Çağlayan Dergisi Eylül 2022 sayısında yer alan, Sadık Tok imzalı bir makaleye göre; Georgetown Üniversitesi Tıp Merkezi araştırmacıları, beynimizin özel bir bölümünün, kelimeleri, mânâlarından önce basit resimleriyle algıladığını tespit ederler. fMRI (fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme) ile 12 katılımcı üzerinde incelemeler yaparak sol kulağın hemen arkasında “kelime görüntüleme bölgesi” adı verilen küçük bir sahaya odaklanırlar.
Kelime görüntüleme bölgesi
Bu alanın bilhassa ilgi çekici özelliği, beynin sağ yarım küresindeki simetriğinde yer alan benzer bir bölgenin, “iğ şeklindeki, yüzleri tanıma bölgesi” olarak isimlendirilen kısmın, beynin insan yüzlerini tanıma ile vazifeli kılınmış bölgesi olarak bilinmesidir. Okuma yazma bilmeyen çocuk ve yetişkinlerde bu yüz tanıma ve kelime görüntüleme bölgesi, yüz tanıma fonksiyonunda kullanılıyor. Okuma yazma öğrendikçe kelime görüntüleme bölgesi sadece kelime tanımada kullanılmaya başlanır. şina olduğumuz yüzler hafızamızda yer ettiği gibi, öğrendiğimiz kelimeler de bu ‘görsel kelime sözlüğünde’ birer birer yerini alır.
İşitmenin, okuma sırasında nasıl bir rolü vardır?
Bu konuda çalışan sinirbilimci Lorenzo Magrassi ve meslektaşları, 16 katılımcı üstünde, beynin Broca’s alanı olarak bilinen, dil ve konuşma işleme/üretim merkezi üstündeki nöral faaliyetler üzerinde yoğunlaşırlar. Bu deneyin en enteresan taraflarından biri, sadece “uyanık cerrahî” olarak isimlendirilen, yani katılımcılar uyanıkken ve kafatası kısmen açıkken yapılabilmesidir. Beynin kendisi acı duymadığından kafatası açıkken bu tür araştırmalar yapılabiliyor.
İnsanların herhangi bir konuşmada dinledikleri kelimeler, kulaktan beyne ulaşan ses sinyali veya ses dalgalanması olarak iletilir ve elektromanyetik dalgalar halinde beyinde bir nöral aktiviteye ve dalgalanmaya sebep olur. Sesin bu dalga paketi halindeki birimi, “ses zarfı” veya “ses kılıfı” olarak isimlendirilir. Dolayısıyla her bir kelimenin karşılığı olarak bir ses zarfı ve buna karşılık beyinde bir nöral aktivite ve elektrik dalgalanması olduğunu kabul edebiliriz.
Magrassi ve ekibi, sesli okumada veya bir kelimeyi duyduğumuzda ortaya çıkan ses zarfı ile nöral elektromanyetik dalgalanma eşleşmesinin, sessiz okuduğumuzda da aynı şekilde vücut bulduğunu, yani sanki kelimeler duyulmuş gibi Broca alanında nöral aktivitelerin görüldüğünü tespit eder. Burada ilgi çekici bir nokta vardır: Biz henüz konuşmaya başlamadan, hatta konuşmaya niyetlenip planlamadan, sadece kelimeyi düşünsek bile, kelimeye ait ses zarfı, beyinde hazır oluyordu. Bu tespit, sadece düşündüğümüzde bile kelimeleri niçin içimizde duyuyormuş gibi hissettiğimizi de açıklamaktadır. Bunun üzerine araştırmacılar konuşmadan da düşünülen kelimeleri beyinden dışarıya iletme konusunda insan-bilgisayar uyumunu sağlayacak bir arayüz yazılımı için çalışmalar yapmaya başlamışlardır. Bu sayede, konuşma organları düzgün çalışmayan insanlar, sadece düşünerek zihninden geçirdiklerini, özel yazılım ve donanımlar yardımıyla muhataplarına iletebileceklerdir.
Özetle; düşünülen, sessizce okunan veya telaffuz edilen bir kelime, önce beynimizdeki kelime görüntüleme bölgesinde ve ses zarfı-nöral aktivite olarak Broca alanında beliriyor, yani bu kelimeye belirli bir suret veriliyor, sonra da eğer konuşursak simetrik bir süreçle dinleyicilerin beyinlerinin aynı bölgelerinde yansıyor. Diğer bir ifadeyle, beynin bu bölgeleri, kelimenin mahiyeti ile aks edeceği birer “ayna” hükmünde yaratılmıştır denilebilir.
Kelimeler hissiyatımızı da taşıdığından dolayı; seçtiğimiz bir kelime, önemiyle birlikte aktarıldığında, muhatapta da benzer hisler uyanıyor mudur? Bu konuda yapılan başka bir araştırmada, telaffuz edilen kelimelerdeki ses perdesi değişikliklerinin, beyinde farklı nöronların cevap vermesine, yani farklı yansımalara sebep olduğu görülüyor. Konuşan kişinin ses tonundaki perdelere dikkat ederek samimi olup olmadığını tahmin etmek mümkündür. Yalan söyleyen bir kişinin gözleri genellikle başka tarafa kayar, zira telaffuz ettiği kelimenin mahiyeti ile beynindeki kelime görüntüleme bölgesi birbirine uymamaktadır.
Acaba bazı mübarek kelimelerin temessülü yanında cisimleşmesi de mümkün müdür?
Yine Üstad Hazretlerine kulak verelim: “Dünyada yediğin meyve üstünde söylediğin ‘Elhamdülillah’ kelimesi, cennet meyvesi olarak tecessüm ettirilip sana takdim edilir. Burada meyve yersin, orada ‘Elhamdülillah’ yersin. Ve nimette ve taam içinde in’am-ı İlahîyi ve iltifat-ı Rahmanîyi gördüğünden, o lezzetli şükr-ü manevî, cennette gayet leziz bir taam suretinde sana verileceği, hadîsin nassıyla, Kur’ân’ın işârâtıyla ve hikmet ve rahmetin iktizası ile sabittir.”