PROF. DR. ŞERİF ALİ TEKALAN
Tilki ormanda gezerken yol kenarında ağaca asılı bir et görür. Sonra dikkatli bakınca etin bağlandığı ipin diğer ucunda bomba olduğunu anlar. Yolun karşısına geçer ve beklemeye başlar. Biraz sonra kurt yoldan geçerken eti görür, tilkiyi de görür. Tilkiye niçin bu eti yemediğini sorar. Tilki de ‘’ben orucum’’ der. Kurt, etin sağına soluna bakmadan ete bir pençe atar, o esnada da bomba patlar, et bir tarafa, kurt da yaralı bereli bir tarafa düşmüştür. Tilki koşarak eti yemeye başlar. Kurt güç bela çıkan sesiyle tilkiye, “hani sen oruçtun“ der. Tilki de, “top patladı duymadın mı?’’ der.
Allah cc ancak mikroskopla görülebilen mikro alemi, normal gözle görülebilen normo alemi ve ancak teleskoplarla görülebilen makro alemi belirli hikmetlerle mükemmel bir şekilde yaratmıştır. Bu yapılar, hem kendi içlerinde, hem de kendi aralarında bir düzen ve intizam içinde hareket ederler. Tüm bunların hedefi de insanoğluna hizmet etmektir. İradi olarak karışıp karıştırılmadığı süre içinde bu sistemler, saat gibi faaliyetlerine devam ederler.
İşte bu sistemler içindeki zaman kavramı da bu düzen ve ahenge uyum içinde cereyan eder. Büyük küçük hadiselerin oluşma sürelerine zaman adı verilir. Her bir hadise için bir süreye, yani zamana ihtiyaç vardır. Her şeyi yaratan Allah cc, zaman kavramına da ona göre bir anlam yüklemişler. Olaylar, hangi zamanda ne kadar sürede olacak gibi.
Canlıların ne zaman doğacağı, ömürlerinin safhaları, süresi hep bu çerçevededir. Bütün bunların yanında, insan açısından da zamanın önemi büyüktür. Zamanı ve insanı yaratan Allah, senenin bazı günlerini ve gecelerini diğer gün ve gecelerden daha önemli, bereketli kılmış ve insanlara bu zaman dilimlerini ciddi bir şekilde değerlendirirlerse öbür alem için onlara ne kadar kazançlar ve mükafatlar vereceğini buyurmuştur.
Bu zaman dilimlerinden biri de ramazandır. Bir bakıma ramazan ayı, kazanma kuşaklarındandır. Bu ayda, insana zamanı ne kadar değerlendirebilirse o kadar mükafat verileceği vaad edilmiştir. Bu ay, bir yandan böyle bir kazanma kuşağı, bir diğer yandan da insanın kendi muhasebesini yaptığı, yapması gerektiği bir aydır. Bu kutlu zaman dilimi olan ramazana gelinceye kadar, neler yapması gerekirken yapmadığı, yapmaması gerekip de yaptıkları, ramazandan sonra gelecek ramazana kadar yapması gerekenlerin listelendiği bir muhasebe ayıdır.
Bir bakıma Allah’ın rızasını kazanma istikametinde, zamanın ve mekanın dilini kullanarak yapılması gereken işler yönüyle enerjilerin depolandığı bir aydır. Yarısı gitmiş olan bu özel, kutlu, kazanma kuşağı olan ramazan ayından önümüzde on beş gün kalmıştır. Bin aydan daha hayırlı olan kadir gecesinin bundan sonraki her gece olabileceği düşüncesiyle, hazırlıklı olma, bu geceyi yakalama istikametinde, Allah’ın insana verdiği aklı kullanmak gerekir.
Lüzumsuz ve faydasız vakit kayıplarına düşmeden, bu zaman diliminin her anını değerlendirme fırsatı önümüzde durmaktadır. İnşallah bu işin ciddi şuurunda olarak önümüzdeki gün ve geceleri muhasebe, dua, af dileme, ve günaha girmemek yönüyle söz verme gibi herkesin kendi vicdanının sesine kulak vererek isteyeceği şeyleri isteme zamanı.
Gelin hala vakit varken derlenip toparlanıp, yatık sekizle ifade edilen sonsuz aleme hazırlık ve yatırım yapalım, kazanma kuşağında kazananlardan olalım. Bunlar dışında, dünya ile ilgili büyük küçük, önemli gibi görülen lüzumsuz hadiselere takılıp enerjilerimizi buralarda değil, ötelerde harcamak üzere saklayalım. Hayırlı ramazanlar.