'Rezil Bir 31 Mart; Berbat Bir Çerkez Ethem Olayı'

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cumartesi, Temmuz 23 2016
Gazeteci Yazar Ahmet Turan Alkan Darbe girişimi ve sonrasında yaşananların tarihi olaylarla analiz etti.
'Rezil Bir 31 Mart; Berbat Bir Çerkez Ethem Olayı'


Rezil Bir 31 Mart; Berbat Bir Çerkez Ethem Olayı



Not: Aşağıdaki yazı, bundan bir hafta önce yayınlanmak üzere kaleme alınmıştı; ne var ki, iki defa göndermeme rağmen çeşitli teknik sebeplerle yayınlanamadı. Bu yazı, fecî ve mel’un darbe teşebbüsünün ilk demlerindeki tepki ve yorumumu ihtiva ediyor. Beni yıllarca takib eden okuyucularımın bu değerlendirmeyi bilmeye hakları vardı. Yazıyı o sebeple bir hafta sonra yayınlamak istedim. /ATA.

Okuyucularımın çoğu, adam kıtlığında tarih doktorası yaptığımı bilmez. Tezim, II. Meşrutiyet Devrinde Ordu ve Siyaset’ti. Önsözünde, Meşrutiyet patırtılarının Cumhuriyet’in hemen her yılında tekrar eden bir yoğunluk gösterdiğinden sözetmiş ve şaşkınlığımı ifade etmiştim; o şaşkınlığım hâlâ devam ediyor. Özal’lı yıllarda kapıldığım, ‘Bir daha Türkiye aynı yanlışları tekrarlamaz’ safdilliği yerini çok geçmeden acı bir ümitsizliğe bıraktı. Ordusunun kuruluşunu 2225 yıl öncesine tarihleyen ve kadim bir devlet geleneğine sahip olmakla övünen Türkiye, yaklaşık 2.5 milenyum sonra ülkeyi ve halkı koruması için beline silah verdiği silahlı kuvvetlerini sivil otoritenin hükmü altına sokmakta başarısız oldu.

Ömrümün her on yılında bu ‘medenî’ yenilginin farklı görüntülerine şahit olmaktan yoruldum.

DEJAVU!

Yeni ve rezil bir 31 Mart vakası daha yaşadık: 31 Mart vakası, miladi takvimle 13 Nisan 1909’de başladı. Ondan sekiz ay önce 1908 tarihinde Meşrutiyet’in ilânını karakterize eden şey, ordu baskısıyla rejimin değiştirilmesi, sonraki süreçte askerin daima siyaseti yönlendirmeye çalışması ve en sonunda 31 Mart İsyanı’yla Osmanlı Ordusu’na bağlı birliklerin İstanbul’un ortasında birbiriyle vuruşarak kan dökmesiydi. 31 Mart’ın çok sebebi vardır; en öne çıkanı ise ordu ve bürokrasi içindeki ‘tensikat’, yani tasfiye vesilesi oldu. Ne tesâdüf? O bayat klişeyi tekrardan başka çâre yok: “Hiç ibret alınsayd

Bu haberler de ilginizi çekebilir