ARİF ASALIOĞLU
Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubu Kasım ayından itibaren günlük petrol üretimini 2 milyon varil azaltma kararı aldı. Karar sonrası petrol fiyatı artışa geçti. Haliyle Rusya ekonomisi için önemli bir gelir kaynağı olan petrol ve petrol ürünleri satışları Rusya bütçesini rahatlatacak. Goldman Sachs’ten Morgan Stanley’e kadar birçok kurum ileriye dönük petrol fiyatlarının artacağı tahmininde bulundu. Goldman Sachs Enerji Analisti Damien Courvalin Bloomberg televizyonuna, “Şu an arz tarafındaki tüm gelişmeler yıl sonuna doğru fiyatların yükseleceğine işaret ediyor.” dedi. Banka, brent petrol için son çeyrek tahminini 100 dolardan 110 dolara yükseltti.
Suudi Arabistan liderliğindeki 13 üyeli OPEC ile Rusya önderliğindeki OPEC dışı petrol üreticisi 10 ülkenin enerji ve petrol bakanlarının, piyasa koşullarını değerlendirmek ve Kasım itibarıyla uygulanacak üretim miktarını görüşmek üzere düzenledikleri bakanlar toplantısında Moskova’yı hem bütçe olarak hem de stratejik birliktelik açısından rahatlatacak karar çıktı. OPEC+'nın bu kararı ile halihazırda sıkışık olan piyasalarda arz daha da azalmış olacak. Bilindiği üzere ABD ve diğer başlıca tüketiciler üretim artırma baskısı yapıyordu. Bu, koronavirüs salgınının yaşandığı 2020 yılından bu yana üretimde yapılan en büyük kesinti olacak. OPEC+ grubunun kararı, Rusya'nın Ukrayna’ya operasyonu sonrası artan petrol fiyatları nedeniyle üretimin artırılması çağrısı yapan ABD'nin bu talebine ters düşüyor. Beyaz Saray’ın ilk tepkisi "sağduyusuz bu gelişmeden üzüntü duyduklarını" oldu.
Biden yönetiminden tepki
Beyaz Saray, ABD Başkanı Joe Biden'ın OPEC+ grubunun günlük petrol üretimini kasımdan itibaren 2 milyon varil azaltma kararından dolayı hayal kırıklığına uğradığını açıkladı. ABD, kısmen daha düşük petrol fiyatlarının Rusya'nın gelirlerini düşüreceği için OPEC+'ın kesintileri durdurmasını istemişti. ABD Başkanı Biden, Temmuz ayında, OPEC+ içindeki en büyük petrol üreticisi olan Suudi Arabistan'ı ziyaret ederek Veliaht Prens Muhammed bin Salman'la petrol üretimini artırmasını konuşmuştu. OPEC+ grubunun bu kararı, ABD'nin Rusya petrolüne tavan fiyat belirlenmesi girişimlerini de sekteye uğratacak. Washington, Ukrayna krizi sürerken Rusya'nın petrol gelirlerini azaltmak için bir tavan fiyat belirlenmesini bekliyordu. Bu gerçekleşmedi.
Yüksek enflasyon beklentisi ve ABD seçimleri
Yüksek petrol fiyatları, hem ABD’yi hem de AB ülkelerini yüksek enflasyon açısından tedirgin ederken, pahalılık beraberinde siyasi gerginlikleri de artırıyor. Söz konusu karar, petrolü ithal eden küçük bütçeli ülke halklarını artan enerji fiyatlarından dolayı zorluklarla karşı karşıya getirecek. Washington yönetimi ilk önlem olarak ülke içinde artan benzin fiyatlarını azaltmak için Enerji Bakanlığı, Stratejik Petrol Rezervi'nden 10 milyon varil petrolü piyasaya sürecek. ABD Başkanı Biden, benzin fiyatlarındaki artıştan Rusya ve Suudi Arabistan'ı sorumlu tuttu. Biden, "Benzin fiyatları Ruslar ve Suudilerin yaptıkları yüzünden artıyor. Bu iş burada bitmedi" dedi.
Bu gelişmeler son zamanlarda Ortadoğu ülkelerine üretimi artırmaları için aktif olarak baskı yapan ABD’ye soğuk duş etkisi yaptı. ABD şimdi Temsilciler Meclisi ve Senato için ara dönem seçimlerine hazırlanıyor. Kazanmak için Demokratların yerel yakıt fiyatlarını düşürmesi gerekiyor, bunun için stratejik rezervden 180 milyon varilden fazla petrolün serbest bırakılmasına karar verilmişti. Ancak elbetteki rezervler sınırlı ve bir noktada yeniden doldurulmaları gerekecek. Bu da muhtemelen seçimlerden hemen sonra talep artışı ve petrol fiyatlarında artış anlamına geliyor.
