Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov, 19 Aralık 2016 tarihinde polis memuru Mevlüt Mert Altıntaş kameraların önünde öldürdü.
Ankara Çağdaş Sanatlar Merkezi’inde gerçekleşen olayda Katil Altıntaş, kaçmak yerine olay yerinde bekledi. Sonrasında özel harekât timleri de Altıntaş’ı vurarak etkisiz hale getirdi.
Bundan 5 yıl önce Ankara’nın göbeğinde işlenen Rus Büyükelçi Karlov suikastı davasına dair önemli açıklamalar geldi.
19 Aralık 2016 tarihinde gerçekleşen ve 5 yıl devam eden, 28 sanığın yargılandığı davada 5 kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Bu karar Rusya’yı da ikna etmeye yetmedi.
Rus basını da Ankara’nın bazı gerçekleri saklayarak soruşturmayı çıkmaza soktuğunu yazdı.
HÜKÜMET HEDEF GÖSTERMEYİ SEÇTİ!
Altıntaş cinayetin sırlarıyla ölürken, geride pek çok karanlık nokta kaldı. Hükümet, soruşturmayı beklemek yerine Hizmet Hareketi’ni hedef gösterdi.
Ankara'da Arnavutluk Cumhurbaşkanı Bujar Nişani ile düzenlediği ortak basın toplantısında sorulan bir soru üzerine Başbakanlık Erdoğan, "Suikastçı F...'ye mensup, bunu gizlemeye gerek yok... Maalesef silahlı kuvvetlerin içinde olduğu gibi polis teşkilatında da bu kirli örgüt var. Bunların temizlenmesi de devam ediliyor" ifadelerine yer vermişti.
Karlov suikastiyle ilgili konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 24.12.2016 tarihinde yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Hem ülke için hem de ülke dışı bağlantılarına ulaşılmaya çalışıldığını kamuoyuyla da paylaşmak istiyorum. Bir nokta çok net, teröristin F... terör örgütüyle ilişkisi açık olarak görülüyor. Teröristin çocukluğu anından itibaren, görev aldığı yer itibariyle nasıl bir hayat ilişkisi ortaya koyduğu açık ve net. Son 1,5 yıldaki farklı bağlantılar oluşturma hedefi ve birtakım saptırma gayretleri yapılan soruşturmada açık bir şekilde belirlenmektedir. Hedef saptırma konusunda ortaya koymaya çalıştıkları aslında ne kadar da eğreti duyduğu çok nettir. Şahsi etkinlikten ziyade teröristin bir akıl kurgusu sonucu orada olduğu da nettir."
5 yıl devam eden ve 28 sanığın yargılandığı davada 5 kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Bu karar Rusya’yı da ikna etmeye yetmedi. Rus basını da Ankara’nın bazı gerçekleri saklayarak soruşturmayı çıkmaza soktuğunu yazdı.
O davanın en dikkat çeken isimlerinden biri de bilişim uzmanı Hüseyin Kötüce’ydi. Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından Şubat 2017’de kaçırıldı ve 3 ay işkence gördükten sonra soruşturmaya dahil edildi.
Davada yargılanan isimlerden biri olan bilişim uzmanı Hüseyin Kötüce'nin kardeşi Hasan Açıksöz çarpıcı açıklamalarda bulundu. TSK'den ihraç edilen ve soyadını değiştirerek Türkiye'yi terk eden Açıksöz kardeşinin yaşadıklarını anlattı.
"ABİMİ SİYAH TRANSPORTLAR KAÇIRDILAR"
Hüseyin Kötüce’nin kardeşi Hasan Açıksöz abisinin yaşadığı süreci şöyle anlattı:
"Bu anlatacağım olay, herkesin gözü önünde oluyor iş çıkışı, Yenimahalle’de hipodrom tarafında, üzerinde tem yelekli 4-5 kişi çevirme yapıyor. Polis görünümü veriyorlar yani kendilerine. Herkes geçiyor. Abimi durduruyorlar. bu sırada abimi durdurduklarında arkada trafik de duruyor. Arabadan inin bagajı açın diyor kendiyle muhatap olan şahıs. Abim de arabadan iniyor. Bagajı açıyor. Bagajı tam kaldırdığı anda arkadan iki kişi yükleniyor. Kafasına çuval geçirip siyah transportera bindiriyorlar. Tabi abim orada çırpınıyor. Orada kafasına çuval geçiriyorlar. Arabaya atıyorlar. Üzerine çöküyorlar ve abimi götürüyorlar."
Abisi Hüseyin Kötüce’nin büyük işkenceler gördüğünü ifade eden Açıksöz şunları kaydetti:
"Gözlerini bağlıyorlar. Burnunun nefes alamayacağı şekilde. Kafasına çuval geçiriyorlar. Üzerindeki çıkarıyorlar. Üzerinde ince bir iç çamaşırı sanıyorum, kendi ifadesi bu, ve burada aylar süren işkence başlıyor. Günde 18-20 saati ters kelepçeli bir şekilde ayakta bekletilip Filistin askısı dediğiniz işkencenin kralı olan, diye tabir edilir yani işkencede, filistin askısında bekletilip eklem yerlerine, artık beyni uyuşana kadar vurup, bayıltılıp bayıltılıp tekrar kaldırılıp işkenceye devam ediliyor. Namaz kılmak istiyor, namaz kılmasına izin vermiyorlar. İşkence esnasında kendisine zaten çok az yemek veriliyor ve bu yemek verdikleri belli zamanlarda eller, kelepçeli şekilde yemek yenmesi isteniyor.
