Denizde kirliliğe neden olduğu gerekçesiyle kıyılara 1,1 kilometreden yakın, 30 metreden sığ
bölgelerde kurulu
balık çiftliklerinin kapatılması için
Çevre ve
Orman Bakanlığı tarafından tanınan süre 13 Mayısta tamamlanıyor.
Geçen yılın en çok
tartışma yaratan konularından biri olan, Çevre ve
Orman Bakanlığının Ocak ayındaki tebliği ile çevrecilerin istediği yönde çözüme bağlanan balık çiftliklerinde tartışmalar sürerken,
uygulama ve
denetleme için son 9 güne girildi.
Ötrofikasyon (
deniz kirliliği) riski yüksek olan hassas bölgelerle (kapalı koy ve körfezler) ilgili esasların belirlendiği tebliğe göre,
Kültür ve
Turizm Bakanlığınca belirlenen veya belirlenecek
doğal ve arkeolojik SİT alanlarında balık çiftlikleri kurulamayacak.
Resmi Gazetede
ocak ayında yayınlan tebliğde, balık çiftliklerinin, derinliği 30 metre, kıyıdan 0,6 deniz mili (1100 metre) uzakta, akıntı hızı 0,1 m/sn olan yerlerde kurulabileceği belirtildi.
Çevre ve Orman Bakanlığı yetkilileri, 13 Mayısın ardından balık çiftliklerine yönelik sıkı bir denetim başlatılacağını, kapatılmayan çiftlikler hakkında gerekli yasal incelemelerin başlatılacağı bildirdiler.
Yetkililer, denetimlerde yavru
balıklar bulunan çiftliklerle ilgili
tutanak hazırlanarak, balıkların yetişme süreci kadar işletmecilere zaman tanınacağı vurguladılar.
Deniz kirliliği riski bulunmadığı saptanan alanlarda bile olsa balık çiftliklerinin, bu risk açısından her yıl izleneceği, yeni kurulacak balık çiftliklerinin de yer seçimi aşamasında,
kirlilik riski bulunup bulunmadığını incelettirip,
rapor etmekle sorumlu olacağı vurgulandı.
''KARAR SİYASİ''
Çukurova Üniversitesi
Su Ürünleri Fakültesi
öğretim üyesi Doç. Dr.
Tuncay Kuleli, alınan kararın bilimsel çalışmalardan yoksun, siyasi nitelikte olduğunu öne sürdü.
Teknik bilgilerden çok siyasi
baskılar nedeniyle böyle bir kararın çıktığını savunan Kuleli, yaklaşık 10 yıldır balık çiftlikleriyle ilgili konunun gündeme taşındığını söyledi.
Kuleli, özellikle turizmcilerin balık çiftlikleri hakkında yoğun baskı yaptığını, Ege ve Akdeniz'in batısında çok sayıda balık çiftliğinin otellerle iç içe hale geldiğini belirtti. Kuleli, şunları kaydetti:
''Kararın sağlıklı bilimsel çalışmalara dayandığına inanmıyoruz. Daha çok siyasi nedenlerle alınmış bir karar gibi geliyor. Balık çiftlikleriyle ilgili düzenlemeler getirilirken de AB normları göz önüne alındığı söyleniyor. Ancak, her uygulamada
Avrupa örneklerini almanız doğru değil. Türkiye'nin kıyılarının kendisine özgü yapısı var.
Fransa ve İtalya'daki uygulama ile Türkiye'deki bir tutulamaz. Bu karar 3 taraflı denizlerle çevrili Türkiye'de balık üretimi ve tüketimi çok keskin şekilde etkileyecek.''
ÇİFTLİKLER İSKENDERUN'U TERCİH EDİYOR
Kuleli, yayınlanan tebliğin ardından Ege ve Akdeniz'in batısındaki çok sayıda balık çiftliği işletmecisinin
İskenderun körfezine yöneldiğini vurguladı.
Açık bir körfez yapısına sahip olması nedeniyle
tercih edilen İskenderun
Körfezi'nin gerçekte büyük riskler taşıdığını dile getiren Kuleli, ''Bu bölgede inanılmaz derecede riskler artacak. Çünkü, bölge aynı zamanda bir enerji merkezi. İSDEMİR, BOTAŞ, BTC ve İSKEN Termik Santralleri nedeniyle bölgede yoğun bir hareketlilik var. Gelecekte, körfezden geçen
tanker sayısı artacak. Bu da balık üretimiyle ilgili tehlikeyi artırıyor'' dedi.
Hatay'ın İskenderun ilçesinde kurduğu balık çiftliği ile çupra ve levrek üreten Mahmut Bilen de yeni tebliğin sektörün gelişmesine yapılan büyük bir
darbe olduğunu belirtti.
Tebliğe göre istenilen standartların üretimi zorlaştıracağını vurgulayan Bilen, şöyle devam etti:
''Türkiye'nin bütün kıyılarında istenen standartları bulmak mümkün değil. Bazı yerlerde kıyıdan 5 kilometre açıkta 30 metre derinliğe ulaşılır, bazı bölgelerde 5 kilometreden sonra bunu bulmak mümkün olur. Buralara kurulacak çiftlikler hem gemilerin seyir emniyeti açısından hem çiftliğin güvenliği açısında zaaf içinde olur. Çiftlik,
fırtına ile yok olabilir. Sanki bir
lobi sektörün aleyhine çalışıyor ve önünü tıkıyor.''