Nihat
Özdemir, "Her türlü zorluğa ve engellere rağmen profesyonel 100. yılında
Fenerbahçe lig ve
kupa şampiyonluklarına ulaşacaktır." dedi.
İşte Nihat Özdemir'in açıklamalarından satır başları...
Fenerbahçe Spor Kulübü, 100. yılında
sezon başında hedeflediği
sportif başarılara ulaşmak amacı ile her türlü yatırımını yapmış ve yarıştığı tüm spor branşlarında iddialı ve kaliteli sporcu ve
teknik adamlar ile kadrolar oluşturmuştur. Kulübümüz
futbolda da sezon başında ortaya koyduğu hedeflerine ulaşmak için rakipleri ile sahada her türlü mücadeleyi vermekte ve döktüğü alın teri ile hedeflediği şampiyonluğa ulaşacağına inanmaktadır. Ancak sezon başından beri futbolu düzenleyen üst kuruluş olan
Türkiye Futbol Federasyonun adil olmayan uygulamaları hususunda kamuoyunun dikkatini çekmiştik. Geçen hafta ortalarından itibaren yaşadığımız ve bu gün başta
Vatan Gazetesi olmak üzere
Sabah,
Milliyet, Akşam ve 12 Adam Gazetelerinde yer alan haberlere konu olan süreç son derece vahimdir. Hafta içinden itibaren bilinen ve tarafımızca en yüksek yetkili mercilere iletilen süreç hafta sonu oynanan maçlarda yaşananlar ile bire bir gerçekleşmiştir. Bu denli fütursuz ve cesaret gerektiren uygulamalar bizim infialimizin boyutunu aşmış ve futbol ailesinin diğer bireyleri tarafından dahi işaret edilmek zorunda kalınmıştır.
Galatasaray Kulübü yöneticisi Fatih Gökşen'in açık bir şekilde ifade ettiği, yine
Rizespor başkanı Sayın Ekrem Cengiz'in maç sonrası isyanını dile getirdiği sözleri ayrıca basın sözcüsü Orhan İstif'in de bugünkü açıklamaları son derece dikkatle incelenmeli ve irdelenmelidir.
Lig Tv de yayınlanan
Maraton Programının yorumcusu
Erman Toroğlu tarafından dün
akşam BJK
Çaykur Rizespor maçı ile ilgili yapılan yorum da konunun hangi boyuta geldiğinin anlaşılması açısından son derece önemlidir.
Sayın
Yıldırım Demirören ve Sayın Levent Erdoğan yaklaşık 3 haftadan beri ısrarla kendilerinin şampiyon olacaklarını söylemektedir. Sayın Demirören'in bu açıklamaları yaptığı tarihe, onun öncesindeki görüşme ve temaslarına bakacak olursak bu
mesajların masumane motivasyon mesajları olmadığı açıkça görülebilmektedir. Ve Sayın Demirören de verdiği mesajların arkasındaki sonuçlardan son derece emin olduğunu kamuya açık yerlerde basına dahi yansıyan rahat ve kontrolsüz davranışlar ile de teyit etmektedir. Bu güvenin verdiği rahatlıkla Sayın Demirören, bir öğle yemeğinde TFF tarafından bir gün sonra açıklanacak olan maç saati ve yerine ilişkin değişikliği, kendi
takımımın maçının ve bizim maçımızın
hakemlerini rahatlıkla söyleyebilmiştir.
Ama bizi dehşete düşüren Sayın Demirören'in kontrolünü kaybettiği anda yaptığı açıklamalar ve ağzından kaçırdıkları değildir. Asıl nokta bize ulaşan duyumlar üzerine MHK başkanı Sayın Çulcu'yu bilgilendirmiş olmamıza rağmen hafta sonu oynanan maçlarda bize gelen duyumların harfiyen gerçekleştiğini görmektir. Bu noktada MHK başkanı Sayın Çulcu, söz konusu maçlar öncesinde telefonda bize garanti vermek yerine gereğini yapıp fütursuzca gerçekleşen illegaliteye dur demeli ve gereğini yapmalı idi. Maçtan sonra yöneticilerimizi arayarak gereğini yapacağım demesinin bugün kimseye bir faydası olmayacağı ortadadır. Sayın Çulcu eğer bir takım yanlışları görebilmiş ise bugün çıkıp yaşanan süreci ve bundan sonrası için alacağı önlemleri kamuoyu ile paylaşmalıdır.
