HDP Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Rusya gezisini eleştirenlere cevap verdi. Bilgen, "Uçağı düşürürken hassasiyet göstermeyenler sonuçların ne olacağını ön göremeyenler şimdi başkasına hassasiyet uyarısı yapmasınlar." diye tepki gösterdi.
HDP Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı sonrasında açıklamalarda bulundu. HDP EŞ Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Rusya gezisi ile ilgili konuşan Bilgen, Rusya gezisinin bir polemik haline getirildiğini kaydetti. Kendilerinin istişare yoluyla çalıştıklarını dile getiren Bilgen, "Parti görevlisi Türkiye dışişleri yetkilileriyle görüşerek hem bilgilendirme, hem de onların talepleri varsa bunları almaya dönük çabanın içerisindedir. Bize hassasiyet uyarısı yapanlara biz de aynı hassasiyeti kendilerine hatırlatıyoruz. Rusya ile ilişkileri yaşanan krizle ilgili muhalefet partilerini bilgilendirme ihtiyacı duyuyorlar mı duymuyorlar mı? Eğer bizden bir sorumluluk bekliyorlarsa galiba bunu önce demokratik kültürün gereği olarak sergilemesi, göstermesi gerekiyor." diye konuştu.
Bilgen, "Uçağı düşürürken hassasiyet göstermeyenler, sonuçların ne olacağını ön göremeyenler şimdi başkasına hassasiyet uyarısı yapmasınlar. Genel başkanımız oraya oradaki mağdur çalışanların taleplerine de çözüm geliştirebilmek için gidiyor." açıklamasında bulundu. Demirtaş'ın Rusya'ya gitmesinin daha önceden planlandığına dikkat çeken Bilgen, konuşmasına şöyle devam etti: "Bu tabloyu ziyareti Türkiye'nin sorun yaşadığı ülkelerle ilişki kurmaya tahrik etmek siyasal ahlaktan yoksun bir tavırdır. Eğer bir Türkiye'nin sorun yaşadığı ülkelerle temasa girme arayışı içinde olsaydık zaten hiçbir iyi ilişki içinde olan ülke kalmadığı için bununla ilgili bir özel çabaya ihtiyaç olmazdı. Çünkü önümüzdeki günlerde Türkiye'nin Ortadoğu'da hiçbir dostu kalmayacak. Bizim yaklaşımımız son derece net biz hiçbir şekilde devlet arasında yaşanan krizlerin faturasını halklar tarafından ödenmesini ödetilmesini doğru bulmuyoruz. Bunu en az maliyetle çözümü için de diyalog yolunun doğru bir yöntem olduğunu ifade ediyoruz. Ama birileri de halk diplomasisi kavramı ile tanışsa iyi olur. Muhalefet partilerinin de ülke çıkarları için diplomasi yapabildiğini öğrense iyi olur diye düşünüyoruz."
ÖZ YÖNETİME NEDEN KARŞI ÇIKILIYOR?
Bilgen, öz yönetim ile ilgili de açıklamalarda bulundu. Öz yönetimin, bölen, ayrıştıran yapısının olmadığını savunan Bilgen konuşmasını şöyle sürdürdü: "Türkiye idari yapısının bu eksende reforme edilmesidir. Bunlar olmadan Türkiye'deki sistemin nasıl demokratikleşeceğine dair eğer onların başka bir önerisi varsa onu sunsunlar. Öz yönetimi savunmak zorunda bile olmamalıyız. Aksine öz yönetimden onlar neden korkuyorlar. Öz yönetim olduğunda bugün yolsuzluklarla iyi mücadele ediliyor. Halkın kaynakları çarçur edilmiyor, savrulmuyor, peşkeş çekilmiyor. Yarın öz yönetime dair mekanizmalar karar alma süreçleri artarsa yolsuzluklar artır diye mi düşünüyorlar, dünyanı hiçbir yerinde böyle bir şey olmamış. Türkiye'de çok iyi bir demokratik sistem var. Basın özgürlüğü var yerel karar süreçleri güçlenirse, demokrasiden mi bir şey kaybetmiş olacağız. Burada neden öz yönetimden karşı çıkıyorlar sorusunu buna tepki gösterenlerin açıklaması gerekir. Görüşme talebi yok. Anayasa ile ilgili girişimleri önemsiyoruz. Bunu barış için fırsata çevirme imkanı var. Ama bir ülke demokratik bir anayasa yapma iddiasında yapılan ortamında demokratik olması gerektiğini hatırlatmak istiyoruz. Sokağa çıkma yasakları, insanların evlerine yatak odalarına girip boşaltmaya zorlayan uygulamalar bir taraftan da yeni demokratik anaya yapıyoruz söylemlerini ne inandırıcı ne de tutarlı bir tarafı olamaz."
'KÜRSÜ DOKUNULMAZLIĞI DIŞINDA HİÇBİR DOKUNULMAZLIĞA RAZI DEĞİLİZ'
"Kürsü dokunulmazlığı dışında hiçbir dokunulmazlığa razı değiliz" diyen Bilgen, "Kimsenin ayrıcalıklı olmasını istemiyoruz. Bir herkesin ifade özgürlüğünü güvence altında olmasını istiyoruz. Bunun için dokunulmazlık zırhına ihtiyaç olmaması gerektiğini düşünüyoruz." ifadesinde bulundu. Bilgen, aykırı düşüncelerini ifade ettikleri için dokunulmazlık statüsünün kaldırılması tehdidiyle terbiye edilmeye çalıştıklarının altını çizdi. Bilgen konuşmasını şöyle tamamladı: "Biz bunu baştan belirttik. Biz buna asla ihtiyaç duymuyoruz. Ama insanlar hakkında açılan yolsuzluk davaları bir sürü vakadan dolayı bu zırhla tartışmayı yapmıyorlarsa o da Türkiye siyasetinin yozlaşmasıdır, kokuşmasıdır, anti demokratikliğin artık yapısal hale gelmesidir. Biz böyle bir kaygı ile siyaset yapmıyoruz. Halkımız zaten her gün tutuklanıyor, infaz ediliyor. Bu durumda milletvekili olmak üstünlük değil. Bu kanalı kapatırlarsa kaybeden biz değil Türkiye olur. Orta Doğu'da farklı Kürt partilerinin birbirleriyle tartışması Kürtlere de fayda getirmez, Orta Doğu'ya da fayda getirmez. Türkiye böyle siyasetlere tenezzül etmemeli. Bunları tahrik eden, bunları taşıyan bir siyaset içine girmemeli."
CİHAN