Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, yarın Soçi’de Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile iki ülke ilişkilerini ve Suriye eksenli gelişmeleri ele almak üzere biraraya gelecek. Erdoğan’ın, ABD yönetimine karşı alternatif yakın işbirliği adresi olarak Rusya’yı gösterdiği mesajlarına karşı Putin’in benzer tutumu olmayacağı görüşü dile getiriliyor. Bu arada Türkiye tarafı, Erdoğan’ın Ekim ayı sonunda İtalya'nın başkenti Roma'da yapılacak G-20 Zirvesi kapsamında ABD Başkanı Joe Biden ile görüşeceği bilgisini kamuoyuna sızdırdı.
Erdoğan’ın, Putin görüşmesiyle, savunma sanayi alanındaki taleplerine yanıt alamadığı ve Suriye’deki PYD-YPG anlaşmazlığını çözemediği ABD yönetimine karşı Rusya’yı alternatif göstermesi sözkonusu. Erdoğan, 76. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu dolayısıyla New York’ta bulunmasına karşın ABD Başkanı Biden ile temasının olmaması sonrasında Amerikan yönetimine sert mesajlarıyla birlikte Rusya’dan ikinci parti S-400 hava savunma sistemi satın alınması ihtimalini gündeme getirdi.
Putin ise, yarınki Erdoğan görüşmesi öncesinde Moskova’da 14 Eylül’de Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’ı ağırladı ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK) kast ederek tüm yabancı askeri güçleri Suriye topraklarından çekilmeye davet etti. Erdoğan ile önceki tüm görüşmeleri sonrasındaki açıklamasında Türkiye’ye 1998 tarihli Adana Mutabakatı’na uyma çağrısı yapan Putin, bu mutabakata uyulmasıyla Ankara’nın Şam rejimiyle birlikte terörle mücadele etmesi gerektiği görüşünü sıkça dile getirdi. Bu bakımdan Putin ve Rusya yönetimi, TSK’nın ateşkes sağlanması amacıyla kontrol altında tuttuğu İdlib’den çekilmesi gerektiği görüşünde.
Akar İdlib’deki anlaşmazlığı doğruladı
Soçi’de yarın yapılacak liderler zirvesinde, İdlib’in öncelikli konu başlığı olacağını Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da son açıklamalarıyla doğruladı. Suriye konusunda Türkiye’nin ulusal güvenliki ve terörle mücadele yaklaşımını yineleyen Akar, Rusya’yla İdlib’e hava saldırıları konusunda anlaşmazlık yaşandığını kabul etti. Rusya’nın bölgedeki terörist gruplara yönelik saldırılar yapıldığını söylediğini kaydeden Akar, İdlib’de mutabakata uyulmasını istediklerini açıkladı. Akar, “Dileğimiz Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sayın Putin ile yapacağı görüşmeyle tekrar mutabakat muhtırasının başlangıcındaki sükunet haline dönülmesi, bir an önce ateşkesin kalıcı hale gelmesi için tarafların gerekli katkıyı sağlamasıdır. Bu herkes için uygun bir hareket tarzıdır” ifadesini kullandı.
Rusya adına Putin’in, Esat’ın yüzde 90 oranında topraklarında kontrolu sağlamasından memnuniyet duyduğunu söylemesine rağmen Akar, Türkiye’nin halen Suriye’de muhaliflere söz hakkı tanınarak yeni anayasa yapılması ve seçimlere gidilmesi görüşünü koruduğunu açıkladı.
Rusya’nın Kıbrıs politikasında Kırım örneği riski
Rusya uzmanı Aydın Sezer, iki ülke ilişkilerinde yakın gelecek açısından belirleyici olacağı yorumu yapılan Putin–Erdoğan zirvesi hakkında VOA Türkçe’nin sorularını yanıtladı. Sezer, ikili ilişkilerin yanısıra Türkiye’nin Akdeniz’in doğusunda izlediği politikaları önemli ölçüde etkileyebilecek şekilde Rusya’nın Kıbrıs meselesini artık Kırım'la kıyaslamasına dikkat çekti.
Rusya’nın yaz döneminde gecikmeli de olsa Türkiye’nin talebi doğrultusunda turist göndermeyi kabul etmesini hatırlatarak, ikili ilişkilerde Moskova’nın Ankara’ya sıcak yaklaşımı olup olmadığını sorduğumuz Sezer, arka planda tam tersine Rusya’nın Türkiye’ye karşı oldukça temkinli hamleler yaptığı görüşünde.
Moskova’nın özellikle Türkiye’nin Ukrayna politikasından rahatsızlık duyduğunu belirten Sezer, “Rusya, Türkiye’nin Kırım’daki ilhakı tanımasını beklemiyor ama tabiri caizse bu kadar fazla ses çıkarmasını ve sürekli gündemde tutmasını da istemiyor. Türkiye’nin Ukrayna’ya insansız hava aracı (İHA) satılması gibi adımları Moskova’yı ve hatta sokaktaki Rus vatandaşlarını olumsuz etkiliyor. Bu rahatsızlık kaynaklı Rusya, şu çelişkiyi de hatırlatıyor: Birincisi, Batı ülkeleri Rusya’ya Kırım ambargosu uyguladığında Türkiye buna taraf olmadı, ambargoyu uygulamadı ve ikincisi, ABD ile Avrupa’nın ikazına rağmen Rusya’nın Türk Akımı Projesi’yle Ukrayna’yı by-pass etmesine Türkiye ön ayak oldu. Dolayısıyla Türkiye’nin çifte standart uyguladığını düşünüyor. Ama artık açıkça Kırım ile Kıbrıs arasında bağlantı kurmaya başladı. Rusya’daki medya aracılığıyla 1974’te Türkiye’nin Kıbrıs harekatı düzenlemesi unutulmadı gibi haberler yapılmaya başlandı. Dolayısıyla çok manidar. Tarihsel süreçleriyle Rusya’nın Kırım tezleriyle Türkiye’nin Kıbrıs tezleri arasında da benzerlikler var” dedi.
Rusya doğalgaz fiyatında 4 kat artış yapabilir mi?
Aydın Sezer, “Ukrayna ve Kırım gölgesinde” olarak değerlendirdiği Türk–Rus ilişkilerinde Moskova yönetimi tarafından Türkiye’yle güncellenmesi gereken doğalgaz anlaşmasının da askıda tutulduğuna işaret etti.
Karadeniz’deki NATO hareketliliği ve bununla birlikte Erdoğan ile Türkiye’nin Montrö Anlaşması’yla ilgili açıklamalarından dolayı Rusya’nın rahatsızlığında pekişme olduğunu kaydeden Sezer, “Bu olumsuz hava etkisiyle Rusya, Türkiye’nin rol oynayacağı Dağlık Karabağ’daki geçiş koridorları meselesini askıya aldı. İdlib’deki baskısını arttırdı. Özel olarak bugüne kadar doğalgaz meselesi de sürüncemede kaldı. Kış aylarına gelindi, doğalgaz açığımız var, Rusya’yla yeni anlaşma yapılması gerekiyor. Ama bu sırada maalesef dünya doğalgaz fiyatlarında fazlasıyla artış var. Bizim bugün Rusya’dan aldığımız 240 dolarlık bin metreküplük doğalgaz fiyatı Avrupa’da bin dolar mertebesinde, tam dört kat farklı. Dolayısıyla Rusya, bize hangi fiyattan doğalgaz verecek, ne kadar miktarda doğalgaz verecek? Yani şu anda top ikili ilişkiler bağlamında da Rusya’nın sahasında ve biz edilgen bir konumda Soçi’ye gidiyoruz” diye konuştu.
Rusya’dan S-400 gibi alımlar Suriye politikasını etkiler mi?
Türkiye’nin Rusya’dan ikinci parti S-400 hava savunma sistemi alımını zaten Moskova’nın ilk anlaşmadaki koşul olarak sıkça anımsattığını vurgulayan Sezer, “S-400 meselesi, Erdoğan’ın ABD ziyareti sonrasındaki ortaya çıkmış sürpriz bir gelişme değil. İç kamuoyuna yönelik ABD ziyaretine tepki gibi yansıtılması sözkonusu. Oysa bu işin evveliyatı var” tespitini aktardı.
Aydın Sezer, ABD başta olmak üzere NATO içerisinde olumlu karşılanmamasına rağmen Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sisteminde ikinci partiyi de alacağını açıklamasına karşın bunun askeri uçak alımı noktasına ilerlemeyeceğe görüşünde. Böylesi bir karar verilebilmesi için Erdoğan ve AKP iktidarı ya da olası gelecek iktidar tarafından Türkiye açısından NATO üyeliği ve ABD’yle ilişkiler bakımından çok ciddi değişime karar verilmesi gerekeceğini belirten Sezer, NATO yükümlülükleri çerçevesince Ankara’nın böylesi bir hamle yapmayacağı düşüncesinde.
Aydın Sezer, Türkiye şimdi S-400 füze sisteminde ikinci parti alımını gerçekleştirse dahi bunun Rusya’nın Suriye politikasını değiştirecek bir etki yaratmayacağı görüşünü dile getirdi ve ilk parti alımında TSK’nın İdlib’de yaşadığı can kayıplarını anımsattı.
Rusya’nın Soçi Mutabakatı’na karşın İdlib’de Türkiye’den beklentilerine yanıt alamadığını sıkça ifade ettiğini söyleyen Sezer, TSK’nın İdlib’de adeta barış gücü görevi görmesine rağmen 2020 yılı Mart ayından bu yana Rusya’nın Suriye’nin toprak bütünlüğü için artık İdlib’in Şam’ın kontroluna geçmesi taraftarı olduğunu işaret etti.
Rusya’nın Türkiye’ye daha önce Esat ile barışması yönünde mesajlar verdiğini anımsatan Sezer, “Rusya, Türkiye’ye Esat ile yaklaşması yönündeki baskıyı ya da teşviği artık silah yoluyla yapıyor diyebiliriz. Rusya, Türkiye’nin İdlib’den çekilmesini istiyor. İdlib’in terörizm merkezi haline geldiğini Paşeverleşme örneğiyle dile getiriyor. Bir de Ürdün ile Suriye’nin anlaşmazlıklarını çözmesi nedeniyle güney sınırlarını güvence altına alan Şam rejimi de artık güçlerini kuzeye yönlendiriyor. Rusya, kuzeydeki Kürtler'e de Esat ile uzlaşmaları gerektiği mesajını veriyor ve ABD’nin de oradan çekilmesini sağlamaya çalışıyor” dedi.
Sezer, Türkiye'nin Fırat’ın doğusunda Rusya’yla Fırat’ın batısında ABD’yle anlaşmazlık durumunda olduğunu sözlerine ekledi.