Ramazan sağlık için bir fırsat
Ramazan ayı, doğru beslenmeyi alışkanlık haline getirmek için bir fırsat.
Uzmanların ortak kanaati; oruç sağlığa faydalı ancak kronik hastalığı olan kişiler oruç tutup tutmayacağına doktoruyla birlikte karar vermeli.
Oruç tuttuğu takdirde, ilaçlarını doktor kontrolünde, doğru zamanda ve miktarda almalı. Tavsiyeleri dikkate alırsak, Ramazan ayını vücudumuzu yenileyen oruç ibadetiyle, sağlıklı bir şekilde geçirebiliriz.
***
Oruç, 3 öğün beslenmeye engel değil
Uzmanlar, kendi rahatımız için iftarı iki öğüne bölmemizi tavsiye ediyor. Sema Hastanesi Diyet ve Beslenme Uzmanı Hayrettin Mutlu, vücudun dirençli kalması için Ramazan boyunca böyle beslenmenin alışkanlık haline getirilmesi gerektiğini söylüyor.
Beslenme iftar ile sahur arasında 3 kısma ayrılmalı ve fazla yemekten uzak durulmalı. Çünkü fazla yemek, dengesiz beslenme ve yetersiz uykuya bağlı bazı sağlık sorunlarını ortaya çıkarabilir.
Mutlu'ya göre, iftardaki iki öğünün arasında yaklaşık 115 dakika olmalı. İlk öğünde besleyici 1 tabak çorba, 1 adet hurma veya incir tercih edilebilir.
Oruç açılırken, 1 bardak su içmekte ve 1 tabak salata yemekte fayda var. İftarın 2. öğününde ise 1 bardak ayran ya da yoğurt, et ile yapılan sebze yemeği, 4 yemek kaşığı civarında pilav ya da makarna ve 1 tabak salata tercih edilmeli. Bununla birlikte 2 porsiyona denk gelecek meyve sofralardan eksik olmamalı.
Hurma sofraların vazgeçilmezi
Oruç şekerli hurmayla açılınca, açlık ve susuzluk yüzünden meydana gelen halsizlik geçiyor. Düzenli bir şekilde tüketildiğinde kişiyi kalp-damar rahatsızlıklarına ve kansere karşı koruyor. Kilo aldırmıyor, kabızlık ve ishal gibi hastalıkları engelliyor.
Hurmanın daha pek çok faydası var. Protein içeren tek meyvedir denilebilir. Çok az miktarda elzem yağ asitleri, karbonhidrat ve protein içermekte olan tek meyve özelliğini taşıyor.
Vücudun yaşlanma belirtisini azaltıyor. Saf hurma cildi besliyor, gebelik ve güneş lekelerini yok etmeye yardımcı oluyor. Karaciğerleri güçlendiriyor, öksürük ve boğaz ağrısına karşı da etkili. Kemik rahatsızlıklarına karşı koruyucu bir özelliği var. Çocukluk çağında büyüme ve gelişmeye destek sağlıyor.
***
İftardan sonra her yarım saatte, bir bardak su için
Oruçluyken bütün gün susuz kalan bünyeyi iftardan sonra fazla suyla boğmamak gerekiyor haliyle.
İftarın hemen ardından başlayıp her yarım saatte 1 bardak su içilmesi günlük yeterli sıvı alımını sağlıyor. Süt, yoğurt besin grubu, sebze ve meyve gibi sıvı kaynakları da var tabii. Bu dönem içerisinde su dışında sıvı alımında fazla kahve, çay ve asit içerikli içeceklerin yerine taze sıkılan komposto ve meyve suyunun tercih edilmekte fayda var.
***
Oruçluya sağlıklı beslenme önerileri
İftar saatinde uzun bir süre boş olan mideye hızlı bir şekilde yüklenme yapmayın.
Sahur ve iftar vaktinde hafif, hazmı kolay olan ve az yağ içeren yemekleri tüketin.
İftar ve sahur vaktinde yemekleri yavaş bir şekilde ve fazla çiğneyerek yiyin.
Yemekleri yaparken katı yağları tercih etmeyin.
İftarda ilk olarak çorba ile yemeğe başlayın. Hafif bir salata ya da zeytinyağlı ile yemeğe devam ettikten sonra ana yemeğe geçin.
Kızartılan ve fazla yağ içeren yiyeceklerden, özellikle hamur işi ve hamur tatlılarından uzak durun.
Kırmızı eti mümkün olduğu kadar az ve sulu, sebze yemeklerinin içinde tüketmeye çalışın.
Kalorisi fazla olan yiyeceklerden mümkün olduğu kadar uzak durun.
Bütün gün süresince su alınmadığı için, iftardan sonra uyku saatine kadar ve sahur vaktinde bol oranda su tüketin. Her yarım saatte bir, bir bardak su için.
Ramazan ayında tatlı ihtiyacını kuru ve taze meyveler, sütlü tatlı ve kompostolarla karşılamaya çalışın.
Öğünlerde zeytinyağlı yemek ve sebze yemeklerini eksik etmeyin.
Etleri haşlama, ızgara ya da fırında pişirin.
Kahve tüketimini mümkün olduğu kadar azaltın, kahvenin yerine bitkisel çayları tüketin.
***
Kalp hastaları oruç tutabilir mi?
Doktorların önerileri doğrultusunda oruç tutmanın sağlığa faydalı olduğu, tecrübeyle sabit bir gerçek.
