FT'nin yazısı "Trump'ın Japonya'daki G-20 Zirvesi'nde otoriter liderlerle yaptığı samimi görüşmelerden biri de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'laydı" ifadesiyle başlıyor ve Erdoğan'ın görüşme sonrası açıklamalarında Trump'ın S-400 konusu sebebiyle Türkiye'ye yaptırım uygulamayacaklarını söylediğini ısrarla belirttiğine işaret ediyor.
Ancak gazete Osaka'daki bu "neşeli görüntüye" rağmen, S-400 anlaşması nedeniyle ABD ve Türkiye arasındaki çatışmanın bir "tren enkazına" dönüşebileceği görüşünü dile getiriyor.
FT'ye göre Türkiye'nin Suriye savaşı nedeniyle Rusya karşısında kırılgan bir konumda olması denklemi zorlaştırıyor ve "Erdoğan'ın Trump'ın haftasonu ettiği samimi sözlere çok fazla güvenmesi pek de akıllıca olmaz."
'Kongre yaptırımlar konusunda Trump kadar iyimser olması pek mümkün değil'
FT'nin yazısı şöyle devam ediyor:
"Kongrenin yaptırımlar konusunda Trump kadar iyimser olması pek mümkün değil. Washington birkaç kez Türkiye'nin hem F-35 savaş uçaklarını, hem de S-400 füze savunma sistemini aynı anda alamayacağını belirtti."
"Erdoğan'a, NATO üyesi Türkiye'ye, Rusya'nın yanında durması halinde 'ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası' (CAATSA) kapsamında yaptırım uygulanabileceği uyarısı yapıldı. "
"S-400, Rusya lideri Vladimir Putin için diplomatik bir zafer. Bu, NATO içinde uyumlu silah sistemleri ihtiyacını hiç sayan bir anlaşma. Eğer bu hava savunma sistemleri Türkiye topraklarına yerleştirilirse, Rusya, NATO'nun ana savaş uçağı olacak F-35'ler hakkında bilgi toplayabilir."
Türkiye'nin bağımsız bir ülke olarak savunma konusunda kendi kararlarını verme hakkı olduğunu belirten FT, "Ancak NATO üyesi olarak da ittifakın güvenliği ve birliğinde delik açmaya da hakkı yok" ifadesini kullanıyor.
Bu kuralın "Trump NATO'ya az aldırış etse de" geçerli olduğunu belirten FT, "Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için" ilkesinin ittifakın en önemli ilkesi olduğunu hatırlatıyor.
"MERKEZDE SURİYE VAR"
FT'ye göre bu sorunun merkezinde Türkiye'nin Suriye savaşı nedeniyle Rusya karşısındaki "kırılganlığı" yatıyor.
Yazının devamı şöyle:
"Erdoğan, son 3 yıldır Rusya'ya minnettar. Moskova Beşar Esad'ın rejimini kurtarırken, Türkiye de Esad'ı devirmek için farklı İslamcı grupları destekliyordu. Ancak 2016'dan bu yana Türkiye'nin bölgedeki en büyük hedefi, sınırında, ABD'nin IŞİD karşısında desteklediği birliklerin yönettiği özerk bir Suriyeli Kürt bölgesi oluşmasını engellemek. Türkiye bu nedenle kendisini Rusya, İran ve Suriye ile sallantılı bir ittifak içinde buldu."
"Eğer Erdoğan Rusları S-400 konusunda terk ederse, Putin Türkiye'nin de askeri noktalarının bulunduğu İdlib'e yönelik saldırılarını artırabilir ve Türkiye'nin İdlib çevresinde YPG'ye karşı sürdürdüğü varlığı da sadece Rusya'nın rızasıyla mümkün.
"Ancak Türkiye, Suriye'nin kuzeydoğusunda ABD'nin hava korumasında bulunan YPG kontrolündeki bölgelere baskıyı arıtrmak istiyor.
"Yani Erdoğan ABD'yi gerçekten kızdırırsa, mevzu sadece Türkiye'nin NATO üyeliği ya da F-35 ortaklığı ile sınırlı kalmaz. Erdoğan'ın Trump'ın haftasonu ettiği samimi sözlere çok fazla güvenmesi pek de akıllıca olmaz."