Erçakıca, "Böylesi bir ortamda mülkiyet sorununu
Kıbrıs sorunundan ayırmak ve sadece Kıbrıslı
Rumların bir sorunu olarak dünyaya lanse etmek insafsızlıktır." dedi.
Sözcü Erçakıca, haftalık rutin basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Toplantıda,
Cumhurbaşkanlığı Kültür-
Sanat Danışmanı Ahmet
Okan da,
Güney Kıbrıs'ta yok edilen 30 Türk köyü ve kültür varlıklarıyla ilgili bilgi verdi. Okan, basına Güney'deki Türk köylerinin görüntüleri de dağıttı.
"TAŞINMAZ MAL KOMİSYONU İÇ HUKUK YOLUDUR"
Mülkiyet konusunun, Kıbrıs sorununun ana unsurlarından biri olduğu ve kapsamlı bir çözüm gerçekleşmeden mülkiyet sorununa bütünlüklü ve kalıcı bir çözüm bulmanın mümkün olmadığını vurgulayan Erçakıca, kapsamlı çözüme ulaşana kadar bazı yöntemlerle sorunun acil olabilecek yönlerinin kabul edilebilir hale getirilmesinin mümkün olduğunu da kaydetti. Erçakıca,
KKTC'de oluşturulan Taşınmaz Mal Komisyonu'nun bu yöntemlerden biri olduğuna da işaret etti. Erçakıca, Taşınmaz Mal Komisyonu'yla acil mülkiyet sorunlarına çözüm için "iç hukuk" yolu oluşturulduğunu ve bu yöntemin uluslararası camiada giderek artan oranda kabul gördüğünü vurguladı. Rum yetkililerin komisyona başvuranlara yönelik suçlamalarını eleştiren Erçakıca, "Rum yetkililer bu komisyona başvuranları adeta vatan hainliği ile suçlamaktadır. Rum Yönetimi'nin bir yandan mülkiyet hakkının bir 'insan hakkı' olduğunu söyleyip vatandaşlarını
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne göndermesi, diğer yandan mülkiyet hakkından yararlanmak isteyen ve Taşınmaz Mal Komisyonu'na başvuran vatandaşlarını aforoz etmesi, kendi içlerinde yaşadıkları çelişkinin en büyük kanıtıdır." diye konuştu.
"MÜLKİYET SORUNU, SADECE RUMLARIN DEĞİL, TÜRKLERİN DE SORUNUDUR"
Sözcü Erçakıca, Taşınmaz Mal Komisyonu'nun çalışmalarının, mülkiyet sorununa kapsamlı bir çözüm bulunmasının gereksizliğini değil, tam tersine çözüme ulaşılmasının aciliyetini göstermesi bakımından önem taşıdığını vurguladı. "Unutulmamalıdır ki mülkiyet konusu, sadece Kıbrıslı Rumların değil, aynı zamanda Kıbrıslı Türklerin de sorunudur" diyen Erçakıca, son zamanlarda
mağdur olduğuna inanan bazı Kıbrıslı Türklerin de Güney Kıbrıs'taki iç hukuk yollarına başvurmakta olduğunu, ancak olumlu sonuç alamadıklarını hatırlattı.
"RUMLAR KIBRISLI TÜRKLERİN GÜNEY'DEKİ EVLERİ SÖKÜLÜP SATILIYOR, YOK EDİLİYOR."
Güney Kıbrıs'tan Kıbrıslı Türklere ait konutlar ile diğer malların talan edildiğine dair çok ciddi bilgilerin kendilerine kadar ulaştığı ve bu bilgilerin Rumca basın-yayın organlarında yer almakta olduğunu belirten Erçakıca,"Bugün, Kıbrıslı Türklerin Güney'de bıraktıkları evlerin taşlarının ve kapılarının sökülüp satıldığını öğrenmekteyiz. 2003 yılında sınır geçişlerinin karşılıklı olarak başlamasıyla birlikte pek çok Kıbrıslı Türk, Güney'de bırakmış olduğu evlerini ve diğer mallarını görmeye gitmiş ancak büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştır. Türk köylerinin bir kısmının yerinde yeller esmektedir. Evler, mezarlıklar, camiler, okullar harabeye dönmüş vaziyettedir. Pek çok köy yerle bir edilmiştir. Haritada isimleri olmasa ziyaretçiler, oraların sadece
arazi olduğu fikrine kapılacaklar. Böylesine bir ortamda mülkiyet sorununu Kıbrıs sorunundan ayırmak ve sadece Kıbrıslı Rumların bir sorunu olarak dünyaya lanse etmek en azından insafsızlıktır." dedi. Erçakıca, Kıbrıs Rum tarafının bu konudaki faaliyetlerini, "Kıbrıs Cumhuriyeti" olarak tanınmayı Kıbrıslı Türkler aleyhine ne kadar insafsızca kullandığının örneklerden biri olduğunu ifade etti.
