Başbakan Ahmet Davutoğlu, Rusya uçağının sınır ihlali sebebiyle düşürüldüğünü bir kez daha tekrarladı. Davutoğlu, "Önümüzdeki dönemde, enerji ve ticaret başta olmak üzere, Rusya'yla ilişkilerimizi karşılıklı hassasiyetlere saygı içerisinde ve müşterek menfaatler doğrultusunda güçlendirmeye gayret göstereceğiz." dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu, Meclis Başkanı İsmail Kahraman başkanlığında toplandı. Birleşim, yoklamasız açıldı. Başbakan Ahmet Davutoğlu hükümet programını okudu. "Etkin, Hakkaniyetli, İtibarlı Dış Politika" başlığıyla dış politikada izlenecek stratejiyi anlatan Davutoğlu, adil bir dünya tasavvurunun dış politikayı hem güçlendirdiğini, hem de zenginleştirdiğini söyledi.
"Bugün Türkiye'nin dünyanın her tarafındaki mazlumların, mağdurların, mültecilerin ve muhtaçların yardımına koşmasının temelinde tarihi misyonumuz olan adalet ve yardımlaşma ilkeleri yatmaktadır." diyen Davutoğlu, "Bu açıdan ülkemizin ısrarla takip ettiği 'değer odaklı dış politika', dünyada giderek yükselen uluslararası sistemin demokratikleştirilmesi; adalet ilkesinin hem siyasete, hem de ekonomiye hâkim kılınması taleplerine önemli bir güç katmaktadır. Türkiye'nin insanı, adaleti ve demokrasiyi temel alan dış politikası, bölgesinde ve dünyada hem takdirle karşılanmakta, hem de toplumlar nezdinde büyük kabul görmektedir. 64. Hükûmet döneminde de uzun dönemli bir perspektifle sağlam değerlere dayalı olarak geliştirdiğimiz dış politikamızı önümüzdeki dönemde de dünya ve ülke şartlarını da dikkate alarak geliştirmeye devam edeceğiz. Tarih önünde doğru yerde bulunuyoruz. Bu duruşumuzu daha geniş, etkili ve fazla çaba ile önümüzdeki dönemde de sürdüreceğiz. Kıbrıs'ta müzakere edilmiş bir çözüm ve Kıbrıs Türk Halkının uluslararası toplum içerisindeki haklı yerini alabilmesi, temel önceliklerimizden biridir. KKTC'nin ekonomik altyapısının güçlendirilmesi ve refahının artırılması için bugüne kadar kararlılıkla attığımız adımlara devam edeceğiz. Kıbrıs'ta, her iki halkın asli kurucu iradelerini, siyasi eşitliklerini ve Ada'nın ortak sahibi olmalarını temel alan, müzakere edilmiş, adil ve kalıcı bir çözüm için garantör ülke olarak yapıcı katkımızı sürdüreceğiz ve Birleşmiş Milletlerin bu yöndeki çabalarını destekleyeceğiz." diye konuştu.
"2011 yılından bu yana sancılı bir dönüşüm sürecinden geçmekte olan Kuzey Afrika ve Ortadoğu coğrafyasında, geçmiş iktidarlarımız döneminde olduğu gibi, birleştirici ve yapıcı bir rol oynamaya devam edeceğiz." diyen Davutoğlu, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesine yönelik çok yönlü, ön alıcı ve etkin politikaları insan odaklı ve evrensel değerler temelinde kararlılıkla sürdüreceklerini kaydetti.
ORTADOĞU'DA SOSYAL BÜTÜNLEŞMEYİ VE KAPSAYICI SİYASİ BİRLİĞİ DESTEKLEYECEĞİZ
Bölgedeki kriz ve çatışmalara adil, kalıcı ve sürdürülebilir siyasi çözümler üretilmesi yönündeki çabaların da devam edeceğini anlatan Davutoğlu, "Ortadoğu'da etnik ve mezhebi ayrılıklara dayalı çatışmaların ve dışlayıcı yaklaşımların karşısında sosyal bütünleşmeyi ve kapsayıcı siyasi birliği destekleyeceğiz. Suriye'de dört buçuk yıldır devam eden ihtilaf, her geçen gün daha da derinleşen insani yıkıma ilave olarak, bölgesel olarak başlayan ve giderek küresel bir hâl almakta olan güvenlik ve istikrar açısından oluşturduğu tehditler bakımından da gündemimizde en öncelikli konumda bulunmaktadır. Bu ülkede, siyasi bir dönüşüm sağlayacak gerçek bir sürecinin hayata geçirilmesi için çabalarımız kararlılıkla sürdürülecektir. 64. Hükûmet olarak da insani ve vicdani sorumluluk gereği, rejimin zulmünden ve terörden kaçarak ülkemize sığınan Suriyeli ve Iraklıların yaralarının sarılması için gerekli yardımı sağlamaya, zor günlerinde Suriyeli ve Iraklı kardeşlerimizin yanında yer almaya devam edeceğiz. Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması, ülkede güvenlik ve istikrarın tesisi, demokrasinin güçlendirilmesi, iç barışının sağlanması, komşularıyla ve uluslararası toplumla bütünleşerek bölge açısından güvenlik ve refah yaratan bir devlet haline dönüştürülmesi Irak'a yönelik dış politikamızın temel ilkeleridir. Bu ilkeler çerçevesinde, Irak'ın karşı karşıya bulunduğu ciddi tehdit ve sınamalar karşısında, kapsayıcı bir siyasi iktidar tesis edilmesine destek vermeye ve bu süreçte üzerimize düşen katkıyı yapmaya devam edeceğiz. Ortadoğu'da kalıcı istikrarın sağlanmasının en önemli koşullarından birisi olan Filistin sorununun adil, kapsamlı ve yaşayabilir bir çözüme ulaştırılması amacına yönelik gayretlerimiz sürecektir. Filistin Ulusal Birlik Hükûmetine yönelik güçlü desteğimiz de devam edecektir. Harem-i Şerif'in kutsiyetinin ve statüsünün muhafazasına yönelik gayretlerimiz, başta Filistin makamları olmak üzere İslam ülkeleriyle işbirliği içerisinde sürdürülecektir. Köklü tarihi, insani ve kültürel bağlarımızın bulunduğu Balkanlarda barış ve istikrar ortamının korunması, Hükûmetimizin öncelikleri arasında yer almaktadır. Bu çerçevede temel hedefimiz; bölgedeki bu ortamı tehdit etme potansiyeli barındıran etnik, dini, toplumsal ve siyasi gerginliklerin önlenmesine katkıda bulunmaktır." şeklinde konuştu.
AB TAM ÜYELİĞİMİZ STRATEJİK HEDEFLERİMİZ ARASINDA
Türkiye-Bosna-Hersek-Sırbistan ve Türkiye-Bosna-Hersek-Hırvatistan üçlü mekanizmalarını da kullanarak, Balkan ülkeleriyle ilişkileri güçlendirmeye, sürdürülebilir kalkınma için gerekli olan iletişim ve ulaşım altyapılarının geliştirilmesine, Balkan ülkelerinin Türkiye ile ve kendi aralarında karşılıklı yarar temelinde ekonomik ve ticari bağlarının pekiştirilmesine, barış ve istikrarın kalıcı hale getirilmesi suretiyle, toplumsal huzur ortamının tesisine katkı sağlamaya devam edeceklerini anlatan Davutoğlu, Balkan ülkelerinin Avrupa-Atlantik kurumlarıyla bütünleşme perspektifine güçlü desteği de sürdüreceklerini vurguladı.
"Avrupa Birliği'ne (AB) tam üyeliğimiz stratejik hedeflerimiz arasında yer almaktadır." diyen Davutoğlu, şunları söyledi: "Hükûmet olarak AB müktesebatına uyum sürecini hızlandıracağız. Ancak Hükûmetimizin göstermiş olduğu samimi yaklaşıma AB kurumlarının ve üye ülkelerin de gerekli karşılığı vermesi gerekmektedir. AB müktesebatına yüksek oranda uyum sağladığımız halde, belirli fasılların siyasi mülahazalarla açılmaması AB'nin temel ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Önümüzdeki dönemde AB ile uyum sürecini devam ettirirken Meclis'teki tüm partilerimizin desteğini göreceğimize inanıyoruz. Geniş bir kabul gören üyelik hedefimiz, yasal düzenlemelerde partiler arası işbirliği için güçlü bir zemin oluşturmaktadır. Hükûmetimizle birlikte AB üyelik sürecine destek olan diğer siyasi partilerin de bu konuda anlayış birliği sergilemesi ve ortak çabalar göstermesi önem taşımaktadır. Ekonomik ilişkilerimizin yanı sıra tam üyelik müzakereleri yürütmekte olduğumuz AB kurumları ve üye ülkeleriyle iyi ilişkilerimizi geliştirmeye devam edeceğiz. Bir yandan Avrupa ülkeleri ile ikili ilişkilerimizi geliştirirken, diğer yandan Balkanlar, Kuzey Afrika ve Ortadoğu başta olmak üzere yakın coğrafyalarımızda istikrar ve refah için işbirliğimizi artıracağız.
Avrupa Birliği üyeliğimizin, ekonomik dinamizm başta olmak üzere, birçok alanda Birliğe önemli katkılarda bulunacağı gerçeğiyle, devletlerarası ilişkilerin yanı sıra toplumdan topluma ve iş dünyaları arasında ilişkileri geliştirerek yeni bir süreç başlatacağız. Vizelerin kaldırılması, Gümrük Birliğimizin güncellenmesi, mali işbirliğimizin derinleştirilmesi gibi yeni inisiyatiflerle Türkiye-AB ilişkilerinde pozitif gündemi güçlendirmeyi hedefliyoruz.