Arap şeyhlerin jübile “hediyesi”
Yani Suudi Arabistan yönetimi farkında olarak ya da olmayarak, geçtiğimiz hafta 70 yaş gününü kutlayan Putin’e jübile hediyesi sunmuş oldu. Rusya Ukrayna'ya girdikten sonra birçok ülke Rusya'dan petrol ithalatını azalttı ve petrolün fiyatı düşmeye başladı. Rus ham petrolünün fiyatı bir ara Brent ham petrolünün 30 dolar altına kadar düşmüştü. Şimdileri ise 100 dolara yaklaşarak Rusya MB rezervlerini rahatlatıyor. Başka bir husus ise akaryakıt ve enerji krizi Rusya’nın karşısında duran “Batı”nın iç siyasi sorunlarını artırıyor.
Esir değişimi: Viktor Medvedçuk Rusya’ya verildi
Suudi Arabistan yönetimi ile bağlantılı olarak Moskova’yı rahatlatan başka bir gelişme ise Rusya ve Ukrayna arasında toplamda 270 kişilik esir değişimi. Bu sürpriz ve bazı sırlar içeren gelişme Türkiye ve Suudi Arabistan arabuluculuğunda 21 Eylül gecesi gerçekleşti. Rusya’nın Mariupol kuşatmasında gözaltına alınan Azak Taburu komutanlarının ve 10 yabancı ülke vatandaşının da yer aldığı gruplar, karşılıklı olarak serbest bırakıldı. Müzakerelerde Suudi Arabistan ve Türkiye arabulucu oldu deniliyor. Savaşın başından bu yana birçok yabancı savaşçı Ukrayna’ya destek vermek üzere savaşa katıldı. Bugüne kadar savaşla ilgili daha sessiz bir profil çizen Riyad, son dönemde Rusya’yla arasındaki yakınlığı kullanarak böyle bir değişime imza attı. Neden ve nasıl Riyad devreye girdi? Bazı soruların cevabı zamanla ortaya çıkacaktır.
Ukrayna lideri Volodimir Zelenskiy, bu kişilerin savaş bitene kadar Türkiye'de kalacağını söyledi. Suudi Arabistan’ın arabuluculuk çabalarına bizzat Veliath Prens Selman’ın katıldığı belirtildi ve müzakerelerdeki rolü için teşekkür etti. Ukrayna’dan yetkililerin yaptığı açıklamaya göre, aralarında Rusya’nın elindeki 215 savaşçı ve asker serbest bırakıldı. Aralarında Rusya’nın “neo-Nazi olmakla” suçladığı, milliyetçi ideolojisiyle bilinen Azak Taburu’nun komutanları da var. Beş İngiltere, ABD, İsveç, Hırvatistan ve Fas vatandaşlarından oluşan 10 kişi de Suudi Arabistan’a gönderildi. Hakkında idam kararı çıkan İki İngiliz ve bir Faslının da olduğu esir takasında 3 İngiliz daha, iki ABD’li bir Hırvat ve bir İsveçli de serbest bırakıldı. Buna karşılık Ukrayna’nın iade ettiği 55 kişi arasında, ülkede Rusya yanlısı ayrılıkçı bir parti olduğu gerekçesiyle yasaklanan muhalif siyasi lider olan Viktor Medvedçuk da var. Bilindiği üzere bu kişi Putin’in çocuklarından birisinin vaftiz babası.
Rusya’nın Azak Taburu liderlerini serbest bırakması beklenmiyordu. Ayrıca, İngiltere vatandaşlarından ikisi ve Fas vatandaşı kurulan mahkemede “idama mahkum edilmişti.” Diğer tutukluların da yargılanmasının kısa süre içinde başlayacağı duyurulmuştu. 215’e karşılık 55 sayısı da eşit değil eleştirilerine neden oldu. Hızlı bir şekilde bu savaşçıların serbest bırakılması sürpriz olarak karşılanırken acaba etkilerini ileride göreceğimiz başka pazarlıkların ilk aşaması mı yaşandı? Bu olaylar üzerine ABD Kongresi'ndeki demokratlar, Suudi Arabistan’ı "Aktif şekilde ABD aleyhine çalışmakla" suçlayarak Kongre'ye Amerikan askerlerinin geri çekilmesi için tasarı sundu. Tasarı önemsenirse bir sonraki Şangay İşbirliği Örgütü toplantısında acaba Riyad yönetimi Diyalog Ortağı olarak katılır mı?