Dünya yazarı Prof. Dr. Çisil Sohodol, bu olayı köşesine taşıdı. Sohodol'un yazısı şöyle:
"PwC'nin Avustralya'daki en büyük müşterisi, PwC'yi savunma, eğitim ve ulaşım harcamaları ve hatta yasalardaki olası değişiklikler hakkında danışmanlık da dahil olmak üzere bir dizi hizmet için kullanan federal hükümettir. Federal hükümet için danışman olmak, PwC için büyük bir iş ve son iki yılda Commonwealth sözleşmelerinden 537 milyon dolardan fazla ücret almışlar.
NELER YAŞANDI?
Bu mevzuat, Çok Uluslu Kaçınmayı Önleme Yasası (MAAL) olarak biliniyordu ve MAAL, büyük şirketlerin, özellikle teknoloji devlerinin, kârlarını Avustralya gibi yüksek vergi uygulayan ülkelerden Hollanda ve Singapur gibi daha düşük vergi oranlarına sahip diğer ülkelere kaydırmasını engellemek için tasarlanıyordu. Collins, hükümetle olan ilişkilerinde ve vergi yasalarını tasarlarken, bilginin ifşa edilemeyeceğini özellikle belirten çok sayıda gizlilik sözleşmesi imzaladı. Ancak PwC Avustralya şubesinin uluslararası vergi şefi olan Peter Collins’in bu gizli bilgileri PwC'deki “ortaklar” ve çalışanlarla paylaştığı tespit edildi.
Avustralya hükümeti ile gizlilik anlaşmaları imzalamış olan Collins'in, hem Avustralya'daki hem de yurtdışındaki PwC ortaklarına hükümetin planları hakkında gizli istihbarat sağladığı ortaya çıkınca işler karıştı. PwC’nin hükümetin gizli bilgilerini bir düzineden fazla ABD şirketine değişiklikler hakkında erken uyarı vermek, ek vergiler ile ilgili kendi lehlerine önlemler almalarını sağlamak ve potansiyel olarak Avustralya'yı vergi gelirinden mahrum bırakmak için kullandığı iddiaları küresel bir skandala dönüştü. Hatta PwC’’nin daha sonra bu içeriden bilgileri yeni müşteriler edinmek ve para kazanmak için kullandı iddiaları da ortalığı tamamen karıştırdı.
Yani, dünya devi ve global sistemin "güven" bekçisi PwC, uluslararası müşterilerinin daha az vergi ödemesini sağlamak için etikten hukuka yerleşik tüm sistemleri alt üst ederek hükümetin üzerinde çalıştığı yeni vergilere ilişkin bilgileri sızdırma krizinin tam ortasında kaldı. Vergi Uygulayıcıları Kurulu, dürüstlük ihlalleri nedeniyle Collins'in vergi lisansını askıya aldığını duyurdu. Avustralya Hazine Bakanı “Bu şok edici ve korkunç bir güven ihlali” ifadelerini kullandı. İnsanların devlet sırlarından para kazandığı bu kesinlikle dehşet verici olayı tekrar yaşayamayız." ifadelerini kullandı. Başbakan Anthony Albanese de vergi sızıntısını "tamamen kabul edilemez" olarak nitelendirdi ve sızıntı konusunda tam şeffaflık çağrısında bulundu.
PwC, sağlam bir tavır almak yerine önce halkla ilişkiler klişelerinin oyun kitabına başvurdu ve bunun bir 'bir çürük elma' vakası olduğunu ilan etti. PwC Avustralya CEO'su Tom Seymour, olayın 10 yıl öncesine ait münferit bir olay olduğunu, olaya karışanların o zamandan beri şirketten ayrıldığını ve PwC'nin bunun bir daha olmasını önlemek için adımlar attığını vurguladı. "Hükümete danışmanlık sürecinde, bir firma olarak kendimiz için belirlediğimiz yüksek standartlarda başarısız olduğumuz için derin bir hayal kırıklığına uğradık. Vergi sistemimizin dürüstlükle işlemesi gerektiğinin farkındayız, anlıyoruz ve bu konudaki gizliliğin korunmamasından derin üzüntü duyuyoruz." dedi. Ancak, ilerleyen süreçte 53 PwC çalışanının sızıntıyla ilgili yazışmalarda taraf olduğunu kanıtlayan e-postaların yayınlanmasının ardından "tek bir çürük elma" hikâyesi boşa çıktı.
Parlamentonun bazı tarafları PwC'nin gelecekteki tüm hükümet sözleşmelerinden men edilmesini talep ediyorlar. Avustralyalı Senatörler Deborah O'Neill ve Barbara Pocock, skandala karışan tüm PwC ortakların isimlerini açıklaması için PwC'ye baskı yapıyor. O'Neill, daha azının "sürekli bir şaşırtma ve örtbas" anlamına geleceği konusunda uyarılar yayınlıyor.
CEO'NUN İSTİFASI
Skandal PwC'nin küresel itibarını da zedeledi ve en büyük müşterileri olan federal hükümetten iş alamadıkları bir gelecekle karşı karşıyalar. Soruşturmanın sürecini, farklı ülkelere nasıl sıçrayacağını izleyip göreceğiz ama tün bu olay bana kriz iletişimi derslerimde anlattığım “artık Vegas’ta olan bir Vegas’ta kalmıyor ve en iyi kriz yönetimi de kriz çıkarmamaktır” kurallarını hatırlattı. Ve tabi ki etik, şeffaflık ve hesap verebilirliğin neden altın üçlü olduğunu da…"