M. Ertuğrul İncekul
Depresyona eğilimi olan çoğu kişi karamsar olanı seçer. Psikolojik olarak eleştirenin doğru olduğu sonucuna varırsınız çünkü hissiyatınız, fikriyatınıza üstün gelir. Herhangi bir rasyonel muhasebe yapmaksızın yanlış olduğunuz ve bir hata yaptığınızı düşünürsünüz. Sonra eleştirinin dozajını bir takım düşünme hatasıyla büyütürsünüz. Aşırı genelleme yapabilirsiniz ve tüm yaşantınızın hatalardan oluştuğu gibi yanlış bir sonuca ulaşırsınız. Ya da kendinizi tümüyle bir beceriksiz olarak görebilirsiniz.
Hatasız olmanız gerektiği şeklindeki mükemmeliyetçi beklentinizden ötürü, sözde hatanızın, sizin değersizliğinizden kaynaklandığına inanırsınız. Bu zihinsel hatalar sonucunda depresyon ve özgüven kaybı yaşarsınız. Sözlü tepkileriniz kaçınma ve geri çekilme ile eşdeğerdir, etkisiz ve edilgendir. Aksine, zor ve muhal yolu seçebilirsiniz. Mükemmel olamama hayal kırıklığına karşı, kendinizi, sizi eleştiren kişinin acımasız birisi olduğuna inandırmaya çalışarak savunursunuz, inatla herhangi bir hatayı kabul etmeyi reddedersiniz; çünkü mükemmeliyetçi standartlarınıza göre bu, değersiz olduğunuzu itiraf etmenizle eşdeğerdir. Bu yüzden, suçlamaları hızla geri savurursunuz; çünkü varsayımımıza göre saldırmak en iyi savunmadır.
Mücadeleye hazırlandığınız sırada kalp atışlarınız hızlanır ve hormonlarınız kan dolaşımına dolar. Her kas gerilir ve çeneniz sıkılır. Eleştiren kişiye kendinizi haklı çıkaran bir öfkeyle defolmasını söylerken geçici bir coşku hissedebilirsiniz. Ona, ne işe yaramaz birisi olduğunu gösterirsiniz! Ne yazık ki, o sizinle aynı fikirde değildir ve uzun vadede öfke patlamanız sizi yenilgiye uğratır; çünkü ilişkiyi bozmuş olursunuz.
Üçüncü seçenek, özgüven sahibi olmanızı ya da en azından varmış gibi davranmanızı gerektirir. Değerli bir kişi olduğunuz ve mükemmel olmak zorunda olmadığınız önermesine dayalıdır. Eleştirildiğinizde, başlangıçtaki tepkiniz araştırmaya yöneliktir. Eleştiri bir parça gerçeklik içeriyor mu? İtiraz edilecek ne yaptınız? Gerçekten aptalca bir hata yaptınız mı? Bir dizi yargılayıcı olmayan soru sorarak, sorunu tanımladığınızda, bir çözüm önerecek durumda olursunuz. Bir anlaşma durumu oluşursa, müzakere edebilirsiniz. Kendinizi tanımak ve kendimize karşı dürüst olmak pek çok problemi çözecektir. Alenen hatalıysanız, bunu kabul edebilirseniz, bu bir olgunluk göstergesidir. Eleştiren hatalı ise, bunu zarif bir şekilde vurgularsınız. Davranışınız doğru olsa da olmasa da, bir insan olarak doğruyu aramak durumundayız. Uzman desteği almak da kendimizle barışmamıza katkı sağlar.
Eleştiri Kültürü
Herkesin hakaret etmeden, kimseyi aşağılamadan düşüncelerini söyleme özgürlüğü vardır. Hemen taraf olmak ve hep bir tarafta olmak zorunluluğumuz da yoktur. Mühim olan hakikat olduğuna inandığımızın yanında yer almaktır.
Ama fikirlere o kadar tahammülsüzlük var ki, bu yüzden kendi gibi düşünüp, başkası gibi davranıyor insanlar. Fikirlerimizin bilgi ve sağlam bir zemine oturması bize daha geniş perspektifler açıyor. Sadece duygu ve heveslerimize dayalı, sırf biz öyle görmek istiyoruz diye hadiseler öyle oluşmuyor ya da hakikatlerin değeri azalmıyor. Medenilere galebe ikna iledir, ikna ise hâle yansıyan, süzgeçten geçirilmiş bilginin fikir şeklinde tezahürüdür.
