Pierre Loti, 130 yıl sonra Dolmabahçe'de

Fransız plastik sanatçısı Jean-Michel Ottoniel, Türk dostu Fransız roman yazarı Pierre Loti'nin 1877'de


''en büyük aşkı İstanbul''u bırakıp Fransa'ya dönerken gemisinin Dolmabahçe'den yola çıktığını belirterek, şimdi de 130 yıl sonra eserleriyle Dolmabahçe'de bulunduğunu söyledi. Pierre Loti'nin çocukluğunda yaptığı ve titizlikle sakladığı kuklaları, ''Pierre Loti-Jean-Michel Othoniel'' sergisiyle Dolmabahçe Sarayı'nda İstanbullularla buluştu. Sergiye ilişkin AA muhabirine bilgi veren Fransız plastik sanatçısı Jean-Michel Ottoniel, Fransız ulusal mirasının bir parçası olan ''Eşek Postu Küçük Tiyatrosu''nu 2004 yılında ilk kez halka açtığını aktardı. Othoniel, 2004 yılındaki sergideki yerleştirmenin ölçeğini, 1857 yılından itibaren Pierre Loti tarafından yapılan rol kahramanlarının küçük boyutlarına göre hazırladığını aktararak, ''Projenin kalbi bu küçücük, narin bebekler. Bu işçiliği görünce çok etkilendim ve cam fanuslar yaptım. Projede yaklaşık 150 kişi çalıştı. Masa ve camları oluşturmak için Fransa'da pek çok teknik liseyle çalıştım. Projenin tamamlanması ise yaklaşık 2 yıl sürdü'' dedi. Serginin, kuklaların giysilerine göre 4 bölümden oluştuğunu belirten Ottoniel, ''Ben bu sergide küçük Pierre Loti'nin içindeki büyük Pierre Loti'ye bir atıfta bulunuyorum. O çocuğun içinde bir büyük vardı ilerde yapacağı seyahatleri planlayan...'' şeklinde konuştu. -TÜRKİYE'DE BİR İLK- Ottoniel, Pierre Loti'nin çocukluk kahramanlarını İstanbul'da göstermekten duyduğu heyecanı dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Pierre Loti'yi Pierre Loti yapan İstanbul'da yazdığı Aziyade kitabı. Bu yıl da Pierre Loti'nin en büyük aşkı İstanbul'u bırakıp Fransa'ya dönüşünün 130. yılı. Bu beni çok etkiliyor ve heyecanlandırıyor, çünkü Pierre Loti 1877'de Fransa'ya dönerken gemisi Dolmabahçe'den gitmişti ve biz de şimdi eserleriyle buradayız.'' Dolmabahçe Sarayının kendisine sergi için teklifte bulunduğunda hemen kabul ettiğini belirten Ottoniel, ''Çünkü Pierre Loti'nin uğurlandığı yerde bunu sergileme şansım olacaktı'' dedi. Ottoniel, eserlerin ulusal miras olması nedeniyle koruma altında olduğunu kaydederek, ilk kez yurt dışında sergilendiğini, bu nedenle Türkiye'de bir ilkin gerçekleşteğini ve Pierre Loti'nin seyahat ettiği diğer kentlerde de sergilenmesini ümit ettiğini söyledi. Jean-Michel Ottoniel, 1992'de İstanbul'daki bienal kapsamında bir sergi açtığını kaydederek, İstanbul'u çok sevdiğini, çok genç, çok dinamik bir şehir olduğunu ve Türk insanını çok sevdiğini dile getirdi. -PROJE'NİN ORTAYA ÇIKIŞI- Ottoniel, adı İstanbul'a olan sevgisiyle bütünleşen Loti'nin restorasyon aşamasında olan Rochefort'taki evini ziyareti sırasında dolapların birinde, yazarın çocukken yaptığı kuklaları yerleştirdiği kutuya rastladığını belirtti. Pierre Loti'nin üzerlerine insan yüzleri çizilmiş kiraz çekirdekleri, peri veya 1860'lı yılların burjuva kıyafetleri giydirilmiş kibrit çöpleri ve hamurlardan yapılmış küçük bebeklerini sakladığı kutunun üzerine, ''Belki bir gün birisi bu 'Eşek Postu Küçük Tiyatrosu'nu sahneler'' şeklinde not düştüğünü fark ettiğini aktaran Ottoniel, Pierre Loti'nin dileğini yerine getirmeye karar verdiğini, incelik ve titizlikle camdan bir dünya içerisinde Perrault'nun bir masalından esinlenen kişilerden oluşan kuklaları sahneye koyma kararı aldığını söyledi. Ottoniel, kuklaları, Pierre Loti'nin Kont Perrault'nun 4 bölümden oluşan ''eşek postu'' masalındaki kahramanlardan esinlenerek oluşturduğunu kaydederek, kısaca masalı da anlattı: ''Ülkenin kraliçesi ölmeden önce kocasına ülkenin en güzel kızıyla evlen vasiyetinde bulunuyor. Eşini kaybetmenin verdiği acıyla kral, deliliğin eşiğine geliyor ve ülkenin en güzel kızı olan kendi kızıyla evlenmek istiyor. Kızı bu fikirden dehşete kapılıyor ve evlilik gerçekleşmesin diye babasından yapılması imkansız isteklerde bulunuyor. Önce 'Bana zaman renginde bir elbise yap' diyor ve kral yapıyor. Sonra güneş renginde istiyor, kral yapıyor. Daha sonra 'Ay renginde yap' diyor, yapıyor. Hepsi gerçekleşince kız bu kez kralın en sevdiği eşeğinin postunu getirmesini istiyor. Kral eşeğine kıyıyor ve postunu kızına veriyor. Bu dilek de gerçekleşince kız ne yapacağını bilemiyor. Sonunda bu posta bürünüyor ve eşek kılığına girip saraydan kaçıyor. Daha sonra her masalda olduğu gibi bir prensle karşılaşıyor ve mutlu bir hayat sürüyor.'' Ottoniel, Pierre Loti'nin masaldaki 3 elbise rengi ve bir eşek postundan oluşan bölümlerden esinlenerek kuklaları yaptığını ifade ederek, ''Pierre Loti buna başladığında henüz 7 yaşında. 17 yaşına kadar yapmaya devam ediyor. Zamanla yaptığı işe o kadar kendini kaptırıyor ki hikayede olmayan karakterleri ekliyor. Kiraz çekirdeğinden kafalar, kibrit çöpünden vücutlar, elbiselerle yeni bir masal oluşturuyor'' dedi. Pierre Loti'nin çocukken ileride yapacağı seyahatleri önceden gördüğüne ve aslında o ülkelerden kahramanlar oluşturduğuna dikkati çeken Ottoniel, ''Sanki o seyahatleri o yaşında yapmış. Afrikalı, Çinli, Osmanlı ve hatta semazen figürleri var oluşturduğu kuklalar arasında... Daha sonra da zaten bu ülkelere seyahat etti'' şeklinde konuştu. 10. Uluslararası İstanbul Bienali'nin paralel etkinliği olarak düzenlenen sergi, İstanbul Fransız Kültür Merkezi, Rochefort Pierre Loti Evi Müzesi ve TBMM Genel Sekreterliği Milli Saraylar Daire Başkanlığı işbirliğiyle Dolmabahçe Sarayı'nda 28 Eylül tarihine kadar gezilebilecek. AA
<< Önceki Haber Pierre Loti, 130 yıl sonra Dolmabahçe'de Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER