Çocuklarda, özellikle kafein içeren enerji içeceklerinin endişe,
yatak ıslatma ve uyku problemlerine neden olduğu belirtildi.
Kocaeli Sağlık Hizmetleri
Meslek Yüksek Okulu
öğretim üyesi Ydr. Doç. Dr. Nermin Küçer, kafeinin yaygın olarak kullanılan bir uyarıcı olduğunu,
kahve, çay, kola, çikolata, bazı uyarıcı haplar, ağrı kesiciler, diyet hapları ile çeşitli reçeteli ilaçların kafeinin ana kaynağı olduğunu söyledi.
-300 MİLİGRAMI GEÇMEMELİ-
Kafeinin etkilerinin insandan insana değiştiğini, kafeine karşı duyarlılığın,
tüketim sıklığı, alınan miktar,
vücut ağırlığı ve fiziksel koşullar gibi birden fazla etmene bağlı olduğunu ifade eden Küçer, pek çok çalışmada yetişkinler için güvenli olarak tüketilebilecek kafein miktarının günde 300 miligram (yaklaşık 3-4 fincan kahve ya da 5-6 büyük
bardak çay) olduğunun belirtildiğini bildirdi.
Çocukların tüketeceği kafein miktarının günde 35-40 miligramı geçmemesi gerektiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Küçer, çocuklarda kafein kullanımının, özellikle kafein içeren enerji içeceklerinin endişe, yatak ıslatma ve uyku problemlerine yol açtığını kaydetti.
-ETKİSİNİ 15 DAKİKADA GÖSTERİYOR-
Kafeinin sinir sistemini uyaran bir kimyasal olduğunu, kana karışmasının ardından 15 dakika sonra hissedilen etkisinin yaklaşık 12 saat sürebildiğini ifade eden Küçer, kısa dönemde vücudun enerji seviyesinin artması, uyanık ve dinç olma, keyif ve rahatlık hissi gibi etkisinin olduğunu belirtti.
Kafeinin ayrıca, kan basıncını, nabız atışını hızlandırdığını, kas hareketlerini yavaşlattığını, kan damarlarında daralmayla el ve ayaklarda ısının düşmesine yol açtığını, nefes almayı kolaylaştırtığını,
mide asit seviyesini yükselttiğini dile getiren Küçer, bu durumun, vücudun stres altında verdiği tepkilere yakın olduğuna dikkati çekti.
Ydr. Doç. Dr. Nermin Küçer, kafeinin diğer etkilerini ise şu şekilde sıraladı:
''Beyne giden kan damarlarının daralması beyne kan akışını azaltır. Beyin bunu bir tehdit olarak algılar ve vücudu korumak için atağa geçer. Bu durum, uykunun ertelenmesine, stres hormonlarının ise yükselmesine neden olur. Vücut daha aktif ve daha atak hale gelir.''
-AŞIRI KAFEİN ALIMINDA ÖLÜM RİSKİ-
Kafeinin, sadece stres hormonlarının değil, mutluluk hormonu adı verilen adrenalin hormonunun da salgısını artırdığını anlatan Küçer, şunları söyledi:
''Bunun yanında dopamin depolarının da harekete geçmesi, kafeinin keyif verici etkisini göstermekte, bu etki kafeinin
bağımlılık yaratmasının en önemli nedenlerinden biri olarak görülmektedir. Aşırı kafein alımında ciddi zarar ve
ölüm olabilmektedir. Yetişkin bir kişinin günde alacağı aşırı doz 5-10 gram olarak belirlenmiştir. Bu 57 bardak neskafe, 86 kahve fincanı kahve, 161 çay bardağı çaya karşılık gelmektedir. Küçük çocukların günde alacağı aşırı doz 1 gramdan daha az olarak belirlenmiştir. Bu 22 kutu kolaya karşılık gelmektedir.
Kafein yüksek miktarlarda alındığında huzursuzluk, sinirlilik, titreme, endişe, uyku bozuklukları ve mide bulantısı gibi etkileri beraberinde getirir. Yüksek dozda alınan kafein aynı zamanda uykusuzluğa, hızlı ve düzensiz
kalp atışına, kan şekerinin ve kolesterolün yükselmesine, mide asit salgısında aşırı artışa da neden olmaktadır. Bu etkiler aşırı kaygıya ve hatta bazı durumlarda depresyona bile neden olmaktadır.''
-UZUN DÖNEMDE ETKİLERİ-
Nermin Küçer,
Amerika Birleşik Devletleri Yiyecek ve
Uyuşturucu Madde Kurumu tarafından yapılan bir araştırmada, kafeinin uzun vadede insan sağlığı üzerinde, kalbin ritmik atışının bozulmasına yatkın olan kişilerde kafeinin bu durumu tetiklediği,
panik atak kişilerin daha da kötüleştiği, depresyon oluşumuyla da yakından ilişkili olduğunun belirlendiğini bildirdi.
Kafeinin kaynağı ve dozuna bağlı olarak bağırsaklarda
kalsiyum emilimini engellediğini, uykuyu geciktirdiğini, toplam uyku süresini azalttığını belirten Küçer,
kemik mineral yoğunluğunu azalma yönünde etkilendiğinin varsayıldığını, kafeinin bu olumsuz etkisini azaltmak için günde bir bardak süt içilmesinin önerildiğini vurguladı.
Günde ortalama 150-300 miligram kafein kullanan hamile bir kadının, normalden düşük kiloda bebek doğurma ihtimalinin iki kat arttığını, kafein miktarının 300 miligramın üzerine çıkması durumunda ise
erken doğum, normalin altında kiloya sahip bebek doğurma ve düşük riskinin oldukça yükseldiğini ifade eden Küçer, şöyle dedi:
''Ruh halini ve davranışları etkilemek, değiştirmek amacıyla kullanılan psikoaktif maddelerden biri olan kafein, fiziksel ve
psikolojik bağımlılığa yol açmaktadır. Sosyal bir alışkanlığa dönüşen kafein kullanımı, keyif ve enerji verici etkileriyle hayatımızdaki yerini her geçen gün biraz daha sağlamlaştırmış ve bu durum birçok kişinin hayatında bağımlılığa kadar ulaşmıştır.''
-KAFEİN YOKSUNLUĞU-
Yetişkinlerde kafeinin en çok çay, kahve, gençlerde ise kafeinli gazlı içecekler sayesinde alındığını belirten Ydr. Doç. Dr. Nermin Küçer, düzenli olarak kullanılan kafeinin kesilmesi halinde,
baş ağrısı, yorgunluk,
halsizlik, uykusuzluk, uykulu olma hali, konsantrasyon eksikliği, motivasyon ve dikkat eksikliği, düşük performans, huzursuzluk, depresyon, sinirlilik, düşünsel aktivitede ve hafızada yavaşlık gibi yan etkiler gösterdiğini kaydetti. Küçer, bu yan etkilerin en şiddetli olduğu zamanın 20 ile 48 saat arası olarak belirlendiğini, bu durumun ortalama 2 günden 1 haftaya kadar sürdüğünü ifade etti.