Mustafa Yılmaz / samanyoluhaber.com
Ramazan-ı Şerif’te Bir Yakarış
Mesleğimiz Senin yüce takdirinle acz u fakr mesleğidir Allahım! Senin sonsuz güç ve kuvvetinle tutup desteklemene olan ihtiyacımız sonsuzdur. Katından Davud kuluna demiri hamur yapacak kadar güç ve kuvvet verdiğin gibi bize de ver. Bedenimizi, aklımızı, ahlakımızı, kulluğumuzu güçlendir. O gün ona demiri yumuşattığın gibi bugün de kullarının kalblerini imana ve İslam’a yumuşat. Fazlınla ilmimizi de artır Allahım! Hikmet lütfeyle bize de. Kararlarımıza isabet bahşeyle. Meramımızı güzelce ifade edebilme kabiliyeti ihsan buyur ve bütün bu nimetlerine karşı içimizi şükür hisleriyle doldur. Davud Nebi’yi “evvâb” eylediğin gibi bizi de hep Sana yönelen evvâbînden eyle. Sesimize sadâmıza öyle kuvvet, öyle yükseklik, öyle hoş bir eda ver ki Allahım, dağlar taşlar, kurtlar kuşlar ve nefesimizin ulaştığı bütün kullar bizimle beraber hep Cânân soluklasınlar.
Ey nâm-ı celîli yüceler yücesi olan Rahman ve Rahîm Rabbimiz! Hazreti Süleyman’ı atası Hazreti Davud’a hakiki bir vâris eylediğin gibi, bizi de peygamberler yolunun yeryüzündeki salih mirasçıları eyle. Fazlınla, eşya ve hadiselerin dilini çözüp kavramada kabiliyetlerimizi inkişaf ettir. Hakkı hakikati âleme duyurmak için çıktığımız bu yolda ins ü cin ordularını yardımımıza gönder. Süratle koşan uzun soluklu safkan atlar, tatlı tatlı esen meltem-misal rüzgarlar ve hep yüksekten uçan Hüdhüd gibi kuşlar bütün âfâka hep bize ait nağmeleri taşısınlar. Taşısınlar ki, Âlemlerin Rabbi Allah’ı tanıyamamış olmakla nefsine zulmedenler, tanıyıp O’na teslim olsun ve selameti bulsunlar.
Ey lütufları bol olan Vehhâb! Dilediğin her şeyi gerçekleştirmeye Senin gücün yeter; güzel kulun Süleyman (aleyhisselam)’ın duası bizim de duamızdır: Bizi affet ve bizi nefislerimize öyle hâkim kıl ki, gerek kendimize, gerekse anne babalarımıza ihsan buyurduğun nimetlere şükredebilelim. Seni hoşnut edecek salih ameller işleyebilelim. Ve lütfen bizi salih kulların arasına dâhil eyle.
Ey her işini hikmetle icra buyuran Hakîm Rabbimiz! Kulun Lokman (aleyhisselam)’ı hikmetle serfiraz kıldığın gibi, içinde nice hayırları barındıran o hikmetle bizi de donat ve bu ihsanına karşı kalblerimizi Yüce Zatına karşı şükran hisleriyle doldur. Bize samimiyet ve ciddiyet lütfet Allahım! Sâfiyane hal ve sözleriyle bize nasihat edecek hayırhahlar gönder ve bizi de başkalarına karşı hâlisane hayırhahlar olmakla payelendir. Riya ve şirke karşı bize Lokmanca bir duruş ver Allahım ve ona bahşettiğin gibi, bize de evlâd ü iyâlimizin ve bize emanet olarak verdiğin nesillerin manevi hayatları üzerinde tir tir titreyecek yürekler bahşet.
Ya Rab! Kavminin kaybettiği değerleri bularak onlara iade eden ve yeniden belletmeye çalışan Hazreti Üzeyr gibi, bizi de insanımızın yitik değerlerini bulup çıkararak tekrar onlara kazandırmaya muvaffak kıl. O, nasıl en zorlu sürgün yıllarında çevresindekilere moral verip dertlerine derman olmaya çalıştıysa, bizim iradelerimize de fer ver ve bizi herkese ümit kaynağı olabilecek kadar sadr u sinesi geniş, iradesi canlı insanlar eyle.
Ya Rabbelâlemîn! Huzurunda gölge mahiyetindeki bütün güç ve kuvvetimizden teberrî ediyor ve Senin sonsuz havl ve kuvvetine ilticada bulunuyoruz. Zülkarneyn kuluna kuvvet ihsan ettiğin gibi bize de nezdinden kuvvet gönder. Çıktığı yolda onu pek çok sebep ve vasıtalarla te’yid buyurduğun gibi, bu kudsiler yolunda bizi de inayetinle destekle. Belde belde dolaşıp sineleri hakka hakikate olan çağrımızda bize de hârikuladelikler yaşat. Dehrin imana ve İslam’a ters dehşetli cereyanlarına karşı koruyucu setler inşa etme hususunda azm ü irademizi, cehd ü gayretimizi, ihlas ve samimiyetimizi de artırdıkça artır Allahım!
