Kadir Gecesi'nin önemi

Nihayet dört gözle beklediğimiz en kutlu ve mübarek geceye kavuşma imkânına erdik.

Efendiler Efendisi'nin mübarek beyanlarıyla dünya ahiretin tarlası. Bu sebeple ahiretimiz adına çok bereketli bir hasat mevsiminde bulunmanın o tatlı heyecanını yüreklerimizde hissediyoruz. Kur'an'da adı geçen tek ay Ramazan; tek gece de Kadir Gecesi. Bu bereketli ve müstesna zaman diliminin şeref ve kıymetini Yüce Yaratıcı haber veriyor. O kadar ki, bu gece içinde tecelli edecek rahmetin ve mazhar olunacak ekstradan lütufların anlatılması için Kadr Sûresi namıyla müstakil bir sûre-i celîle inzal buyurulmuş Kadir Gecesi'nin hangi gece olduğu meçhul. Onun Ramazan ayında, Ramazan ayının son on gecesinde veya son yedi gecesinde, hatta Ramazan'ın tek olan son gecelerinde aranması hususunda rivayetler var. Nebiler Sultanı (sallallahu aleyhi ve sellem) Ramazan-ı şerifin son on gecesinde itikâfa girer ve ev halkını da ibadete sevk ederdi. İtikâfın son on gecede olması ve Fecr Sûre-i Celîlesi'ne "on geceye yemin" ederek başlanması Kadir Gecesi'nin Ramazan'ın sonunda aranması hususundaki kanaatleri güçlendiriyor. Kadir Gecesi'nin bilinmemesinin pek çok hikmeti olsa gerek. Bir kere gecenin bin aydan hayırlı olması ve bütün melaike ve ruhanilerin o gece yeryüzünü şereflendirmeleri bile bu özel zaman diliminin kolayca bulunamamasını gerektiriyor. Böyle olunca inanan insanlar hem tembellikten kurtuluyor hem de Kadir Gecesi'ni yakalayabilme arzusuyla Ramazan boyunca gecelerini değerlendiriyor. Tabii gizli tutulan sadece Kadir Gecesi değil. Cuma günü içerisinde duaların kabul olacağı icabet saati; beş vakit namaz içerisinde salât-ı vustâ; İlahi isimler içerisinde İsm-i A'zam; büyün taatler ve ibadetler içerisinde rızay-ı İlahi; zaman içerisinde kıyamet ve hayat içerisinde ölüm gizli bırakılmış. Bunların gizli tutulmasında maksat, müminlerin uyanık, dikkatli ve devamlı Allah'a ibadet ve taat içerisinde olmalarını sağlamak. Bu sebeple Ramazan'ın sonuna yaklaştığımız şu günlerde her geceyi Kadir Gecesi olabilir ümidiyle dolu dolu değerlendirme gayreti içinde olmak gerekiyor. Bilemiyoruz, belki bu gecedir Kadir Gecesi, belki yarın; ya da bir başka gün. Ama bildiğimiz bir şey var; Kadir Gecesi bizim için ömrümüzün fırsatı. Ve o, bu son on günün içine saklanmış, adeta "Ey ahiretini kazanmaya çalışanlar, ey rıza-yı İlahî peşinde koşanlar, ey Nebiler Sultanı ile Kevser havuzlarının başında buluşmak isteyenler, ey affına ferman arayanlar, ey cemâlullah ile müşerref olmak arzusuyla dolup taşanlar, ey kul olmayı en büyük paye sayanlar, ey nasipliler, ey bahtiyarlar ve ey talihliler! Gelin, ne olur gafleti bir kenara bırakın, gecelerde bülbüller gibi şakıyın, seccadelerinize bayram yaşatın, yudum yudum Kur'an içirin kalbinize, istiğfarla doldurun yüreklerinizi ve bu on günde beni bulun!" diye haykırıyor. Allah Resûlü de, ümmetinin bu fırsatı en iyi şekilde değerlendireceğini ümit ediyor ve şöyle buyuruyor: "Kim Kadir Gecesi'ni faziletine inanarak ve mükâfatını sadece Allah'tan bekleyerek ibadet ve taatle geçirirse geçmiş günahlarının tamamı bağışlanır." Bu son günleri değerlendirip Kadr'in bereketine mazhar olmak adına normal Ramazan günlerimizin de ötesinde daha diri, daha zinde ve daha dolu bir kulluk performansı ortaya koymakta fayda var. Nafile namazları olabildiğince artırmak, günlük hedefler belirleyerek teravihin dışında yirmi, kırk, altmış ve hatta yüz rekât namaz kılmaya çalışmak bir yol olabilir. Yüz rekât namaz belki gözümüze çok görünüyor ama maneviyat büyüklerinin hemen hepsi her gün yüzlerce rekât namaz kılıyorlardı. Basit bir zaman hesabı bile