Uzmanlar, gündelik işlerini rahatlıkla yapabilen kalp hastalarının da (by-passlı, stentli, kapak hastası vs.) diğer bireyler gibi oruçlarını rahatlıkla tutabileceklerini ifade ediyor. İstirahatta ya da hafif harekette bile daralan ve günde 3-4 kez ilaç alması zorunlu olan hastalar oruç tutmamalı.
Memorial Hastanesi Girişimsel Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Servet Öztürk, orucun yararlı kolesterol HDL'yi yükseltici, kalp damarları için zararlı kolesterol LDL ile trigliserit düzeyini dengede tutucu özellikleri olduğunu söylüyor.
Kalp damar sisteminde pıhtılaşma olaylarının azaldığı ve koroner kalp hastalığı için bir risk faktörü olan homosisteinin (kanda ölçülen protein yapan aminoasitler) oruç tutanlarda en düşük düzeylere kadar gerilediği gözleniyor. Bu bulgularla sağlıklı kişilerde orucun koroner kalp hastalığından koruduğu, hastalığın ilerlemesini önlediği veya azalttığı rahatlıkla söylenebilir.
Oruçluyken beslenme alışkanlıklarına dikkat etmek çok önemli. 'Acıkırım' korkusu ile iftar ve sahurda tıka basa yemek, ağır ve yağlı yemekleri tercih etmek, mide ve bağırsak sistemi kadar kalbe de olumsuz etki yapıyor.
Kalp hastalarının dikkat etmesi gereken bir diğer konu ise ilaçların ihmal edilmemesi. Pek çok ilaç günümüzde günde tek doz almakla etkili olabiliyor.
Yine de sıcak havalarda 15-16 saati bulan oruç süresinde ilaç alınmaması, bazı hastalar için sakıncalı. Bunun için oruç tutmak isteyen hastalar kendi durumları hakkında doktorlarını bilgilendirip öneriler doğrultusunda hareket etmeli.
Kalp diyeti
Kalp diyeti, çok zorlayıcı, hayattan bıktırıcı bir diyet değil. Kalp hastalarına önerilen beslenme tarzı, sağlıklı kişilere de kaliteli yaşam sürmeleri için tavsiye ediliyor. Sadece, sağlıklı beslenme Ramazan ayında daha fazla önem kazanıyor.
Tereyağı, sakatatların yağları, koyun etinin içerdiği yağlar ve sığır etinin görünen yağlarıyla margarinlerden uzak durmak çok önemli. Tüm bunların yanında aşırı kalorili hamur işleri ve tatlılardan kaçınılmalı.
Kalp ve damar sağlığı açısından olumsuz etkileri olan bu besin maddelerinden yalnızca Ramazan ayında değil, tüm yaşantı boyunca uzak durmak sağlıklı kalmanın şartı. Sağlıklı beslenme tarzı, şeker hastalıkları ve kansere karşı da koruyor.
Kalp hastalarına bazı öneriler:
-Hızlı ve aşırı yemekten kaçının.
-Aşırı yağlı ve aşırı tatlı gıdalardan uzak durun.
-Mutlaka sahura kalkın.
-İftar ile sahur arasında en az 2-3 litre sıvı alın.
-Sigara içmeyin.
-Tuz kısıtlamasına devam edin.
-Sıcak altında dolaşmaktan ve terlemekten uzak durun.
***
Doktor kontrolünde karar verilmeli
Dr. Hikmet Akyüz'e göre oruç tutamayacak hastalar da var. İnsülin kullanan şeker hastaları, kontrol altına alınmayan hipertansiyonlu hastalar, ciddi böbrek, kalp hastalıkları, kanserli hastalar, çok yaşlı ve düşkün hastalar, ciddi kronik hastalığı olanlar (karaciğer sirozu, akciğer yetmezliği vs.) risk grupları arasında.
Tansiyonu kontrol altında olan hipertansiyon hastaları, ilaçlarını düzenli kullanıp kan şeker seviyesi normal seyreden şeker hastalarının oruç tutmalarında ciddi bir risk görülmüyor. Basit baş ağrıları, ciddi olmayan kalp, böbrek, karaciğer, mide vs. hastalarının oruç tutmasında da sakınca yok. Hasta oruç tutup tutamayacağına doktor kontrolünden sonra karar vermeli.
***
Anne adayları da dikkatli olmalı
Sağlıklı oruç tutma konusu gündeme gelince anne adayları göz ardı edilmemeli. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ayşe Gülçin Demirdöven, her hamile için oruç tutamaz demenin doğru olmadığını ifade ediyor. Bu durumda doktorun uygun şekilde yönlendirmesi gerekiyor.
Anne adayının gebeliğin ilk aylarında aşırı bulantı ve kusması yoksa yeteri kadar beslenebiliyor ve sıvı alabiliyorsa oruç tutmasında bir sakınca görülmüyor. Ancak gebeliğin 24-25. haftalarından sonra bebek hızlı büyüme evresine girince annenin yeterli ve dengeli beslenmesi, bol sıvı almamalı.
Ramazan'ın günlerin uzun ve havaların sıcak olduğu bir döneme denk gelmesi sebebiyle, özellikle 6. aydan sonraki gebelere oruç tutmaları önerilmiyor.
Emziren annelere gelince, onlar için ölçü bebeğin ek gıdaya başlamış olması. Eğer bebek 6 aydan küçükse ve anne sütü dışında ek gıda almıyorsa oruç tutulması önerilmiyor.
Çünkü anne yeteri kadar sıvı alamayacağı için bebek beslenemeyince gelişemiyor. Demirdöven, bu durumun sadece günlerin uzun ve havaların sıcak olduğu yaz ayları için geçerli olduğunu vurguluyor.