[Prof. Dr. Osman Şahin yazdı] Dualar neden kabul olmuyor? -2

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cuma, Aralık 4 2020
Samanyoluhaber yazarı Prof. Dr. Osman Şahin bu haftaki makalesinde 'Dualar neden kabul olmuyor?' serisinin ikincisini okuyucularıyla paylaştı
PROF . DR. OSMAN ŞAHİN- SAMANYOLUHABER.COM  

Hazret-i Üstad Emirdağ Lahikası’nda duaların kabul olmamasına neden olan altı hususa daha dikkat çekmektedirler. (1) Nimet ve rahmet-i İlâhiyenin fiyatı olan şükrün yapılmaması, (2) zulüm ve tahribatların, küfür ve isyanların gazabı celp etmesi, (3) bunlardan dolayı  mâsum hayvanların bile azap çekiyor olmaları ve nafakalarının azalması, (4) din bir tecrübe ve imtihan olduğu için gelen umumi bela ve musibetlerden mâsumlar ve mazlumların da zarar görmeleri, (5) malda ve rızıkta yapılan hileler ve rüşvetlerden dolayı çok haramın karışmış olması, (6) sadaka gibi belâların def'ine ehemmiyetli bir vesile hizmet-i imaniye ve kur’an’iyenin men edilmesi ve ona yapılan hücumlardan dolayı bela ve musibetler gelmekte ve bütün bunlar duaların kabul edilmesine engel olmaktadırlar. 

Ayrıca, 16. Lem’a’da bid’aların da duaların kabulüne engel olduğu ifade edilmektedir: “Evet, Ramazan-ı Şerifte bid'aların ref'ine Ehl-i Sünnet ve Cemaatin ekseriyetle hâlis duası bir şart ve bir sebeb-i mühim idi. Maalesef camilere Ramazan-ı Şerifte bid'alar girdiğinden, duaların kabulüne sed çekip ferec gelmedi. Nasıl ki, sabık hadisin sırrıyla, sadaka belâyı ref' eder; ekseriyetin hâlis duası dahi ferec-i umumîyi cezb eder. Kuvve-i cazibe vücuda gelmediğinden, fütuhat da verilmedi.”

Asrın beyin yapıcısı bu hastalıklardan kurtulmanın reçetesini ise Emirdağ Lahikası’nda şöyle ifade etmektedirler: “Buna karşı, ağlamakla ve hüzün ve kederle, niyaz ve hazinâne yalvarmakla ve pek ciddî nedamet ve tevbe ve istiğfar ile karşılamak ve sünnet-i seniye dairesinde, bid'alar karışmadan, şeriatin tayin ettiği tarzda dergâh-ı İlâhiyeye iltica etmek ve dua ve o hale mahsus ubudiyetle mukabele etmektir. Hem böyle umumî musibetler, ekser nâsın hatâsından geldiği cihetle, o insanların ekseri (kısm-ı âzamı) tevbe ve nedamet ve istiğfar etmekle def olur.”   

Bu haberler de ilginizi çekebilir