Basın ve siyasi çevreler,
ülkenin bölünmesine ilişkin tartışmaları artan bir şekilde gündeme taşıyor.
Hükümet kurmakla görevlendirilen,
Flaman kesiminin güçlü isimlerinden
Hristiyan Demokrat Parti (CDV) üyesi Yves Leterme, Valon partileriyle
koalisyon arayışlarında başarılı olamıyor. Müzakereleri askıya alan ve bizzat devreye giren
Belçika Kralı II. Albert'in temasları da somut sonuçlar getirmiyor.
Hristiyan demokratlar ile liberaller arasında, sosyalistleri muhalefete iterek oluşturulmak istenen koalisyon pazarlıkları, Flaman-Valon çekişmesini ve etnik gruplar arasında büyük görüş ayrılıklarını gözler önüne seriyor.
Flamanlar, derin kurumsal reformlarla
bölgesel
yönetimlerin yetkilerini artırmayı, bölünme adımlarını hızlandırmayı hedefliyor.
LETERME ZOR DURUMDA
Başbakan adayı Leterme, siyasi yaklaşımına ve bazı gaflarına Valonya'dan ve
Brüksel'den gelen tepkiler nedeniyle hükümet kurmakta zorlanıyor.
Geçen ay bir milli günde kendisine yöneltilen soruları yanıtlayan Leterme, milli bayramın hangi nedenle kutlandığı sorusunu yanlış yanıtlamıştı. Yves Leterme, kendisine, "Belçika'nın milli marşı olan 'Barabançonne'u bilip bilmediğinin sorulması üzerine, "biraz bildiğini" söylemiş, ardından Fransa'nın milli marşı olan "
Marseillaise"i söylemeye başlamıştı.
Başbakan adayı Leterme'in, kilisede düzenlenen bir dini
tören sırasında cep telefonuyla konuşması da televizyon ekranlarına yansımıştı.
Leterme, geçen yıl Flaman hükümeti başkanı sıfatıyla bir
Fransız gazetesine verdiği demeçte, "Belçika'nın tarihin bir kazası olduğunu", "Flamanların yaşadığı Flandr bölgesinin ve Flaman Menfaatinin Belçika'dan öncelikli olduğunu", "Flamanlar ile Valonlar arasında uçurumun derinleştiğini", "Belçika
halkını oluşturan bu etnik gruplar arasında sadece 'Kral,
futbol takımı ve bira ortaklığının' kaldığını" söylemişti.
Flandr'ın bağımsızlığını hedefleyen, ancak "Boşanmak için önce bir çift oluşturmak gerekiyor" diyen Leterme, Belçika'nın bölünmesi halinde Brüksel bölgesine özel bir konum verilmesi gereğini savunmuştu.
Fransızca konuşan Belçikalıları "Flamanca öğrenecek yeteneği ve zekası olmayan insanlar" olarak nitelendiren ve Belçika Kralı'nın dahi iyi Flamanca konuşamadığını savunan Leterme'in bu sözleri, Valonlar tarafından "
hakaret" olarak algılanmıştı.
"Belçika'nın gerçeklerine göre Valonların ve Flamanların sınırlarla birbirinden ayrılma hakkı olduğunu" söyleyen Leterme, "Belçika'nın kendi başına değeri olmadığını, kurumların koşullara uyarlanmaması halinde bu ülkenin hiçbir geleceği bulunmadığını" anlatmıştı.
Leterme, bu yaklaşımlarının ardından, son genel seçimlerde partisini doruğa taşırken, kendisi de 800 bin kadar
tercih oyu elde etti.
BELÇİKA'DA SON DURUM
Avrupa'nın güçlü devletleri tarafından, 1830 yılında, "
tampon bölge" olarak kurulan, İngiltere'de yaşayan bir
Alman prensinin
kraliyetine verilen ve
Kongo sömürgesiyle zenginleşerek ihtiyaçlarının büyük kısmını gideren Belçika, Hollandaca konuşan Flamanlar ve Fransızca konuşan Valonlardan oluşuyor. Ülkede Almanca konuşan
küçük bir halk grubu da bulunuyor. Yüzde 90'ı Fransızca konuşan Brüksel'in "çift lisanlı bölge" olduğu varsayılıyor.