"GİZLİ BİLGİYİ SIZDIRAN EN ÜST DÜZEYDE ARAŞTIRILIYOR"
Taşınmaz Mal Komisyonu'na başvuruda bulunanların isimlerinin Güney Kıbrıs'a sızdırılması konusundaki bir soruya karşılık Sözcü Erçakıca, KKTC Cumhurbaşkanlığı'nın bu konuda en üst düzeyde araştırma başlattığını açıkladı. Henüz ellerinde bunun nasıl yapıldığına dair bilgi bulunmadığını, konunun titizlikle araştırılmakta olduğunu ve Cumhurbaşkanı ile Müsteşarı'nın konuyla yakından ilgilendiğini kaydeden Erçakıca, konunun basit bir
gizlilik olayı olmadığını, başvuran kişilerin güvenliklerinin söz konusu olduğunu vurguladı. Erçakıca, bir başka soruya karşılık, Komisyon'un Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne bilgi verdiğini, ancak bu şekilde bir listenin gönderilmediğini de açıkladı.
"RUMLAR GÜNEY KIBRIS'TA 30 TÜRK KÖYÜNÜ YOK ETTİ"
Basın toplantısında hazır bulunan KKTC Cumhurbaşkanlığı Kültür-Sanat Danışmanı Ahmet Okan da, Kıbrıslı Türklerin 1963'lerden başlayarak ancak ağırlıkla 1974, 1975 yıllarında terk ettiği Güney Kıbrıs'taki toplam 30 Türk köyünün yok edildiğini belirtti. Rum basınında çıkan "Tera köyündeki Türk evlerinin taşlarının alınıp satıldığı" yönündeki habere atıfta bulunarak, bunun kendileri açısından
sürpriz olmadığını, çünkü birçok Türk köyünün bu durumdan mağdur olduğunu söyleyen Okan, yürüttükleri çalışma kapsamında hazırladıkları 30 Türk köyüyle ilgili listeyi de basına dağıttı. Bu köylerde evler de dahil tüm kültürel varlıkların yok edildiğini belirtirken "taş taş üstünde kalmamıştır" diyen Okan, 1975 yılında terk edilen karma köy Tera'da Rumların evlerinde oturduğu ancak Türk varlıklarının tahrip edildiğini kaydetti. Bir soruya karşılık, Güney Kıbrıs'ta yürütülen bu çalışmanın ağırlıklı olarak uluslararası topluma yönelik olduğunu vurgulayan Okan, amaçlarının durum tespiti ve ilgili yerlerin uyarılmasıyla önlem alınması olduğunu kaydetti. Bu çalışmayla kültürel varlıkların mamur hale getirilmesini hedeflediklerini söyleyen Okan, "Bizim gayemiz misilleme değil" dedi.
YOK EDİLEN TÜRK KÖYLERİN İSİMLERİ
Basın toplantısında verilen bilgiye ve dökümanlara göre, Güney Kıbrıs'ta yok edilen Türk köyleri şunlar: "Larnaka; Esendağ (Pertrofan), Softalar. Baf; Akkargı (Pitargu), Beşiktepe (Melendra), Dağaşan (Vretçça), Dereboyu (Evretu), Faslı, Gökçebel (Falya),
Gündoğdu (Antriliku), Kervanyolu (Karamulliyes), Kurtağa, Kuşluca (Sarama), Olukönü (Lukurnu), Uluçam (Marona), Moronero, Susuz, Tabanlı (İstinco), Tatlıca (Zaharga), Uzunmeşe (Tremetusa), Yakacık (Magunda), Yuvalı (Prastyo).
Limasol; Aşağı Kivides, Yerovası (Yerovasa).
Lefkoşa; Alevkaya, Alifodez, Arpalık (Ay Sozomeno), Aybifan, Kurtboğan (Yukarı Kutrafa),
Selçuklu, Yağmuralan (Vroişa)."
Cihan