İbrahim Altınsay, haftalık haber dergisi Aksiyon'a İngiltere dönüşü Beşiktaş'ta gerçekleştirdiği reformların yanı sıra Siyah-Beyazlı takımın şampiyonluktan sonra yaşadığı düşüşle ilgili açıklamalarda bulundu. Serdar Bilgili'nin Beşiktaş başkanlığına adaylığını koyduğu dönemde "Beşiktaş özünü koruyarak nasıl çağdaş bir takım olabilir, gelirlerini nasıl artırılabilir; profesyonel bir yönetim sistemini nasıl kurabilir, Avrupa'da ve Türkiye'de nasıl başarılı olabilir"i içeren bir rapor hazırladığını belirten Altınsay, "Serdar Bilgili de haber vermeden beni yönetime almış. Buna hayır diyemedim. Yöneticilik insanın karşısına bir kez çıkacak fırsattı. Bu görevi yaparken kendimi Beşiktaş'ta futbol oynuyormuş gibi hissettim." dedi. Beşiktaş'ın değerini ortaya çıkardıklarını ifade eden Altınsay, şunları söyledi: "O değer kendi ismi ve arması. Kulüpleri birer marka olarak görmüyorum. Onlar birer arma. Markada her zaman bir alternatif vardır. Şu marka kolayı içmezseniz, diğerini alırsınız. Ama Beşiktaş'ı beğenmeyenin sonradan Fenerbahçe'yi desteklemesi düşünülemez. Futbol, temelinde duygunun, irrasyonalitenin yattığı bir oyundur. Ama futbolun ekonomisi büyüdükçe yönetiminin rasyonel olması lâzım. Tabii duyguyu koruyarak... Biz ise sahadaki oyunu şikeyle, bahisle rasyonalize etmeye çalışıyoruz. Kimsenin almadığı futbolcuyu gösteriş için alarak idari kısmını da irrasyonel hale getiriyoruz. Futbolda evet demek kolay; ama hayır demek çok zor. Neye hayır diyeceğinizi bileceksiniz. Sizi çok fazla gaza getirebilirler. Biz Beşiktaş'a formanın yanı sıra, kol sponsorluğunu getirdik. Ayrıca özel sponsorluk diye bir kavram ortaya çıkarttık. Sonra baktık ki, statta bazı yerler boş kalıyor. Biletleri ucuzlattık. Stat dolunca da fiyatları o ayarda tuttuk. Numaralı tribüne localar yaptık. Taraftarın beğeneceği çeşit çeşit ürünler üreterek, bunların satışlarından önemli gelirler elde ettik." "Biz 100. yıldaki şampiyonluktan sonra yandık." diyen Altınsay, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hem sportif anlamda hem de saha sonuçları itibarıyla çıtayı yükseltmiştik. Futbolda en kolay bayatlayan şey, kupa. Taraftar bile üç gün sonra yeni sezonun fikstürüne bakıyor. 100. yıl şampiyonluğundan sonra Beşiktaş'ın bu kontağı kapattığını, dinamizmini kaybettiğini düşündüğüm için 2004 Ocak'ında Serdar Bilgili'nin tek listeyle aday olduğu yönetiminde yer almadım." "A haberleri'>UEFA, bizi atmıyorsa 'Aman bunlarla uğraşmayalım.' diye atmıyor." diyen Altınsay "Şimdilik arka bahçeye attılar bizi. Dünya Kupası'na gitmedik diye FIFA bayram yaptı. 'Türklere bilet satamadık diye üzülüyorlar.' diye yazıyoruz bir de... Ya zaten biletlerin hepsi satılmış. Sen kendini düzeltmezsen, adam seni niye düzeltsin? Hükümetin, federasyon başkanıyla arası bozuk. Federasyonun, kulüp başkanlarıyla... Kulüp başkanlarının birbiriyle... Başkanların kendi hocalarıyla... Hocanın, futbolcuyla... Futbolcunun, taraftarla... Bu bozukluğu ortadan kaldırdığın zaman, varlık nedenleri ortadan kalkıyor. Futbolcular, Türkiye'de trilyonluk köleler. Hiçbir hakları yok. Teknik direktörler de öyle. Del Bosque tazminat alıyor, Rıza Çalımbay alamıyor. Çalımbay öyle alışmış." diye konuştu.