Öte yandan 36 maça yayılan takım istatistiklerimiz incelendiğinde Türkiye'nin en çok gol pozisyonuna giren, gol atan takımının bir kez dahi
penaltı kullanmamış olması, futbolcularımıza çıkan kartlar ve ardından gelen cezalar, rakiplerimize çıkmayan kartlar, rakiplerimizin kullandığı penaltı sayısı gibi istatistik değerlerin tesadüf olmadığı, yukarıda bahsettiğimiz sürecin bir sonucu olduğu düşüncesini sağlamlaştırmaktadır. Anlaşılıyor ki geçen sezon
Denizlispor maçı ile sonuçlanan süreç bu sezon yeniden farklı bir kurgu ile bir kez daha sahnelenmektedir.
Sezon ortasında kuralların keyfi bir şekilde değiştirilmesi suretiyle lig yarışına yapılan müdahale, futbola özgü yargı organlarının adil olmayan kararları, takımdan takıma değişen uygulamalar, bir kısım TFF
yönetim kurulu üyelerinin kişisel meselelerini görevlerinin önüne geçirmiş olması yukarıdaki örnekte de olduğu gibi tuhaf hakem atamalarına ve atanan hakemlerin
şampiyonluk ve küme düşmeye tesir eden nitelikte kararlar vermesine kadar varabilmiştir. Hiç şüphe yok ki bu tür dünyada eşi benzeri görülmemiş duyulmamış uygulamalar futbolu yöneten kurumlara, kurumları yönetenlere ve futbol ailesinin tüm bireylerine karşı genel bir güvensizlik oluşturmakta ve bu güvensizlik ortamı neticesinde Türk futbolu zarar görmektedir. TFF ve denetim gözetim yetkisine haiz tüm kuruluşlar, yaşanan bu gayri ahlaki ve hukuki uygulamaların üzerine derhal gitmeli. Sektörü zan altında bırakan tüm
çürük elmalar sektörden temizlemelidir.
- Bu bağlamda TFF gelinen kritik takvimi de dikkate alarak derhal kalan 7 haftanın maç tarih saat ve yerlerini belirlemeli,
- Şampiyonluk yarışında olan veya düşme hattında bulunan takımların müsabakalarını aynı anda başlatmalıdır.
- Hatta
Türkiye Kupası finali tarih saat ve yeri de şimdiden belirlenmeli ve ilan edilmelidir.
- MHK derhal harekete geçerek üzerlerinde genel bir şüphe oluşan Vedat
Yüksel ve Aytekin Durmaz'ın hakemlik müessesesi ile ilişiğini kesmeli ve bu suretle ligin geri kalan bölümünde görev alacak hakemlere uygun duruş konusunda mesaj vermelidir.
-Bundan sonra da bu şekilde ortaya çıkacak her türlü
şüpheli durumun üzerine gidilmeli, sorumluları tespit edilerek futbol sektörü dışına itilmelidir. Ancak bu şekilde doğru ile yanlış kesin çizgiler ile ayrılabilir ve hiç kimse kurallar dışına çıkmaya cesaret edemez.
Taraftarımız da şunu bilmelidir ki;her türlü zorluğa ve engellere rağmen profesyonel futbol takımımız kulübümüzün 100. yılında lig ve kupa şampiyonluklarına ulaşacaktır. Taraftarımız gerek stadımızda gerek ise deplasman mücadelelerimizde takımını sonuna kadar desteklemeli,
tahrik ve provokasyonlarla sportif dezavantaja dönüşecek hareketlerden kaçınmalıdır."
Samanyoluhaber