Cami evleri oldu, her gün Kur'an'la gençleşiyorlar

73 yaşındaki Emel Yüzer ile 60 yaşındaki Şükriye Ertem, vakitlerinin büyük bölümünü Ulucami'de geçiriyor.

Son 20 yıldır her gün yaklaşık 15 saat Ulucami'de bulunduğunu söyleyen Ertem ile 40 yıldır her gün geldiği Ulucami'de Kur'an okuduğunu söyleyen Yüzer, Kur'an okuyarak gençleştiklerini, huzur bulduklarını söylüyor. Ramazan bereketiyle geldi, camiler dolup taşıyor. Teravih namazlarında iğne atsanız yere düşmüyor. Ramazanlarda doruğa çıkan cami sevgisi bazıları için adeta hayat olmuş. 73 yaşındaki Emel Yüzer ile 60 yaşındaki Şükriye Ertem vakitlerinin büyük bölümünü Ulucami'de geçirenlerden. Ertem, son 20 yıldır günde yaklaşık 15 saat Ulucami'den çıkmıyor. Yüzer ise 40 yıldır her gün geldiği Ulucami'de Kur'an okuyarak gençleştiğini söylüyor. Yaş ilerleyip yalnızlık başlayınca herkes yaşantısına göre uğraşlara yöneliyor. Kimi yaşlılar sosyal etkinliklerde görev alıp topluma faydalı olmaya çalışıyor. Gününü komşularıyla muhabbet ederek geçirenlerin sayısı da hayli fazla. Emel Yüzer ile Şükriye Ertem akranlarında çok farklı. 60 yaşındaki Ertem gününün büyük bölümünü camide geçiriyor. Yıldırım'da bulunan evinden her sabah erkenden çıkıp Ulucami'ye gelen yaşlı kadın, gün boyunca Kur'an okuyup, dua ediyor. Yatsı namazından sonra evinin yolunu tutuyor. Kimi zaman otobüsle, kimi zaman da arkadaşları ile yürüyerek evine dönüyor. Bir oğlu olduğunu, onun da her gün camiye gitmesine karşı çıktığını anlatan Ertem, oğlunun 'balın tadını bilmediğini' düşünüyor. Son 20 senesinin Ulucami'de geçtiğini dile getiren Ertem, buradaki huzuru başka bir yerde bulamadığını belirtiyor. Ertem, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Her gün, 'Allah'ım beni buradan ayırma' diye dua ediyorum. Her sabah gelip durmadan mukabele okuyorum. 2-3 kişiyiz. Ramazan ayında 10'a kadar çıkıyor. Sürekli Kur'an okuyup dua ediyoruz. Günahlarımıza, insanların günahlarına, zulüm görenlere, sıkıntıda olanlara, yetime, muhtaca herkese dua ediyoruz. Buradan ayrıldığım birkaç saat bile ızdırap duyuyorum. Bazı kandillerde cami sabaha kadar açık kalıyor, ben de sabaha kadar eve gitmeyip ibadet ediyorum." Her gün harikulade haller yaşadığını belirten Şükriye Ertem, şöyle konuşuyor: "Sabah ve akşam namazlarından sonra burada uhrevi bir ortam oluyor. Diğer saatlerde yoğunluk çok fazla, ziyaretçiler çok oluyor, yabancı turistler geliyor. Yine de Ulucami'nin atmosferi çok güzel. Her gün çok güzel şeyler yaşıyorum. Yetim büyüdüğüm için Peygamber Efendimiz'in yetim çocuklara bakışını çok iyi biliyorum. Onun yetimlere bakışı beni ağlatıyor." Şefkat tokadı yiyenlerin Ulucami'ye sığındığına işaret eden Ertem, "İnsanlar burada rahatlıyor, huzur buluyor. Ağlayıp dua ediyorlar. Burada herkes nefis muhasebesi yapıyor." diye konuşuyor. Çekirge'de yaşayan 73 yaşındaki Emel Yüzer de 40 senedir her gün Ulucami'ye geldiğini aktarıyor. Bütün gün kalamadığını; ancak burada bulunduğu birkaç saatte devamlı Kur'an okuduğunu belirten Yüzer, hislerini şöyle özetliyor: "Ulucami benim için çok farklı bir dünya. Burayı anlatmamın imkanı yok. Mesela karşımızda duran Kabe tablosuna bakarak her an kutsal toprakları yaşıyorum, orada insanların tavaf yaptığını görüyorum. Bu camideki her tabloda ayrı bir evliyayı görüyorum. Şu şadırvanın yan tarafında Mevlana Hazretleri'ni görüyorum. Buranın havasını soluyarak rahatlıyorum, Kur'an okuyarak gençleştiğimi hissediyorum." Gününün çoğunu genç nesillere dua ederek geçirdiğini ifade eden Yüzer, gençlerin manevi güzellikleri tanıması gerektiğine vurgu yapıyor.
RAMAZAN İMSAKİYESİ
Ramazan başlangıcından itibaren imsak ve iftar vakitlerini buradan takip edebilirsiniz.

3:45

20:26

HADİS-İ ŞERİF
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu:


“Kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ediyorum; vasiyyetimi tutunuz. Zira kadın kısmı kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Kaburga kemiğinin en eğri yeri üst tarafıdır. Eğri kemiği doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Kendi hâline bırakırsan, yine eğri kalır. Öyleyse kadınlar hakkındaki tavsiyemi tutunuz. ”

Buhârî, Enbiyâ 1, Nikâh 80; Müslim, Radâ’ 60. Ayrıca bk. Tirmizî, Radâ` 11, Tefsîru sûre (9) 2; İbni Mâce, Nikâh 3