yapsak, aslında yüz rekât namazın bir futbol maçına ya da bir dizi filme ayırdığımız zamandan daha fazla sürmediğini göreceğiz. Yeter ki biz, bu azmimizi nefis ve şeytanın ürettiği mazeretlerin ve evhamların dumanı altında boğmayalım. O halde gelin, bu günleri fırsat bilerek hayatımızda belki daha önce hiç yapmadığımız bir şeyi yapalım ve seccadelerimizle barışalım. Her gece veya hiç olmazsa tek gecelerde her iki rekâtta bir selam vererek yüz rekât namaz kılalım. Böylece Ramazan vesilesiyle güzel bir alışkanlık kazanalım ve bunu zaman zaman tekrarlayarak hayatımızın önemli bir parçası haline getirelim. Kur'an'ın Kadir Gecesi'nde nazil olmaya başlaması bu gecede Kur'an okumanın değerini anlamamıza yetiyor. Evrad u ezkâr, Salâvat-ı Şerifeler ve okunacak daha pek çok dua bu gecelerin kadrini artıracak. Birtakım zamanlarda mesai yapanlara normal zamanların birkaç katı fazla ücret verilir. Bazı olayların yıldönümleri ikramiye günleridir. Krallar tahta çıktıklarında cülus bahşişi dağıtırlar. Bazen genel af ilan edilir ve çok büyük cezalar dahi bağışlanır. İçinde bulunduğumuz bu geceler ise bunlarla mukayese edilemeyecek kadar değerlidir. Çünkü onların sahibi Latîf'tir, Cevvâd'dır, Kerîm'dir, Gaffâr'dır, Afüvv'dür. Onların sahibi ALLAH'tır. O'nun hazinesi, cömertliği, keremi, bağışlaması başkalarınınkine benzemez. O, insanlara göre ne kadar büyükse, O'nun bahşişi, lütfu, keremi ve affı da onlarınkine göre o kadar büyüktür. Hazineler onun olduğuna göre, kime ne kadar vereceğini de O bilir. İşte Kadir Gecesi, O'nun Muhammed ümmetine bir bahşişi, bir genel af ilanı ve bir ikramiyesidir. Rızasını tahsil adına adeta özel bir pazar ve bir yağma mevsimidir... Haydi, pazar ola... [email protected] *** BEN GELDİM Kulluğum başımda billûrdan bir taç, Kullukla erilmez pâyeye erdim.! Kapında bu benden hep Sana muhtaç; Aç kapını, tut elimden ben geldim! Duydum büyünü en engin bir hazla, Koşarken koşanlar hep Sana nazla; Bense, işte şu tutarsız niyâzla, Aç kapını, tut elimden ben geldim! Kalmadı korkum yakından-ıraktan, Her şeyi çözen, çürüten topraktan; Tek endişem var, o da son duraktan; Aç kapını, tut elimden ben geldim! Fikirler bomboş ve hudutsuz fezâ, Duyulup görülen rûhlara ezâ, El açıp herkes durunca niyâza, Aç kapını, tut elimden ben geldim! Ses ver, öteden nağmeler duyulsun! Ünsün akıp akıp rûhuma dolsun. Kaybedenler yitirdiğini bulsun, Aç kapını, tut elimden ben geldim! Üst üste şafaklar söksün çöllerde, Açsın bahtımın ikbali her yerde; Tıpkı bir tulû gibi perde perde, Aç kapını, tut elimden ben geldim! Doğup esince nûrun tepelerden, Duyulduğunda nâmın kubbelerden; Taşarken celâlin minarelerden, Aç kapını, tut elimden ben geldim! Hep uzak olsam da Sen yanımdaydın, Bütün benliğime nûrunu yaydın; Sen'inle olunca günlerim aydın, Aç kapını, tut elimden ben geldim! Rûhumda hafakan, boynumda kement, Hatırımı yakîninle mâmûr et! Hâlim sana ayân, eyle inâyet! Aç kapını, tut elimden ben geldim M. Fethullah GÜLEN
RAMAZAN İMSAKİYESİ
Ramazan başlangıcından itibaren imsak ve iftar vakitlerini buradan takip edebilirsiniz.

3:45

20:26

HADİS-İ ŞERİF
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu:


“Kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ediyorum; vasiyyetimi tutunuz. Zira kadın kısmı kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Kaburga kemiğinin en eğri yeri üst tarafıdır. Eğri kemiği doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Kendi hâline bırakırsan, yine eğri kalır. Öyleyse kadınlar hakkındaki tavsiyemi tutunuz. ”

Buhârî, Enbiyâ 1, Nikâh 80; Müslim, Radâ’ 60. Ayrıca bk. Tirmizî, Radâ` 11, Tefsîru sûre (9) 2; İbni Mâce, Nikâh 3