RUSYA'YLA İLİŞKİLERİMİZİ KARŞILIKLI HASSASİYETLERE SAYGI İÇERİSİNDE GÜÇLENDİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ
Son dönemlerde Suriye'de yaşanan iç çatışmaların etkisiyle artan mülteci akını, bölge ülkelerini aşarak başta AB olmak üzere uluslararası ölçekte bir meseleye dönüştüğüne dikkat çeken Davutoğlu, "Bu alanda AB ile Türkiye diyaloğu ve işbirliğinin önemi giderek artmaktadır. AB ile sürdürdüğümüz ilişkiler bütünlüğü içinde bu alanda da yeni inisiyatifler geliştirilmesi önem arz etmektedir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 2014 yılını AB yılı ilan ederek bu süreçteki kararlılığı bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu çerçevede, AB sürecine yeni bir ivme kazandırmak ve her alanda reform çalışmalarını hızlandırmak amacıyla hazırlanan 'AB'ye Katılım İçin Ulusal Eylem Planı'nı titizlikle hayata geçireceğiz. AB sürecine ve bu süreçte yaşanan değişime, dönüşüme inanan Hükûmetimiz AB üyeliği konusunda kararlı ve istikrarlı politikasını sürdürecektir Sürecin tüm zorluklarına rağmen, bizim için AB ile yürütülen müzakerelerin amacı tam üyeliktir. Hedefimiz, Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünü AB üyeliği ile taçlandırmaktır. Geniş bir coğrafyada yakın işbirliği yaptığımız, bölgesel ve uluslararası sorunlara karşı dayanışma içinde bulunduğumuz, müttefikimiz ABD ile ilişkilerimizi ve işbirliğini karşılıklı saygı ve güven temelinde geliştirmeye devam edeceğiz. Önemli ortağımız ve bölgesel işbirliği bakımından önem taşıyan bir aktör olan Rusya ile ilişkilerimizin dinamiği, merkezinde bulunduğumuz geniş coğrafyayı yakından ilgilendirmektedir. Önümüzdeki dönemde, enerji ve ticaret başta olmak üzere, Rusya'yla ilişkilerimizi karşılıklı hassasiyetlere saygı içerisinde ve müşterek menfaatler doğrultusunda güçlendirmeye gayret göstereceğiz. Komşumuz ve stratejik ortağımız Ukrayna'da süregiden, bölgesel istikrarı ve uluslararası barış ve güvenliği menfi etkileyen krize, Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ve uluslararası hukuk temelinde diplomatik yöntemlerle çözüm bulunması yönünde yürütülen çabaları desteklemeye devam edeceğiz. Bu kapsamda, Kırım'ın asli halkı olan soydaş Kırım Tatar Türkleri'nin güvenlik ve refahının temini, hak ve çıkarlarının genişletilerek güvenceye kavuşturulması yönünde gerekli girişimlerde bulunmayı sürdüreceğiz." dedi.
ERMENİSTAN İLE İLİŞKİLERİN NORMALLEŞMESİNE YÖNELİK ADIMLARIMIZ SÜRECEKTİR
Türkiye'nin Güney Kafkasya'daki anlaşmazlıkların barışçı yollardan çözümü doğrultusunda, Yukarı Karabağ başta olmak üzere Azerbaycan topraklarındaki işgalin sona erdirilmesi ve Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki gerginliklerin sonlanması için çaba göstermeye devam edeceğini anlatan Davutoğlu, şöyle devam etti: "Önümüzdeki dönemde, Ermenistan ile ilişkilerin normalleşmesine yönelik adımlarımız da sürecektir. Ermenistan'ın karşılıklı yarar ve işbirliğinin önünü açacak kapsayıcı, âdil hafıza arayışı içerisinde tarihi araştıran bir anlayışa yönelmesini ve açılımlarımıza ileri görüşle mukabelede bulunmasını bekliyoruz. Barış, istikrar ve refah ortamının Kafkaslar'a teşmilinin ancak böylelikle mümkün olabileceğini düşünüyoruz.
Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetleri döneminde izlenen aktif dış politika sonucunda, Türkiye bugün, yerelden ulusala, ulusaldan bölgesele, bölgeselden küresele her kademede etkin planlama yapabilen, ön alan, uzun dönemli ve kapsayıcı perspektifler ortaya koyabilen, artan imkân ve kabiliyetlerini öne sürebilen bir aktördür. Önümüzdeki dönemde bu konumumuzu daha da güçlendireceğiz. Dış politikamızın giderek güçlenen çok boyutlu yapısı sayesinde ülkemiz daha fazla sayıda ülkeyle ekonomik işbirliği mekanizmaları oluşturmakta; böylece ticaret ve yatırımları artıracak gerekli zemin ve etkileşim sağlanmaktadır. Bu bağlamda, dış ekonomik ilişkiler alanındaki kurumsal yapıyı güçlendirecek, bu alanda faaliyet gösteren kurumların yetki ve sorumluluklarını yeniden tanımlayacağız." CİHAN