Tuvalete götürülürken zaten gözü, kafasında çuval var. Kafam yere sürülerek götürülüyordum diyor neredeyse yüzüm yere değecek şekilde ensemden bastırılıp tuvalete götürülüyordum diyor. Tabut dediğimiz, böyle insanın hareket edemeyeceği bir şekilde, geri kalan vakitlerde oraya koyuyorlar ve kendisini zorla bir şeyleri kabul etmesi için aylarca süren işkence yapıyorlar."
PEKİ, BU KAÇIRILMA VE İŞKENCENİN HEDEFİ NEYDİ?
"Abime diyorlar ki, gideceksin emniyet müdürlüğüne biz zaten her şeyi ayarladık. Sana zorla imza attığımız şeyleri oraya teslim ettik. sen hiçbir şey yapmayacaksın. Orada imza atacaksın ve bunun aksine birşey yaparsan, arkanda ailen var."
“SAVCI İŞKENCE YAPILDIĞINI BİLİYORDU”
Savcının işkenceyi bilmesine rağmen sessiz kaldığını ifade eden Açıksöz şöyle konuştu:
"Onları düşün diyorlar. İyi düşün, bunun tersi birşey yaparsan iyi düşün diyorlar ve girişine kadar abimi takip ediyor 2 tane jip. Kar maskeli adamlar…
Abim savcılığa çıktığında, savcı abime diyor ki, ‘Hüseyin sen 3 aydır neredeydin’ diyor. "Başkanım siz benim 3 aydır nerede olduğumu çok iyi biliyorsunuz” diyor.Savcı ‘biliyorum Hüseyin maalesef, tasvip etmiyorum ama ülkede böyle şeyler yaşanıyor’ ülkenin savcısı bu ülkede işkence olduğunu, yani bu insanların perişan edildiğini biliyor.
Mahkeme heyeti tutuksuz yargılanmak üzere Hüseyin Kötüce’yi tahliye etti. Acak aylar sonra bir kez daha gözaltına alındı. Mahkemede işkence gördüğünü anlattı:
Hüseyin diyor, Rusya’dan bir heyet geliyor diyor. ben seni tutuklamak zorundayım diyor. yani böyle birşey nasıl olur, mümkün değil. Bir insanın öldürülmesiyle, cinayetiyle ilişkilendiriliyor ve siz buna yapacak bir şeyim yok diyorsunuz diyor. Benim yapacak birşeyim yok, sen kendini mahkemede aklarsın diyor.
Hüseyin Kötüce mahkemede mit ve emniyette işkence gördüğünü, ifadelerini işkence altında imzalamak zorunda bırakıldığını anlattı. Bu savunması da mahkeme tutanaklarına yansıdı."
“KARLOV KORUMASIZ GEZİYORDU”
Hasan Açıksöz açıklamalarının devamında şu ifadeleri kullandı:
"Abimle ilgili iddia şu; Karlov’un korumasız gezip gezmediği bilgisini bir mit personelinden alıp, Amerika’ya bildirildiği söyleniyor. Yani iddia bu. ama bunun hiçbir şekilde ıspatı yok. Zaten ortada böyle birşey de yok yani. Karlovun korumasız gezdiği zaten medyada da bu olaydan çok evvel zannediyorum bir gazetede, haber yapılıyor. Karlovun korumasız gezdiğinizi bizzat kendisi anlatıyor."
Kötüce’nin TSK’dan ihraç edilen astsubay kardeşi hasan açıksöz de abisinin kaçırıldığı günlerde gözaltına alınmıştı. Cezaevindeyken körfez cumhuriyet başsavcılığına çağrıldı. Açıksöz adliyeye geldiğinde şok oldu. Çünkü aylarca görmediği abisi de oradaydı.
“ABİM İŞKENCELERDE 31 KİLO VERDİ”
Abisinin işkencelerde 35 kilo verdiği söyleyen Açıksöz, "Abimi ilk gördüğümde tanıyamadım. gözleri görmüyordu. Yani böyle göz bebekleri oynuyordu yani. O kadar kilo vermiş ki, kendi ifadesinde geçeni tartılma imkanı bulduğumda 52 kiloydum. Yani işkencelerle tam 35 kilo vermiş bir adam. Abim ortaya çıktıktan sonra, abimin hayatı konu edilerek, Körfez Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından çağırıldım." diye konuştu.
“BENİ AİLEMLE TEHDİT EDİYORLAR, ÖLEBİLİRİM”
Abisinin hayatıyla tehdit edilen Açıksöz, kendisine de psikolojik işkenceyle savcılıkta zorla belge imzalatıldığını vurgulayarak sözlerini şöyle tamamladı:
"Abimle görüşme fırsatı bulduğumda bana şunu söyledi. 'Benim yaşayıp yaşamayacağımı bilmiyorum' dedi. Beni ailemle, yani sizinle tehdit ettiler ve dedi ölebilirim. Bilmiyorum yaşayıp yaşamayacağımı veya dedi şu an hiçbir ışık yok şu an hayata dair kendiyle alakalı."
Beni çıkardılar koğuştan, Körfez Cumhuriyet Başsavcılığı’na götürdüler. Bana yapılan işkence ve baskılar abimin hayatı söz konusu yapılıp tehdit edilmem dolayısıyla ben orada onların kurguladıkları tamamı gerçek dışı olan bir şeyi imzalamak zorunda kaldım.
İmzaladığım şeyin detaylarını ben de bilmiyordum. Hiç tanımadığım bir sürü isim var içerisinde. Bana bunu zorla yaptırdılar.
Hasan Açıksöz işkence ile imzalatıldığını söylediği ifadesini geri aldı. Uluslararası hukukta hakkını arayacağını vurguluyor.
Bu ifadelerle alakalı gittiğim mahkemelerde şahısları tanımadığımı hiç bir terör örgütü ile bağlantımın olmadığını defaatle söyledim hukuki olarak bununla ilgili yasal işlem başlatacağım."