Tarık Ziya / samanyoluhaber.com
ABD’nin New York Eyalet Mahkemesi’nde Reza Zarrab’ın itirafları zerre kadar haya sahibi herkesin yüzünü kızartacak kadar vahim.
İtiraflar kapatılan dosyaların okyanus ötesinde tek tek açılacağını gösteriyor.
17 Aralık 2013’te Türkiye’de ayakkabı ve çikolata kutularından ortalığa saçılan milyonlarca dolar rüşveti ‘Makedonya’da üniversite veya Çorum’da imam hatip lisesi için biriktirdik’ gibi yalanlarla halının altını süpürenlerin bir fiyatı olduğunu ibretle müşahade ediyoruz.
Devrin başbakanı, hali hazırda Reis-i Cumhur koltuğunda oturan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın davayı inkâr taktiklerinin bu saatten sonra hükmü yok.
HAYIRSEVER ZARRAB’TAN HAİN ZARRAB’A
Evvela ‘hayırsever’ ve ‘vatandaşım’ dediği Zarrab’ı hapishaneden kurtardığı yetmezmiş gibi cari açığın yüzde 15’ini kapatan millî kahraman ilan eden Erdoğan, Zarrab’ın kendisi ve bakanları aleyhine şahitlik etmeye başlamasına mukabil ‘casusluk ve ihanet’ ezberine rücu etmesi kimse için sürpriz değil.
Korkunun ecele faydası yok. Zarrab konuştukça Türkiye’de devletin birilerinin elinde nasıl tefessüh ettiğinden bütün dünya esefle haberdar olacak.
Esas vazifesi rüşvet ve yolsuzluklara mani olması icap eden başbakanın, onun uhdesindeki bakan ve bürokratların bizzat rüşvetin bir parçası haline geldiği Türkiye bu davada hafife alınmayacak kadar yekün tutan parasını kaybedecek.
ÇİKOLATA KUTUSUNDA RÜŞVET
Zarrab, sadece devrin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a 45-50 milyon Euro (235 milyon Türk Lirası) rüşvet verdiğini itiraf etti.
Zarrab 2010 ila 2015 seneleri arasında eski Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler ve eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’a da İran ile yürüttüğü kirli ticaretin aksamaması için milyonlarca dolar rüşvet vermiş.
Bazen ayakkabı kutusuna bazen de çikolata paketine saklayarak takdim etmiş rüşvetleri.
Alışveriş merkezlerinin tuvaletleri, mescitler, hatta bakanlık makamı bile teslimat adresi olmuş.
KARA PARA İTHAMINA MARUZ KALAN BANKA SAYISI ARTIYOR
Eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın tutuklu tek sanık olarak kaldığı davada Zarrab’ın tek çırpıda saydığı şahıs ve banka isimleri suçun evsafını ele veriyor.
Halkbank, Vakıfbank, Ziraat Bankası, Garanti Bankası, Denizbank, Aktifbank, Finansbank, Bank Mellat (Türkiye’de faaliyet gösteren İran bankası), Arap Türk Bankası ve Kuveyt Türk gibi bankacılık sisteminin neredeyse yarısına yakını ABD’de kara para aklamak’ ithamına maruz bırakıldı.
Dikkat ederseniz davadan evvel sadece Halkbank’ın ismi geçiyordu.
Sayının daha fazla olacağı belirtiliyordu. Mamafih kimse bu kadarını beklemiyordu. İsmi hiç telaffuz edilmeyen bankalar da dosyaya dahil oldu.
Bunun içindir ki bankalara gelecek muhtemel para cezasının tahminlerin fevkinde olacak.
ABD, BANKALARI SWIFT SİSTEMİNDEN ÇIKARIRSA...
ABD’nin keseceği ceza para ile mahdut kalmayabilir. Bankaların swift sisteminden (döviz EFT’si) çıkarılması felaket olur. İran bankalarına benzer müeyyide İran Tümeni’ni pula çevirmişti.
Yine ismi geçen malî kuruluşların beynel-milel sahada muhataplarını yeni işlemlere ikna etmesi eskisine nazaran müşkül hale gelecek.
En azından bu dava unutulana dek kredi temin edemeyecekler. Dünya çapındaki büyük kurumlar Türkiye’ye kaynak kullandırmayacak.
Türkiye ile ekonomik işbirliği yapmaktan imtina edecekler. Yani Türkiye onlara bundan böyle cazip gelmeyecek. Bunun da maliyeti Türkiye’de kredilere aksedecek.
BANKALAR O CEZALARI NASIL ÖDEYECEK?
Cezaların bankaların sermayelerini azaltacağı, hatta bazıları için nakit krizine girebileceği sır değil.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in endişeleri gidermek maksadıyla ‘Bankalara destek vereceğiz’ beyanının manası şu: Bankalara kesilen cezayı Hazine ödeyecek.
Hazine kimin parası ile ödeyecek? Tabii ki vatandaşın parasını kullanacak.
Piyasadan yüksek faizle borç alacaklar ve rüşvet alanların başımıza ördüğü çorabı çıkarmaya çalışacaklar. Ne âlâ.
O LEKE BÖYLE TEMİZLENEMEZ
Rüşvet alanların cezasını halk niye çeksin? Türkiye’de savcılar o rüşvetlerin hesabını sormayacak mı?
Bankaları, dolayısıyla devleti gayri kanunî işlere bulaştırırken kime danıştınız?
Şimşek ne hakla böyle bir ödeme yapacaklarını taahhüt edebiliyor?
Devletin sicilini haddinden fazla lekeleyen AKP iktidarı bu lekeyi vatandaşın cebinden aldığı paralarla temizleyemez.
Şimşek bu acı hakikati unutturacağını zannetmesin.