Serdengeçti, İstanbul Ticaret Odasında (İTO) gerçekleştirilen, deri ve ayakkabı sektörünün sorunlarının ele alındığı zümre toplantısında, katılımcılara hitaben ''2008'e Doğru Ekonomik İstikrar: Neredeyiz?'' başlıklı bir konuşma yaptı. Konuşmasına son 6 yılın muhasebesini yaparak başlayan Serdengeçti, Türkiye'nin 30 yıl boyunca yıllık ortalama yüzde 3,9 büyüdüğünü, son 6 yılda yıllık ortalama büyümenin yüzde 7,4 olarak gerçekleştiğini aktararak, ''Yapmanız gerekeni yaparsanız alacağınız sonuç budur'' dedi. Serdengeçti, büyümenin doğasına bakıldığında birtakım temel farklılıklar görüldüğünü belirterek, büyümede her zaman kamu sektörünün motor görevi üstlendiğini ama son 6 yıldır böyle bir şeyin söz konusu olmadığını söyledi. Son 6 yılda bazı şeyler öğrenildiğini dile getiren Serdengeçti, ''Mesela uzun dönemde enflasyonla büyüme diye bir olgu olmadığını; sıkı para ve maliye politikalarının büyümeyi her koşulda düşürmediğini, tersine arttırabildiğini, enflasyonun düştüğü ortamda ulusal paraya talebin arttığını, rekabet gücünün sadece döviz kuruna bağlı olmadığını ve TL'nin değer kazanmasının ihracatın artmasına engel olmadığını gördük'' diye konuştu. Serdengeçti, cari açık konusuna da değindiği konuşmasında, hükümetin büyüme oranı tahminini yüzde 5 yaparken, yüzde 7,4'lük oranlara ulaşıldığını, bunun elbette cari açık üzerinde bir etkisi olacağı görüşünü aktardı. Serdengeçti, ''Kur ne olursa olsun cari denge bozulmaya devam edecektir. Çünkü Türkiye büyümeye devam edecektir'' görüşünü aktardı. Her zaman ''yüksek faiz, düşük döviz kuru'' denildiğini hatırlatan Serdengeçti, kendisinin bu görüşte olmadığını, Türkiye'de kurlar ve faizlerin beraber davrandıklarını kaydetti. Serdengeçti, ''İşler iyi giderken faiz düşük ama kurlar da düşük. İşler kötü giderken kur da faiz de yüksek. Bundan sonra da böyle olmaya devam edecek...'' dedi. Sıcak paranın ülkedeki istikrar ve güven ortamına geldiğini ifade eden Serdengeçti, bundan kuşku duyduğu zaman da çıktığını söyledi. Serdengeçti, kendisine göre, cari açık finansmanında sıcak paranın ne kadar rol oynadığı sorusunun, artık bir iktisat konusu olmaktan çıkarak edebiyat alanına kaymaya başladığını dile getirdi. -''REFORM YORGUNLUĞU'' SÜRECİ- Süreyya Serdengeçti, kamu maliyesindeki sorunlara da dikkat çekerek, ''2007 yılının ilk 6 ayı son 4 yılın en kötüsü. Hükümet gerekli tedbirleri almazsa 2008'de kamu maliyesi dengesini tutturması zor olabilir'' görüşünü aktardı. İşsizlik sorununu ülkenin en önemli sorunlarından biri olarak niteleyen Serdengeçti, 2000'de 1,5 milyon olan işsiz sayısının, 2000 krizinin ardından 2,5 milyona çıktığını, bu zamana kadar tedrici bir azalma görülmekle beraber geçen yıl itibariyle 2,4 milyon işsiz bulunduğunu anlattı. Serdengeçti, ''İşsizliğin çözümü artık uzun vadeli politikalardan geçiyor. İş gücü piyasası reformunun mutlaka yapılması lazım'' diye konuştu. Konuşmasında yapısal reform sürecine de değinen Serdengeçti, iktisat literatürüne geçmiş, ''reform yorgunluğu'' diye bir tanım olduğunu kaydederek, hızla yapılan reformların ardından bir yavaşlama sürecine girildiğini aktardı. Serdengeçti, ''Önünde sonunda bir seçime gidilecektir. Ve can acıtıcı reformlar oy kaybına neden olabilir. Bu yüzden seçimden sonraki 100 gün çok önemlidir. Ama bu 100 gün sadece seçimlerle de ilgili değildir. Mesela Ekim 2004'de AB ile çok iyi gelişmeler oldu. Hükümet, o olumlu rüzgar ile Sosyal Güvenlik Reformu'nu çıkarabilirdi'' diye konuştu. -MERKEZ BANKASININ BAĞIMSIZLIĞI- Süreyya Serdengeçti, Merkez Bankasının bağımsızlığı konusuna da değinerek, ''Kendi tecrübem siyasi sistemin bunu katiyen içine sindiremediğidir'' görüşünü dile getirdi. Piyasa ve hükümetin zaman zaman basına da yansıyan Merkez Bankası üzerinde faiz baskıları olduğunu ifade eden Serdengeçti, bankanın bunlara boyun eğmediğini kaydetti. Serdengeçti, ''Eğer Merkez Bankası, baskılara boyun eğerek faiz indirirse ve siz de bunu hissederseniz, bankanın indirdiği faizlerin genel ekonomiye hiçbir etkisi olmaz'' dedi. AA