Belçikalılar, 1980'li yılların başında, "
model olmak" iddiasıyla yöneldikleri federal
sistemle yerel parlamento ve yönetimlerin yetkilerini genişletti. Valonya, Flandr ve Brüksel bölgelerinde farklı hükümetler kurulurken, "ayrılıkçılık" (seperatisme) ülke anayasasının "temel ilkeleri" arasında yer aldı. Bu durum, Valonlar, Flamanlar ve Brükselliler arasındaki kopukluğu artırırken, menfaat çatışmalarını da hızlandırdı.
Siyasi partileri de Flaman ve Valon olarak bölünen ülkede, ayrı ayrı kurulmuş olan liberal, muhafazakar veya sosyalist Flaman partiler ile Valon partilerin, ideolojik eğilimleri aynı gözüktüğü halde tamamen farklı görüşler içinde çatışmaları da hız kazandı.
Politikacılar, kurumlar ve vatandaşlar arasında
diyalog giderek koptu, toplumlar arası menfaat kavgaları arttı. "
Ulusal marş" ve "
bayrak" gibi kavramların geniş ölçüde anlam yitirdiği ülkede, "Belçikalı" kavramı, giderek yerini "Flaman", "Valon" ve "Brükselli" kavramlarına bıraktı.
Politikacılar, bölgesel sorunları aşmak ve kendi seçmenlerinin taleplerini yanıtlamak için devlet bütçesini küçültüp bölgesel bütçelere ağırlık verdi. "Federal kurumlar" devletin ortak malları, değerleri, menfaatleri için karar alamaz duruma geldi.
Demir yollarını,
vergi sistemini ve sosyal
sigortaları da "bölgeselleştirme" hedefi ön plana çıktı. Flaman kesiminde yüzde 8 olan
işsizlik oranı Valonya'da yüzde 20'yi bulunca, Flamanlar, "Valonların sosyal sigorta ve
hastane masraflarını karşılamayı reddetme" eğilimine girdi.
YENİ DEVLET ARAYIŞLARI
İlk aşamada, "yeni devlet kurma", "Belçika'yı haritadan silme" hedefini açıkça ortaya koyan aşırı sağcı Vlaams Belang (Flaman Menfaati) partisi, bugün Flaman bölgesinde "Kahrolsun Belçika" sloganıyla oyların yüzde 25'ini elde ediyor. Bu durumu gören ve aşırı sağın tırmanışını engelleyemeyen diğer bazı Flaman partiler de "yeni devlet kurma", "Valonlardan kopma" fikirlerini desteklemeye başladı. Valonlar, "Fransa'ya ilhaktan" söz ederken, Brüksel Bölgesi "
bağımsızlık" ve "AB'ye sığınma" formülleri arayışına girdi.
Belçika basını, 2004 yılı sonunda, "Devletin sonu geliyor" manşetleriyle ülkede "federal sistemin çökmekte olduğunu", "devletin paylaşıldığını", "şatolarda buluşan
siyaset ve ekonomi yetkililerinin yeni devletler için uzlaşma aradığını", "yayımlanacak bir manifestoyla çeşitli formüllerin gündeme taşınacağını" yazdı.
Belçika ulusal
radyosu RTBF, bu sabah, bir kere daha "Çekoslovakya örneğini" gündeme getirirken, 1993'te, birkaç günde bölünen bu ülkenin sınırlarının ve koşullarının Belçika'ya çok benzediği üzerinde duruluyor. Radyo, Çekoslovakya'nın bölünmesinin "6 ayda" ve "kolaylıkla" tamamlandığını hatırlattı.
"Federal sistemi" sarsılan Belçika'da, "iki veya daha çok sayıda bağımsız devletin, bazı alanlarda yönetim işbirliğinde bulunması" olarak tanıtılan "konfederal sistem"den söz ediliyor.