Ben, İzmir İnönü Lisesi’nde Din Bilgisi ve Ahlak Dersi öğretmeni iken, Bozyaka Yurdu’nda aynı zamanda derslere giriyordum. İnönü Lisesi’nde daha orta okulda toprak reformundan ve evrim teorisinden bahsediyorlardı. Onun için Yurttaki hazırlık sınıfı öğrencilerine Tabiat Risalesi’ni anlatmaya çalışıyordum. Çocuklar zorlanıyordu. Sınıf odalarının kapılarında el büyüklüğünde yuvarlak delikler vardı. Dışarıdan konuşmalarım duyuluyordu. Demek ki, M. Fethullah Gülen Hocaefendi dinlemiş; bana dedi ki: “Sen Üstad Hazretlerini ilmî gücüyle öğrencilere anlatmaya çalışıyorsun ama, onlar henüz bunu idrak seviyesinde değiller. Rol model olarak sen onların anlayacakları şekilde yaralı olarak esarete düştüğünde Çar’ın dayısı Nikola Nikolaviç’e meydan okuyuşu karşısında, Üstad’a hayranlık duyuşunu; mahkemede sarığını çıkarmasını isteyenlere, elini sarığının üstünde gezdirdikten sonra boynunu parmağı ile kesiyormuşçasına dolaştırmasını yani bu sarık bu baş kesilerek ancak çıkar diye ifade etmek ile daha iyi tesirli olur…”
Hocaefendi ders halkasındaki talebelerine hedef olarak derdi ki: “Hedefiniz ne? Bir İmam Azam, bir Abdülkadir Geylanî, bir İmam Gazzali olma hedefiniz olmalı. Hiç olmazsa o yolda, o rol modeller peşinde olma gayretiniz olmalı değil mi?”
Birkaç sene önce Japonya’dan gelen yapay zekâ ile uğraşan bazı arkadaşlar sahabe efendilerimizin özelliklerini kitaplardan öğrenerek görüntülerini ortaya koymuşlar, hatta Amerika’da M. Fethullah Gülen Hocaefendi’nin yanına gelip göstermişlerdi. Hocaefendi de bunları seyrederken takdirlerini ifade etmişti. Şimdi bu husus daha da geliştirilmiştir. Bu demektir ki, rol model olacak şahsiyetlerin görüntüleri ve en çok dikkat çeken özellikleri en belirgin şekilde ortaya konabilirler. Böylece rol model olacak şahsiyetlerin kalplerine, onların sevgisi nakşedilebilir. Yapay zeka imkanlarından çokça istifade etmek gerekir.
Bu boşluk böyle doldurulmazsa, z nesli, alfa nesli, y nesli, mafyacılara, rüşvetçilere, kısa yoldan yolsuzluklarla köşe dönmecilere özendiren şu gidişatın kurbanları olurlar.
Halbuki önümüz çok açık, ülkemizdeki had ve hudut bilmezlerin algı operasyonlarına rağmen bütün dünyada testlerden geçmiş, sabırla imtihanını bu süreçte vermiş olan Hizmetimize ve mensuplarına büyük bir rağbet var. Bilhassa Avrupa ülkelerinde Hizmet mensuplarımız YENİ AVRUPALILAR olarak büyük bir itibara sahipler. Bu konumumuzu kaybetmememiz için, iltica ettiğimiz ülkelerin kanunlarına son derece saygılı olmamız, devletlere, halkın vergilerine yük olmamamız, bilakis yük almamız; üretken olmamız, nesillerimizi iyi eğitip her yönden üretici olmalarını sağlamamız; asimile olmadan entegre olup, bu mozaikler içinde bir zenginlik olarak kendi rengimiz ve desenimizde çiçekler açmamız icap etmektedir.
Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin ve Hocaefendimizin isabetli müjdeleri içinde geleceğe ümitle yönelerek, insanlığı inkarcılığın manevî yangınından kurtarmak için diğer din mensuplarıyla diyalog ilişkileriyle, Zülkarneyn Aleyhisselamın Yecüc ve Me’cüce karşı kurduğu gibi bizler de mânevî bir set kurmalıyız. Kendi ülkemizde ayrı anlayışlardaki insanlarla, bilhassa Abant organizeleriyle birleştirici köprüler kurmaya çalıştığımız gibi, bütün cihanda da sulh-u umumînin ibda ve inşasının yepyenilerinin teşekkülü için köklü ve derin gayretler içinde olmalıyız.
Evet, önümüzde ümitlerin fevkindeki inkişaflarla hiç görülmedik ihtişamların tahakkuku söz konusudur, ümidimiz bu hususta tamdır. İnşaallah Cenab-ı Hak İlahî inayetiyle gerçekleştirecektir…
