Yüzyıllar boyunca günlük hayatın bir parçası olan faytonculuk, şimdilerde nostaljik olarak varlığını sürdürüyor.
Türkiye'nin birçok sahil ilçesinde gördüğümüz faytoncular artık yok olma aşamasına geldi. İstanbul'da faytoncular daha düne kadar sadece adalarda faaliyet gösteriyordu. Şimdilerde ise
Sultanahmet Meydanı'nda nostaljik fayton
gezileri düzenlenmeye başladı.
Faytonculuk mesleğinin azalması en çok faytonları imal eden zanaatkarları olumsuz etkiledi. İstanbul'da fayton yapan sadece 2 usta kaldığı belirtiliyor. Bu ustalardan biri olan 74 yaşındaki Mustafa Serin, 57 yıldır fayton imaliyle uğraşıyor. Mustafa Usta yılda 2 fayton yapıyor. 2 kuşaktır faytonculukla uğraşan Mustafa Usta, 57 yıldır olduğu gibi her sabah
erken saatlerde dükkanına giderek işine koyuluyor. Mustafa Usta önce körüğü yakıyor, sonra demiri ısıtıyor ve başlıyor demiri dövmeye. Demirler istediği kıvama geldikten sonra tahtaları ince ince işlemeye başlıyor. Ardından demirleri ve tahtaları büyük bir ustalıkla bir araya getirerek faytonu oluşturuyor. Birbirinden
estetik faytonlar, değişik desenlerle süslenip renkli bir gezi
arabasına dönüşüyor.
Bu işi babasından öğrenen Mustafa Serin usta, faytonculuk mesleğinin öksüz kaldığını söylese de; hem mesleği birilerine sevdirmek hem de nostaljiyi yaşatmak için çalıştığını söylüyor. Faytonun her aşamasında tekerinden, demirine, koşumundan koltuğuna kadar alın teri olan Mustafa Usta ölmeden önce mesleği birilerine öğretmeyi kendisine en büyük
hedef olarak belirlemiş.
Mustafa Usta bugüne kadar 35 fayton yapmış, onardığı yüzlerce fayton da cabası. Babasından devraldığı fayton ustalık bayrağını teslim edeceği çocuğu olmayan Mustafa Serin "Tek isteğim mesleğimi birilerine öğretmek. Benden sonra fayton yapacak usta kalmayacak ve bir kültürel mirasımız daha yok olacak diye korkuyorum. Bunun olmasını istemediğim için ölmeden önce mesleği öğretmek istiyorum." diye konuşuyor. Son aylarda Sultanahmet Meydanı'nda fayton turlarının başlamış olmasının memnuniyet verici bir gelişme olduğunu da kaydeden Serin, böylelikle
yerli ve
yabancı turistlere fayton kültürünün tanıtılacağını dile getiriyor.
Sultanahmet Meydanı'na fayton turlarına başlatan Delta Tur sahibi
Mustafa Can ise, turistlere tarihi yerleri tarihi bir araçla gezdirdiklerini söylüyor. 5 faytonla turistlere
hizmet verdiklerini aktaran Can, turistlerin bu gezintilerden memnun olarak ayrıldıklarını ifade ediyor.
FAYTONUN TARİHİ
Tarihi kaynaklara göre faytonculuk, Milattan Önce 2800 yıllarında Mısır'da ortaya çıkmış. Milattan Önce 1800 yıllarında Asurlular dört tekerlekli atlı araba yapmışlar. 9. yüzyılda da atların dizginle idare edilme sistemine geçilmiş. Fayton ilk defa İstanbul'a, Sultan Abdülmecit döneminde saray ve konak arabası olarak getirilmiş. Sultan Abdülaziz döneminde de faytonlar kiralanmaya başlanmış.
Bu dönemlerde İstanbul'da tek
ulaşım aracı atlı binek hayvanlarıydı. Üstü açık olan faytona lando, üstü kapalı olana ise
kupa denirdi. Zaman geçtikçe yörelere göre tekerlekli arabaların
tipi-şekli değişmeye, gelişmeye başladı.
FAYTON KELİMESİ FRANSIZCA'DAN GELİYOR
Fayton kelime olarak Fransızca'dır. Phaeton (faeton) körüklü, açık binek arabası anlamını taşır. Fayton dört tekerlekli; ön tekerlekleri
küçük, arka tekerlekleri büyük, tek oklu ve çift at koşulu bir araçtır. Öndeki arabacı yarı yüksekte oturur. Körük çekildiği zaman arabacı körük dışında kalır. Arabaya ön ve arka tekerleklerin çamurlukları arasına yerleştirilmiş basamakla binilir.
Fayton dört kişilik arabadır. İki kişinin yüzleri gidiş istikametinde arkaya sabit yere, iki kişi de onların karşısına
bakan bir yere oturur. Körük bilhassa yağmurlu havalarda çekilip açılır. Bacakların ıslanmaması için de diz üstüne çekilen muşambası vardır. Körük dışında kalan arabacılar da yağmurluk giyerler. Arabacı yerinin her iki tarafında da birer
fener bulunur.
CİHAN