Ey duaları işiten ve onlara cevaplar lütfeden Semî’ ve Mücîb Rabbimiz! Biz de kulun Zekeriya Peygamber gibi, ilahî hakikati temsil edebilecek sürgünler, has vârisler arıyor ve bunu Senden talep ediyoruz. Zekeriya kuluna bulunduğun gibi, Vehhâb ism-i şerifinle bize de tertemiz, hayırlı, hem efendi, hem zühd sahibi, iffetli nesiller ihsan buyur. “Allahım! Dilersen başıma erre koy, fakat insanların kalbine imanı, İslam’ı duyur.” diyebilecek kadar yürekli nesiller, Senin razı ve hoşnut olacağın nesiller ihsan buyur. Dillerimizi de nezdinden akıp gelen nimetlerine karşı sabah akşam, her vakit Seni zikir, tesbîh ve tenzih kelimeleriyle ıslak tut Allahım!
Ya Rab! Biz yürekten inanıyoruz ki, “Meyyit hayat veremez.” Ölü kalbler, ölü ruhlar hiç kimseye hiçbir şey ifade edemez. İnsanlığa hayat üflemek için çıktığımız bu yolculuk boyunca bizi hep müjdelenen nebi Yahya (aleyhisselam) gibi faziletleri ve metafizik gerilimiyle canlı, diri ve hayatdâr kalmaya muvaffak kıl. Nesillerimizi de huy, seciye ve karakterleriyle Yahya kuluna benzet ya Rabbena! Onları gençlik hevesatına esir düşmeyen.. gaflete kendini kurban etmeyen.. cismanî arzularını gemleyebilen.. bu dünyaya oyun için gönderilmediğini fark edip gönderiliş sırrını çözebilen ve öteler iştiyakıyla yanıp tutuşan rakîk / ince kalbli yiğitler eyle. Kendilerini Hakk’ın yoluna adamış hayırlı, salih delikanlılar eyle.
Ya Rab! Senin de ferman buyurduğun gibi doğduğu gün de, vefat ettiği gün de, diriltilip kabirden kalkacağı gün de selam olsun Hazreti Yahya’ya ve ülü’l-azm nebî Meryem oğlu Hazreti İsa’ya. O’nu da hep ruhü’l-kuds ile te’yîd buyurmuştun Allahım! Onun ihtiyacı olduğu gibi bizim de çok ihtiyacımız var; bize de o ruh ile desteğini gönder. İzn ü inayetini bahşedip Hazreti Mesih eliyle ölülere can vermiştin. Bizim yüreklerimize de Mesîhî soluklar ihsan et ve o soluklarla, ölmüş, mürde gönüllere can lütfeyle Allahım! Hazreti İsa (aleyhisselam)’ı, Sana koştuğu yolda “ensârullah” olan havarilerle desteklediğin gibi bizi de yürümeye çalıştığımız peygamberler (alâ nebiyyina ve aleyhimüsselam) yolunda, “Kırık kalblerle inleyecek, sözü dokunaklı, ruhu hararetli, ifadeleri alabildiğine ciddi”; girdiği karasevdalılar güzergahında mecnuna dönmüş havarilerle, ensar ile te’yid buyur. Böylece bizim bahtlarımızı da sahabî ve havarî bahtına denk eyle Allahım!
Ya Rab! İsa Peygamber de kendinden evvel gelip geçenler gibi irşad ve tebliğ yolunun kaderini yaşamış ve kendi kavminden türlü türlü eza ve cefa görmüştü. Dahası onu berdâr etmek istemişler fakat Sen müsaade etmemiş, o kirli ellerin onun tertemiz ve nuranî vücuduna dokunmalarına izin vermemiştin. Bugün bize değmek isteyen mülevves ellere de müsaade etme, etme ve o mülevves elleri üzerimizden çekiver Allahım! O kirli ellerin sahiplerine de eğer azap edersen, şüphesiz onlar Senin kullarındır; şayet mağfiret buyurursan hiç kuşkusuz Azîz Sensin, Hakîm Sensin Allahım!
Ey zâtı, sıfâtı ve esmâsı ile şanı Yücelerden Yüce Rabbülâlemîn! Bizi, ömür verdiğin müddetçe Sana layık kullar eyle. Sana layık kullar ve Varlığın İlle-i Gâiyesi, Mefhar-i Mevcudat, Eşref-i Mahlukat, Hâce-i Kâinat, Seyyidü’l-Âlemîn, Akrabü’l-Mukarrabîn, Resûlü’s-Sekaleyn, Ferid-i Kevn ü Zaman, Padişah-ı dû Cihan, Şeref-i Nev-i İnsan, Fahru’l-Müslimîn, Şah-ı Rusül, İmamü’l-Enbiya, Peygamberler Peygamberi, Miraçta Kâbe Kavseyni ev Edna Şehsuvarı… ve Gaybın Son Habercisi, Örnekler Örneği, Üsve-i Hasene Sahibi, “Her halde Sen, ahlakın–Kur’an buudlu, uluhiyet eksenli olması itibarıyla– ihatası imkansız, idraki nâkabil en yücesi üzeresin.” beyan-ı mübeccelinin biricik muhatabı Efendimiz Hazreti Ahmed ü Mahmud u Muhammed Mustafa’ya layık ümmet eyle. Layık ümmet eyle ya Rabbî! Ona layık ümmet eyle ya Rabbî! Sünnet-i seniyyesine kılı kırk yararcasına riayet edebilmeye ve birbirinden güzel salavât-ı şerifelerle onu her zaman anabilmeye bizi muvaffak kıl. O (sallallahü aleyhi ve sellem), muhataplarına kendini anlatmıştı; bize de O’nu anlatabilmeyi, mesajını nerede bir insan varsa oraya ulaştırabilmeyi ve sancağını her yerde zirvelere taşıyabilmeyi müyesser eyle ya Rabbî!
Âmin, elfü elfi âmin.