Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Şahin, işlenmiş gıdalar ve diyet ürünleri ile ilgili açıklamalarda bulundu. Şahin, "Bir araştırmaya göre; diyabetle ilişkili hastalıklara harcanan para, sağlık harcamalarının tamamını kapsayacak gibi görünüyor. Eklenmiş şekerin nasıl zararları var. Çok önemli bazı analizlerde kanvasküler ölümü artırdığı net olarak gösterildi." dedi.
Prof. Dr. Mustafa Şahin, işlenmiş gıdalar ve diyet ürünleri ile ilgili Ulucanlar Cezaevi toplantı salonunda açıklama yaptı. Şahin, işlenmiş gıda ürünlerinin ve diyet ürünlerinin hayatı kolaylaştırmak için insan hayatına gördüğünü belirtti. Şahin, ev hanımlarına kolaylık sağlamak amacıyla kullanılan hazır gıdaların şunda hayatın her alanında olduğuna dikkat çekti.
Hazır gıda endüstrisinin ülkeden ülkeye yapımı sağlandığını kaydeden Şahin, gıdaların dondurularak bozulmadan taşındığını söyledi ve şöyle devam etti:
"Çoğu dondurularak muhafaza edildi, ama dondurmak fiber denilen besinlerinin tamamının ortadan kalkmasına yol açıyor. Bunların çoğu emülsifiye edildi. Yağ ve suyu bir arada tutabilmeyi sağlıyor. Ama bu aynı zamanda bağırsaktaki mukusun azalmasına ve birçok hastalığa da yol açıyor. Hazır yiyeceklerin çoğu uzun ömürlü ve yemeye hazır. İşlenmiş gıda ile besinler arasında ne gibi farklar var. İşlenmiş gıdaların çoğunda fiber yok, yeterli omega3 yok. Çiftlik balıklarında yeterli omega3 yok. İşlenmiş gıdalar daha önce yağ katılıyordu şimdi şeker katılıyor."
Şahin, işlenmiş gıdalarla, işlenmemiş gıdaları karşılaştırdı. İşlenmemiş gıdalarda fiberle emilimi zaman aldığını hem de fiberlerin sindiriminin sağlandığını açıkladı. Ardından işlenmiş gıdalarla ilgili şunları söyledi:
"Ama işlenmiş gıdada bu bağlar ortadan kalkıyor şeker kana karışıyor. Tat çok önemli 1970'lere kadar işlenmiş gıdalar yağ konuldu. Daha sonra Amerikan Başkanı 1950 yılında kalp krizi geçirince ABD ekonomisi yüzde 20 değer kaybetti. Daha sonra halk tüketmekten korktu. Daha sonra 7 ülkede çalışma yapıldı. Çalışma sonrasında Akdeniz ülkeleri farklı olarak daha fazla yağ tükettiklerinde dolayı kalp krizinin çok arttığı vurgulandı. O yüzden besin sektörü de yağı yiyeceklerden işlenmiş gıdalarda çıkarmaya başladı. Onun yerine tadı ve hazı artıracak şekeri düşündüler."
"ŞEKERLERİ DAHA ÇOK İÇECEKLERDEN ALIYORUZ"
"Yüksek fruktozlu, mısır şurubunun karaciğer yağlanması ve diyabet yaptığını son çalışmalar net olarak gösteriyor." diyen Şahin, karaciğerdeki yağın diyabet riskini de oldukça artırdığına dikkat çekti. Şahin, kalp krizine bağlı ölümleri de yüzde 30'un üzerinde artırdığına işaret etti. Şahin, "Keki çikolata, şekerleme, bisküvide hemen hemen çoğunda mevcut. Eklenmiş şekeri normalde her kurumda farklı ama önerilenlerin çok azalacağını söyleyebilirim. ABD'de bir günde yaklaşık 25-30 kaşık şeker tüketiliyor. Şekerleri daha çok içeceklerden alıyoruz. Yüzde 60'ını yüzde 100 denilen meyve suları, kola, gazlı içeceklerden, şekerli içecekler bunlarda alıyoruz. Ama sadece bunların içinde yok." ifadesinde bulundu.
Şahin, diyabetle ilgili bir araştırma yapıldığını ve bu araştırmaya göre şeker tüketiminin ekonomiye direkt etki edeceğine vurgu yaptı. Şahin, "Diyabetle ilişkili hastalıklara harcanan para sağlık harcamalarının tamamını kapsayacak gibi görünüyor. Eklenmiş şekerin nasıl zararları var. Çok önemli bazı analizlerde kanvasküler ölümü artırdığı net olarak gösterildi. Şeker hastalığındaki artış bir salgın. Bir grip, tifo gibi salgın. Genetik faktörlere göre hızla artamaz. Bunlar genellikle işlenmiş gıdalardaki artışla paralellik gösteriyor, bu artış. Bu şeker sadece kek gibi ürünlerde yok. Tuzlu olarak bilinen gıdaların çoğunda şeker mevcut, şeker için 56 takma isim kullanılıyor. Bunların hepsini devletin tek çatı altında birleştirmesi lazım." diye konuştu.
