kırık var. Onun dışında herhangi bir sorun yok. Bir gün daha müşahede altında tuttuktan sonra madencileri taburcu edeceğiz.'' dedi. Hasyanedeki odasında kader arkadaşıyla tedavi gören ve parmağı kırılan Hasan Aklan ise ocakta ne kadar zaman kaldıklarını bilmediklerini kaydederek, "Saatten haberimiz yoktu. Aşağıya inince saati sorduk 16.00 dediler. Hangi 4, gece mi gündüz mü onun bile farkında değildik. Kaç saat kaldığımızın farkında değildik. Dışarıya çıktığımız zaman farekttik aydınlığı" şeklinde konuştu. Kurtulduğu andaki duygularını gözü yaşararak anlatan Hasan Aklan, "O anda hisler çok büyüktü. Ocaktan çıkarıldığımızda topluluğu karşımızda görünce şok olduk. Büyük bir sevinç vardı." dedi. CİHAN