Söz konusu rapor, Çin Komünist Partisi'nin en az on yıldır denizaşırı ülkelerdeki vatandaşlarını AB topraklarında kaçırdığını ve zorla Çin'e geri gönderdiğini yazdı.
Raporda, durumun Avrupa'da hukukun üstünlüğünü ve kamu güvenliğini ihlal ettiği belirtildi.
'Yasadışı polis ofisi'
Bu ofisler Çin vatandaşlarını izlemekle görevlendirilmiş ve muhalefete yönelik baskının bir parçası olarak aktivistlerin izlenebileceği ve taciz edilebileceği korkusuna yol açmıştı. Pekin bu merkezlerin kendi vatandaşlarının idari hizmetlere erişimini sağlamak üzere tasarlandığını iddia etti.
Şimdi ise Safeguard Defenders, Çin komünist rejiminin kendi vatandaşlarını da AB topraklarında kaçırarak Çin'e geri gönderdiğini detaylandıran 165 sayfalık bir rapor hazırladı.
Gizli görev
Harth, "Aslında resmi metodoloji adam kaçırmayı içeriyor" dedi. "Vatandaşlar aile üyelerinin bulunduğu yere dönmeye ikna ediliyor, aksi takdirde toplu cezalandırma yoluna gidiliyor. Emekli maaşlarından mahrum bırakılıyorlar, tutuklanıyorlar."
Raporda, Çin'in son on yılda gerçekleştirdiği ve uluslararası iade prosedürü gibi hukukun tanıdığı geleneksel yasal yolları bypass eden 'geri gönderme operasyonları' ayrıntılarıyla anlatılıyor.
On yıl önce Çin, bugüne kadarki en kötü şöhretli kampanyalarından biri olan Tilki Avı Operasyonu'nu (2014) başlatmış, bunu Xi Jinping'in yolsuzlukla mücadele kampanyasının küresel bir uzantısı olan kapsamlı Gökyüzü Ağı Operasyonu (2015) izlemişti.
Harth, "Bunun Çin Halk Cumhuriyeti'nin, Çin Komünist Partisi'nin resmi politikası olduğunu görüyoruz" dedi. "Ve bence Avrupa topraklarına ve dünyanın farklı bölgelerine açıkça girebileceklerini düşünmeleri çok korkutucu. Bunun gerçekleştiği yaklaşık 300 vaka ve yaklaşık 60 ülke belgeledik. Topraklarımıza girebileceklerini ve bu yasadışı kolluk operasyonlarını istedikleri her yerde gerçekleştirebileceklerini düşünmeleri gerçekten çok korkutucu."
Pekin, bir yıl içinde 230 bin kişiyi Çin'e dönmeye 'ikna' etti
Çin'in resmi rakamları, iki ana geri döndürme kampanyası sonucunda 120'den fazla ülkeden 12 bin geri dönüş vakası olduğunu gösteriyor. Bunlar Pekin tarafından sık sık büyük bir başarı olarak lanse ediliyor.
Bunun ne kadarının propaganda, ne kadarının gerçek veri olduğu tam olarak belli değil. Ölçeği hakkında bir fikir vermesi açısından, birkaç yıl önce Çin, toplu cezalandırma tehdidinin de bir ikna aracı olarak kullanıldığı özel bir kampanyanın parçası olarak sadece bir yıl içinde 230 bin kişiyi Çin'e dönmeye ikna etmeyi başardı.
Safeguard Defenders'ın raporu, ülkelerine geri gönderilen ya da iade edilen 283 Çinlinin ifadelerine dayanmakta. Raporda kimlerin Çin'e iade edildiği, nasıl iade edildikleri ve başarısız girişimlere ilişkin raporları içeren bir tablo da yer alıyor.
283 vakadan 27'si AB üyesi bir ülkeyle ilgili; Bulgaristan (1 vaka), Kıbrıs (2), Çek Cumhuriyeti (1), Fransa (5), Almanya (1), Yunanistan (1), İtalya (9), Polonya (1), Romanya (1), İspanya (5).
Harth, "Bu dünyanın her yerinde her gün oluyor. Ve ne yazık ki Avrupa'nın, bu toplulukların her gün karşı karşıya kaldığı bu tehdide henüz uyanmadığını düşünüyorum" diyor.
Macaristan'da 'endişe verici' gelişmeler
Safeguard Defenders ayrıca, şu anda Hırvatistan'da ve yasadışı polis karakolları ifşa edilmeden önce İtalya'da olduğu gibi, Macar ve Çin polisinin Macaristan'da birlikte devriye gezmesi planlarını da eleştiriyor.
"Eğer hedef alınırsam ve yerel polis memurlarının Çinli meslektaşlarıyla etkileşim içinde olduğunu görürsem, kendimi güvende hissetmeyeceğim ve başıma gelenleri rapor etmeyeceğim. Kendimi tehdit altında hissettiğimden, ailemin taciz edildiğinden bahsetmeyeceğim. Ve tabii ki Çin Komünist Partisi'ni eleştirmeyeceğim" diye açıklıyor Laura Harth.
Giderek artan bir başka endişe de Çin polisine Schengen bölgesi içinde hareket etme imkanı sağlanması. İzin günlerinde, kontrol olmaksızın bölge içinde istedikleri yere seyahat edebiliyorlar. Harth, "Kim bilir hangi gizli görevi yerine getiriyorlar?" diye soruyor.
Çin polisinin varlığı kısa bir süre önce Avrupa Parlamentosu tarafından da ele alındı.