Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Üyesi Esat Çıplak, karasal sayısal TV yayıncılığı ihalesi ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Multipleks İşletmecileri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Taslağı'na itiraz etmesine rağmen Resmi Gazete'de yayınlanmak üzere Başbakanlık'a gönderildiğini söyleyen Çıplak, "Sayısal Yayıncılığa Yönetmelikte önerildiği şekli ile DVB-T2 tekniğinde geçilmesi yanlış teknoloji transferi yanında kamu zararına sebep olacak, kullanıcının aleyhine sonuçlar doğuracağı gibi medya sektöründe de geri dönülemez yanlış bir yola girilmesine sebep olacak." dedi.
RTÜK Üst Kurulu Üyesi Esat Çıplak, karasal sayısal TV yayıncılığı ihalesi ile ilgili yazılı olarak basın açıklaması yaptı. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun 01.07.2015 tarih ve 2015/30 sayılı toplantısında RTÜK 'Karasal Yayın Lisansı ve Sıralama İhalesi Usül ve Esasları Hakkında Yönetmelik Taslağı ile Verici Tesis ve İşletim Şirketi ile Multipleks İşletmecileri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Taslağı' ile ilgili itiraz ettiğini ifade eden Çıplak, itirazlarına rağmen Resmi Gazetede yayınlanmak üzere Başbakanlık'a gönderildiğini söyledi.
Söz konusu yönetmeliğin yayınlanması ile karasal ortamdan yapılacak televizyon yayıncılığına ilişkin süreç yeniden başlayacağını belirten Çıplak, "Sayısal Yayıncılığa Yönetmelikte önerildiği şekli ile DVB-T2 tekniğinde geçilmesi yanlış teknoloji transferi yanında kamu zararına sebep olacak, kullanıcının aleyhine sonuçlar doğuracağı gibi medya sektöründe de geri dönülemez yanlış bir yola girilmesine sebep olacak." ifadelerinde bulundu.
KARASAL SAYISAL TV SİSTEMLERİNİN KURULMASI, TÜRKİYE İÇİN BÜTÜK BİR KAYNAĞIN HEBA EDİLMESİ ANLAMINA
Türkiye'de sayısal karasal TV yayınları sistemlerinin kurulmaması gerektiğini belirten kurul üyesi Çıplak, nedenlerini şöyle sıralıyor: "Ülkemizde UHF karasal TV yayın alanlarının kentlerde yüzde 8-12, kırsal alanda ise yüzde 3'ler civarında. Bu kadar az orandaki karasal TV yayın izleyicisi için sayısal TV vericilerin kurulması ülkemiz için büyük bir kaynağın heba edilmesi anlamına geliyor. Karasal sayısal TV yayınları teknolojik olarak UHF spektrumunu mobil sistemlere göre 3-4 kat daha az verimlilikte kullanılmasına neden teşkil ediyor. Bu ise frekans gibi ülkemiz için çok değerli olan kıt kaynakların kötü bir şekilde kullanılması anlamına gelmekte. Karasal TV yayınlarının izlenme oranları Avrupa'da 2006-2013 yılları arasından yüzde 12 azaldı. Bu azalma 2020'li yıllara doğru yüzde 25-30'a ulaşacak gibi. Sonuç olarak geleneksel TV izleme biçimi inter-aktif TV'ye yönelmiş olup artık sayısal karasal TV yayınlarının hiçbir cazibesi kalmadı. Ülkemizde bu yıl içinde verilmesi planlanan (Ağustos ayında ihalesi yapılacak) yeni nesil mobil 4, 4.5G ya da LTE, LTE-Advanced, lisansları ile mobil operatörlerimiz LTE'nin kendi doğasında bulunan LTE Broadcasting teknolojisine sahip olacaklardır. Hal böyleyken niçin ayrıca karasal sayısal yayıncılık için (952 TV istasyonu, 300 civarı mevcut istasyonlar kullanılacak) toplam 8568 adet verici kurularak yüz milyonlarca ABD $'ı yatırım harcaması yapılsın? Kurulumlarını takiben bu kadar çok sayıda istasyonun işletmesi sırasında harcanacak personel, ulaşım, yakıt, yedek malzeme giderleri ile özellikle elektrik tüketim bedelini de dikkate alacak olursak bu rakamların nerelere ulaşacağını tahmin etmek bile çok zor."
ARTIK TEKNOLOJİ MEDYA SEKTÖRÜNÜN DE TEMEL YÖNLENDİRİCİSİDİR
Sayısal karasal TV yayınları sistemlerinin (DTT) kurulması yerine mobil şebekeler üzerinden hücresel TV (LTE-B) yönteminin seçilmesinin Türkiye'ye yararları olacağını ifade eden Çıplak, konuşmasına şöyle devam etti: "Çok büyük miktarda yatırım ve işletme giderleri tasarrufu sağlanacak. Hücresel TV için mobil operatörlerin zaten mevcut baz istasyonlarının önemli bir kısmının (kule, enerji, ulaştırma vs) kullanılacak olması yanı sıra sistemlerin işletmesi için de büyük miktarlarda harcamanın gerekmemesi (mevcut personel ile işletme imkanı) tasarruf sağlamanın ön önemli sebeplerinden ilkidir. Yeni kurulacak donanımlar hariç.