Mustafa Şahin, işlenmiş karbonhidratlarla ilgili değerlendirme yaptı. Kola ve içeceklerle ilgili örnek veren Şahin, "Yapay tatlandırıcılar ve yüksek endeksli bütün gıdalar kötü karbonhidrat olarak adlandırılması gerekiyor. Tam buğday ekmeği, işlenmemiş. O yüzden karbonhidratların tamamına kötü demek doğru değil. Eklenmiş şeker, insülin direnci yapıyor, kanvasküler ölümü artırıyor, kanserle ilgili de büyük şüpheler var." açıklamasında bulundu.
"YAPAY TATLANDIRICI ÖNERMİYORUM"
Şahin, yapay tatlandırıcılardan firmalar sıkıntı çıkabileceğini düşünüldüğü açıkladı. Şahin, firmaların buna karşı yeni yapay tatlandırıcıların piyasaya sürüldüğünü söyledi. Şahin, "Yapay tatlandırıcılar ile ilgili kısaca şunu söyleyebilirim. Hepsinin bir limit miktarı var. Ama yapay tatlandırıcıların hiçbirini önermiyorum. Çünkü yapay tatlandırıcılar metabolizmaya etki etmeyen aktörler değil. Hepsinin belli başlı etkiler mevcut. Yan etkiler var ve hastalık yapabilirler. Mümkünse yapay tatlandırıcıları kullanmamak gerekir." diye kaydetti.
Şahin, kötü proteinlerin daha çok fabrikasyon proteinleri olduğunu söyledi. Şahin, "Kırmızı etlere baktığımız zaman sucuk, salam, sosis gibi proteinler hem diyabet riskini artırıyor hem ölüm riskini hem de kalp krizi riskini artırıyor. Kanser riskini de artırıyor. Mutlaka fındık, bakliyat, kümes hayvanları balık, iyi protein olarak adlandırılabilir. İyi alındığında yumurta ve hatta süt ürünlerinin diyabet önlediğine çalışmalar mevcut o nedenle bütün proteinler kötü değildir." şeklinde konuştu.
Şahin, işlenmiş gıdaların insanlara ulaşmasında yüksek plastik maddelerin kullanıldığına vurgu yaptı. Tarım ilaçları ve 80 binin üzerinde yeni kimyasal madde icat edildiğini belirten Şahin, üretilen maddelerin çoğunun hormonları bozuk maddeler olduğunu kaydetti. Şahin, konuşmasını şu şekilde devam etti:
"Ama bunları çoğu test edilmedi. Bunlar kadınlık hormonu gibi davranıyor. Erkekli hormonu gibi davranıyor. O nedenle şekere, kansere gibi hastalıklara yol açabiliyor. Bunlar, yeni araba kokusu, çocuk biberonları, her şey buna dahil. En tehlikelisi gebelik anne sütü kanalıyla çocuğa geçmesi. Çünkü o dönem çok önemli bir dönem. Çocuğa geçerse erişkin yaşa geldiğinde diyabet hastası olma riski çok artıyor. Ama sudan, topraktan her şeyden alırız. Bunlar sadece fabrika yakınlarında değil, markete girdiğinizde sağınızda, solunuzda konserve, oyuncak, bunların hepsi bunun içinde ve eğer erken dönemde çocuk bunlara maruz kalırsa ileriki hayatında ciddi düzeyde hastalıklara meme kanseri, diyabet, kansere maruz kalıyor. Bundan maruz kalmayan kişi yok dünyada. Bunlar bir araya geldiğinde daha büyük etki gösteriyor. Aşure gibi. Tek başına az etkisi olsa bile kadınlık hormonu ile erkeklik önleyici kimyasallar bir araya geliyor. Birlikte önemli bir etken oluyor."
Mustafa Şahin, işlenmiş gıdalarla ilgili neden endişelenmesi gerektiğini açıkladı. Şahin, "Çünkü ben bugün maruz kalırsam benim torunumun torunu etkileniyor. İki nesil sonrada bu etkilenme devam ediyor. Yani geleceğimizi etkileyen bir durum söz konusu. Sakıncalı olarak bütün işlenmiş gıdalar, kola, gazoz, spor içeceği, trans yağı yüksek ürünler, mısırla beslenmiş hayvan eti." dedi.
Şahin, ayrıca, "Diyabetik ürünlerde yapay tatlandırıcılar kullanılıyor, en çok kullanılanlar suflaroz ve asolfank ve bunların da şeker hastalığı yapma potansiyeli var. Kanserle ilgili çalışmalar biraz çelişkili. Çünkü önce kanser yaptığını söyledi, sonra heyet değişti." şeklinde konuştu.
CİHAN