Rusya, Suriye’de yeni baştan!: Tüm aktörlerle temas kuruldu

Suriye merkezli gelişmeler güncelliğini koruyor. Samanyoluhaber.com yazarlarından Arif Asalıoğlu, Suriye tartışmasının önemli taraflarından biri olan Rusya'nın pozisyonunu ve yeni stratejisini ele aldı.

SHABER3.COM

Suriye’de Beşar Esad rejiminin çöküşü, sadece Şam’da değil, bölgesel ve küresel güç dengelerinde yeni bir dönemi başlattı. Ülkenin istikrara kavuşmasında İran, Irak ve Türkiye gibi komşu ülkelerin etkisi kalmadı. İsrail, şimdiden kendi sınır hattı Golan Tepeleri’ni güvence altına almaya ve tampon bölgeler oluşturmaya başladı. Son günlerde yaşananlar Suriye’nin, Somali ya da Afganistan’a benzer şekilde uzun süreli bir kaos içinde kalma riskini gösteriyor. Ülkede; Sünni-Şii, Kürt-Türkmen, laik-İslamcı gibi derin etnik ve ideolojik ayrılıklar bulunuyor. 

Bu şartlarda Moskova, bölgedeki pozisyonunu tutmaya çalışıyor. Hmeymim Hava Üssü ve Tartus Deniz Üssü, Moskova’nın hem askeri hem de stratejik çıkarları açısından kritik öneme sahip. Rusya’nın, Suriye’de Sovyetler dönemine varan ve son on yıl pekişen büyük yatırımları enerji, altyapı ve savunma sektörlerinde yoğunlaşıyor. Bu ve benzer faktörler, Moskova’nın Esad sonrası dönemde Suriye’deki varlığını koruması için güçlü nedenler sunuyor ve yeni yönetimle iş birliği imkanına zorluyor. Türkiye’nin Suriye silahlı muhaliflerini desteklemesi elbetteki Moskova ve Tahran’ın tepkisini çekti (8 Aralık tarihli yazımızda bu konuya kapsamlı değinmiştik). Gelişmelerin gizli kahramanı olarak Erdoğan iki ülke önde gelenleri tarafından çokça eleştirildi.

Rusya ilk şoku atlattı ve ince işçilik yapmaya çalışıyor

Fakat bu bir aylık süre içinde yaşananlardan sonra Rusya ilk şoku atlattı ve soğukkanlı refleksler göstermeye başlayarak ince işçiliği devreye soktu. Geçtiğimiz Cuma günü Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rus ve yabancı medya mensuplarına konuyla alakalı açıklamalar yaptı. Lavrov, Ankara ile mevcut ilişkilerini ve iletişimini korumak için Türkiye’nin Suriye sınırındaki güvenlik kaygılarının meşru olduğunu ifade etti ancak aynı zamanda “bu kaygıların Suriye’nin egemenliği, toprak bütünlüğü ve birliğini” koruyacak şekilde ele alınması gerektiğinin altını çizdi. Ayrıca, Ankara’nın bu ilkelere bağlı olduğunu ve Moskova’nın da bu duruşu desteklediğini belirtti.

Lavrov, Suriye’nin bölünmesine izin verilmemesi gerektiğine dikkat çekerek, ABD’nin Suriye’nin doğusundaki faaliyetlerini eleştirdi. “ABD, işgal ettiği bölgelerde petrol ve diğer kaynakları kullanarak ayrılıkçı grupları destekliyor. Bu, Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehlikeye atıyor,” dedi. Lavrov, bu durumun Suriye’deki krizi daha da derinleştirdiğini ve Batı’nın yeni Suriye yönetimine yönelik yoğun baskı uyguladığını ifade etti. “Batılı ülkeler, Suriye’deki etno-politik birliği desteklemek yerine, kendi çıkarları doğrultusunda hareket ediyor,” dedi. Özellikle Avrupa Birliği ülkelerinin bu tutumuna işaret eden Lavrov, Suriye’nin egemenliğinin korunması gerektiğini vurguladı.