UHF bandında yaklaşık 240 MHz'lik bir spektrum tasarrufu sağlanacağına dikkat çeken Çıplak, ilave bandın LTE teknolojisi adı altında mobil operatörlere verilecek yeni lisanslarından Devlet'in önemli ölçüde gelir elde edeceğini söyledi. Uygulama ile TV kanallarının yayın ve iletim giderlerinin daha az olacağını dile getiren Çıplak, "TV kanallarının reklam gelirlerinde artış söz konusu olabilecek, çünkü normal TV izleyicisi yanı sıra reklamlar milyonlarca mobil telefon abonesine, bilgisayar ve tablet kullanıcısına da sistemin doğası gereği doğrudan ulaşacak." diye konuştu.
TV YAYINLARINA AKILLI TELEFON, TABLETLER İLE ULAŞMA İMKANI SAĞLANACAK
TV yayınlarına sadece standart alıcılar ile değil akıllı telefon, masa üstü ve diz üstü bilgisayarlar, tabletler gibi doğrudan ulaşma imkanın sağlanabileceğini belirten Çıplak, "Mevcut duruma ve DVB-T2 tekniğine göre TV yayınlarının izlenme oranı çok daha yüksek olacak. Bu teknoloji ile boşalacak UHF bandının belirli bir kısmının mobil operatörlere uzun dönem için ücretsiz olarak tahsis edilmesi halinde buradan elde edilecek gelirler karşılığında mobil operatörler hücresel TV sistemini bedelsiz kurup işletebilecekler." açıklamasında bulundu.
Çözüm sayesinde TV kanalları, sabit genişbant hizmet sağlayıcıları, mobil operatörler, değişik içerik sağlayıcıların, reklam şirketlerinin arasında çok önemli bir işbirliği ve sinerji yaratılabileceğine dikkat çeken Çıplak, "En önemlisi de ülke kaynaklarının daha az kullanımı ve boşa harcanmaması gibi çok ciddi bir yarar sağlanmış olacak." dedi.
HİÇ KİMSE TEKNOLOJİNİN VE ÖZELLİKLE MOBİL TEKNOLOJİLERİN ERİŞTİĞİ GELİŞMELERİ GÖZ ARDI EDEMEZ
Yayıncılık için artık yüksek güçlü TV vericilerinin analog ya da sayısal yayınların sonunun geldiğini dile getiren Çıplak, konuşmasına şöyle devam etti: "Hiç kimse teknolojinin ve özellikle mobil teknolojilerin eriştiği LTE ve daha ileri versiyonlarındaki gelişmeleri göz ardı ederek, yatırım ve işletme maliyetleri çok yüksek olan, tüketicinin isteğine bağlı yeterli inter-aktiviteyi sağlayamayan, çok değerli UHF bandında daha fazla gereksiz spektrum işgal eden, dünyada artık çok geniş bir kitlece kullanılan akıllı telefonlara, tabletlere, PC'lere ve mobil cihazlara görüntü iletemeyen DTT sistemlerini ne kurmak ne de zorunluluklar dışında işletmesini sürdürmeyi istemeyeceği gayet net ve açık." şeklinde konuştu.
Çağımız medya organizasyonları mobil ve taşınabilir cihazlara hizmet vermeyi hedeflerken kaliteden ve hizmet sürekliliğinin sağlanmasını da temin edecek yenilikleri beraberinde getirmekte olduğunu vurgulayan Çıplak, "İnternet protokolünü tanıyan mobil alışa imkan veren teknolojilerin ülkemizde de kullanıcıların hizmetine sunulması kamu yararını karşılamakta medya dünyasında da teknolojiyi dost edinerek 'kullanıcı dostu yeni ekranlar' çıkmasına sebep olmakta." ifadelerini kullandı.
MEDYA SEKTÖRÜ YENİ GELİR KAYNAKLARINA KAVUŞACAK
Yakın gelecekte önerilen şekli ile sayısal yayına geçilmesi durumunda medya sektöründeki ekonomik kaynak sorunu çözülmüş olacağına dikkat çeken Çıplak, "İçerik sağlayıcı yayıncı yeni mecralardan da yapılacak yayın içeriği için ek gelirler elde edecek. Ülke ekonomisi yanında medyaya ve kullanıcılara milyonlarca dolara mal olacak bu teknolojik gelişme aynı zamanda milli servetimiz olan kıt kaynak frekans spektrum varlığımızı da gereksiz yere işgal edeceğinden acilen bu yoldan dönülmesi hususunda yetkilileri ve medya paydaşlarını da duyarlı olmaya davet ediyorum." diye konuştu.
CİHAN