Şark toplumlarında eleştiriye tahammül daha az maalesef çünkü genel olarak eleştiri kültürü ile yetiştirilmiyoruz, itaat ve biat öne çıkarılıyor. Beşinci asırda her ne kadar tenkit metodunu Müslümanlar çok sık kullanmış olsa da sonrası dönemler bu kültür geliştirilemedi. Batı toplumlarında şirketler, uzmanlara ücret ödeyip, kendilerini eleştirmelerini istiyorlar. Şark toplumlarında nasıl eleştiri yapılacağı da pek bilinmiyor.
Ortadaki yanlış yerine daha çok şahıslar veya genellemeler yapıp bütün bir cemaat ya da topluluklar eleştiriliyor. Eleştiri yapılırken ise insafsızca ve yıkma amaçlı eleştiriler çok oluyor. Fikri bir alt yapıya dayanmayan eleştiriler ise daha çok havanda su dövme seviyesinde ya da laf kalabalığı olarak kalıyor. Belli problemlerin çözümüyle ilgili sahip olduğunuz alternatif düşüncelerinizi, makul yaklaşımlarınızı insaflı, yumuşak ve insanî bir üslûpla ortaya koyarsanız, başkaları tarafından saygıyla karşılanırsınız ve fikirleriniz de kabul görebilir. Hangi sahada olursa olsun, başkalarının düşüncelerine saygı duymayan, onları sahte para gibi sürekli bir kenara atan ve "boş" olarak gören bir insan, hiç farkına varmaksızın, kendisine faydalı olacak pek çok "dolu"yu da zayi edebilir.
Egoların bir hayli zepline dönüştüğü bir dönemde, muhatapları, tenkitler karşısında tahammül edebilir bir seviyeye getirmek ve onlarda hakka saygı düşüncesini uyarmak da meselenin ayrı bir yönünü teşkil eder. Bu ufku yakalayan sahabe-i kirâm, gördükleri hataları çok rahat bir şekilde birbirlerine söylüyorlardı ve bu durum, onların arasında herhangi olumsuz bir tepkiye de sebebiyet vermiyordu.
İyi bir eleştiride hangi özellikler olabilmeli
Yapıcı olmalı: Eleştiriler, olumlu öneriler ve çözüm odaklı yaklaşımlar içermelidir. Sorunları belirtmek yerine çözüm yolları sunarak gelişmeye katkı sağlar. Sadece teorik önermeler pratikten yoksun olabiliyor.
Özgün olmalı: Eleştiri, kişisel ön yargılar veya duygusal tepkiler üzerine değil, bilgiye, yaşanmışlıklara, gerçeklere dayanmalıdır. Somut ve doğrulanabilir bilgilerle desteklenmelidir.
Dürüst olmalı: Eleştiri yaparken dürüstlük önemlidir. Eleştiriyi yaparken gerçekçi ve objektif olunmalı, manipülasyon ve yanıltıcı ifadelerden kaçınılmalıdır. Kendimiz görmek istediğimiz şekliyle olayları makyaj yapmaktan kaçınmalıyız.
Saygılı olmalı: Eleştiriler, kişisel saldırı içermemeli ve başkalarının duygularına saygı gösterilmelidir. Empatiyle yaklaşılarak daha etkili bir iletişim kurulabilir.
Etkili iletişimi desteklemeli: Eleştiriler, karşı tarafa anlaşılır bir şekilde iletilmeli ve karşılıklı diyalogu teşvik etmelidir. Üstenci bir tarzda eleştiriler genelde tersi etki yapıyor.
Doğru zaman ve yerde yapılmalı: Eleştiriler, uygun bir zamanda ve uygun bir ortamda yapılmalıdır. Her zaman her yerde yapılacak eleştiriler, karşı tarafı savunmaya geçirebilir.
Açık olmalı: Eleştiriler net ve açık bir şekilde ifade edilmelidir. Anlaşılır bir dille iletilen eleştiriler, daha etkili sonuçlar elde etmeye yardımcı olur. Seviyeli ve pratikte karşılığı olan, hakaret içermeyen eleştiriler genelde kaliteyi artırırlar.
Bu özellikleri göz önünde bulundurarak gerçek eleştiri, olumlu ve yapıcı bir etki oluşturarak karşılıklı öğrenmeye ve gelişime katkı sağlayabilir. Birlikte yaşama kültürüne her zamankinden daha çok ihtiyacımız var, medeni insanlar olarak, ortak paydalarda buluşup birbirimizi sevebiliriz ya da tahammül edebiliriz. Birbirimizi dinlemek, birbirimize saygı göstermek ve yaşanabilir bir dünya için, farklılıklarımızı kavga sebebi yapmadan, mücadelemize ve yolumuza devam edebiliriz.