Suriye’deki yeni yönetimle temasların sürdüğünü belirten Lavrov, ilişkilerin stratejik önem taşıdığını ve iş birliğini artırmaya devam edeceklerini ifade etti. “Rusya, Suriye’deki tüm toplumsal ve siyasi aktörlerle temaslarına devam ediyor. Yeni Suriye yönetimi ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin stratejik olduğunu vurguladı ve biz de bu yaklaşımı paylaşıyoruz. İkili ilişkilerimizin yanı sıra bölgesel konularda diyaloğa ilgi duyuyoruz” diyerek, Suriye’deki istikrarın sağlanması için sürecin kapsayıcı olması gerektiğini vurguladı.

‘Batı, aleni teröre başvuruyor’

Batı’nın, Suriye’nin Rus askeri üslerini kapatmasını dayatmaya çalıştığını belirten Lavrov, bu tür yaklaşımların kabul edilemez olduğunu ifade etti. “Batılı ülkeler, Suriye’deki yeni yönetim üzerinde baskı kurarak Rusya’nın çıkarlarını zayıflatmaya çalışıyor. Avrupa Birliği yetkilileri, Suriye’nin Rus askeri üslerini kapatmasını şart koşarak kendi çıkarlarını dayatıyor. Bu, diplomatik kabalığın ve saygısızlığın bir göstergesi.”

Benzer şekilde Batı suçlamaları Rusya Dış İstihbarat Servisi (SVR) Direktörü Sergey Narışkin’den geldi. Rusya’da yayımlanan Razvedçik (İstihbaratçı) dergisine verdiği demeçte, dünyada yaşanan gelişmelerin Batı’nın güç kaybına tahammül edemediğini gösterdiğini belirtti. 

Batı’nın küresel tahakkümünü sürdürmek için radikal adımlar attığını belirterek, Anglo-Saksonların açık teröre yöneldiğini ve öne çıkan liderleri hedef aldığını söyledi. Narışkin, Batı’nın Avrasya merkezli bir küresel savaş çıkarma ihtimalinin de göz ardı edilemeyeceğini ifade etti.

Batılı ülkelerin, özellikle de Washington ve Londra’nın, tahakkümlerini korumak adına tüm seçeneklere açık olduklarını vurgulayan Narışkin, “Orta vadede yaşanabilecek olası senaryolardan biri, Batılılar tarafından Avrasya merkezli küresel silahlı çatışma başlatma girişimidir. 

Bu, küresel kapitalizmin krizlerden çıkma yöntemlerinden biri olarak görülüyor” dedi. Narışkin, Batı’nın küresel hakimiyetini kaybetmesiyle sinirlerinin yıprandığını ve Washington ile Londra’nın açık terör eylemlerine başvurduğunu söyledi. Bu durumu, “Anglo-Saksonlar, hasımlarını fiziksel olarak ortadan kaldırma girişimlerinde bulunuyor” şeklinde değerlendirdi.

Sonuç olarak Moskova, yeni yönetimle Suriye’deki birikimini maksimum korumaya çalışıyor. Şam’ı askeri üslerin devamlılığı için anlaşmalar yapmaya ikna etmeye çalışırken, Akdeniz’deki stratejik varlığını tutmaya çalışıyor. Çünkü Hmeymim ve Tartus üslerinin korunması, yalnızca Moskova’nın değil, Orta Doğu’daki tüm güç dengelerinin geleceğini belirleyecek. Başka bir açıdan Suriye'deki Rus askeri varlığı, sadece ABD, Türkiye, İran yada yeni Şam yönetimiyle alakalı değil, ayrıca İsrail'in güvenliği ile de doğrudan ilgili. Bölgesel güç dengesi ve Suriye'deki Alevi ve Hristiyan toplulukların hamisi ve (vaktinde) güvenlik garantörü olarak Rus askeri varlığı önemseniyordu. Bu şekliyle Suriye’deki gelişmeler, yalnızca ülkenin iç dinamiklerini değil, Ortadoğu’nun genel jeopolitik dengelerini de kökten değiştirecek.
<< Önceki Haber Rusya, Suriye’de yeni baştan!: Tüm aktörlerle temas kuruldu Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER