Kılıçdaroğlu, partisinin
Plan Bütçe Komisyonu üyeleriyle birlikte düzenlediği ve ekonomi gazetecileriyle bir araya geldiği toplantıda yaptığı konuşmada, gazetelere bakıldığında olağanüstü
ekonomik gelişmelere
imza atan, konusunu iyi bilen, hedeflerini iyi saptayan bir hükümet olduğu gibi bir görüntü bulunduğunu dile getirdi.
Bununla ilgili bazı örnekler vermek istediğini, Orta Vadeli Programda TÜFE'nin 5,3 olarak belirlendiğini anlatan Kılıçdaroğlu, ''TÜİK'in rakamı 10,45. 5,3 nerde, 10,45 nerde? Bir ekonomide temel bir konuda bu kadar büyük bir sapma iyi bir tahmin, sonuç olarak düşünülemez'' diye konuştu.
Cari açık konusunda Orta Vadeli Programda hedefin 42,2 milyar dolar olduğunu, 2011'de bu rakamın 77 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiğini anlatan Kılıçdaroğlu, bir yıl içinde yüzde 65'lik bir sapmanın söz konusu olduğunu ifade etti.
ABD'den sonra en yüksek cari açığın
Türkiye'de olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, ''Sormamız gerekiyor acaba gerçekten bunlar ekonomiyi iyi yönetiyorlar mı, öngörüleri iyi mi, hedefler sağlıklı belirlenmiş mi? Yok böyle bir şey'' dedi.
AK Parti Hükümetleri döneminde en yüksek işsizlik oranlarının yakalandığını kaydeden Kılıçdaroğlu,
büyüme için rekorlar kırıldı denildiğini, AK Parti öncesindeki 30 yıla bakıldığında büyüme oranlarının aşağı yukarı aynı olduğunu savundu.
Rakamlara bakıldığında bu gerçeklerin görülmesinin mümkün olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Son açıklanan işsizlik rakamlarında yüzde 9,8'e düşmüş. Ayrıntıya bakıyorsunuz neden işsizlik düştü diye, tarımda istihdam artmış deniyor. Tarımda
üretim düştü. Ekili alanlarda, milyonlarca dönüm alan ekilmiyor artık, peki nasıl oldu da tarımda istihdam arttı? Bunun hiçbir yanıtı yok. Umudunu kaybetmiş insanlar var, onlar işsiz sayılmıyor. Onları da dahil ettiğiniz zaman yüzde 14-15'lerde ciddi bir rakam bu işsizlik. Türkiye'nin en temel sorunlarından birisi.''
Ödemeler dengesinde net hata ve noksan diye önlerine 12 milyar 461 milyon dolar kaynağı belli olmayan paranın konulduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, ''Bana dünyada herhangi bir ülkede planlı ekonomi varsa 12 milyar dolarlık bir kaynağın nereden geldiğini bilmeyen bir hükümet gösterin. 12 milyar 461 bin dolar para geliyor, hükümet kaynağını bilmiyor.
Merkez Bankası,
Hazine kaynağını bilmiyor. İnsaf. O zaman sormayacak mıyız, bunlar ekonomiyi nasıl yönetiyorlar? Eğer 12 milyar dolarlık bir kaynağın nereden geldiğini bilmiyorsanız
kayıt dışı ekonomi artık normal ekonominin, kayıtlı ekonominin önüne geçmiş demektir'' diye konuştu.
Kayıt dışı istihdama da değinen Kılıçdaroğlu, İngiltere'de yüzde 2, Almanya'da yüzde 6, Polonya'da yüzde 14, Romanya'da yüzde 21 olan
kayıt dışı istihdamın Türkiye'de yüzde 42 olduğunu söyledi.
Kayıt dışı istihdamla ilgili hükümetin bir
eylem planı geliştireceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, bütün mücadele sonrasında gelinen noktanın bu olduğunu vurgulayarak, ''Şimdi sormak gerekiyor, kayıt dışı istihdamı azaltmak için ne yaptınız? Yüzde 42 utanılacak bir rakamdır. Kayıt dışı istihdam bir insanlık suçudur'' dedi.
-''
Merkez Bankası bağımsızlığını kaybetti''-
Merkez Bankası'nın son yıllarda bağımsızlığını kaybettiğini,
iktidara bağımlı hale geldiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, bunun ekonomi açısından çok ciddi bir sorun olduğunu söyledi.
Döviz açığının 356 milyar dolara çıktığını anımsatan Kılıçdaroğlu, geçen yıl temmuz ayında 56 milyar dolar olan Merkez Bankası net döviz pozisyonundaki paranın, 22
Mart 2012'de 38 milyar 400 milyon dolara indiğini anlattı. Kılıçdaroğlu, rezervlerin eridiğini, bu fedakarlığa karşın dövizin aynı rakamlarda durduğunu ifade etti.
Kılıçdaroğlu, ''
Ekonomi konusunda ciddi endişelerimiz var. Bir iktidar elbette ki toz
pembe göstermek isteyecektir, 'ekonomide sorun yoktur' diyecektir. Biz bugüne kadar Türkiye'nin yoğun gündemi nedeniyle ekonominin çok fazla öne çıkmadığını görüyoruz. Artık ekonominin de öne çıkması gerekiyor. Anadolu'nun gündemi ekonomidir aslında, işsizliktir. Bu herkes tarafından bilinen bir başka gerçek'' diye konuştu.
''Ekonomiyi yönettiğini sanan
bakanların aslında ekonomiyi yönetmediklerini'' de iyi bildiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, şu görüşleri dile getirdi:
''AKP Grubu tarafından ekonomi yönetilmek isteniyor. Bakanlar çaresiz vaziyette, öyle görünüyor. Bakın
TMSF,
BDDK başkanlarının görev süreleriyle ilgili bir
yasa geldi parlamentoya
teklif var, sayın bakan 'benim haberim yok' diyor. Sorumlu olan bakanın bilgisi olmadan bir
kanun teklifiyle görev süreleri uzatılıyor. 'Herhalde özür dilerler' diyor, sayın
Canikli de diyor ki 'biz niye özür dileyeceğiz?' Bir ekonomik tutarlılık, politikada bir tutarlılık var mı burada? Kim kimi yönetiyor hangi gerekçeyle yönetiyor belli değil.''
Hazine garantileriyle ilgili de bir teklifin geldiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, özel sektörün alacağı kredilere hazine garantisinin verileceğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, ''Hazine,
Maliye Bakanlığı '
evet' diyor mu? Diyorlar ki 'bırakınız efendim onları, kararı biz veririz'. Bu anlayış yanlıştır, bu anlayışla bir ekonomi sağlıklı yönetilemez'' görüşünü savundu.
Ekonomiyle ilgili ayda bir ''Eko Bülten'' ve veriler açıklandıkça hazırlanan ''Ekonomik Görünüm'' adlı yayınlarla ekonomiye farklı bir pencereden baktıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, Plan Bütçe Komisyonu üyelerinin 2012
bütçesinin yetersizliğini anlattıkları bir kitap yayınladıklarını bildirdi.
-''TÜİK'in rakamlarla oynadığı kanısındayım''-
Soruları da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, istihdam ve üretim rakamlarına ilişkin
eleştirileri hakkındaki bir soru üzerine, ''TÜİK'in rakamlarla oynadığı kanısındayım'' dedi.
TÜİK'in rakamlarının inandırıcı olmadığını bunu birçok kez dile getirdiklerini anlatan Kılıçdaroğlu tatmin edici
cevap alamadıklarını söyledi.
Merkez Bankası'na ilişkin eleştirilerini hatırlatan bir gazetecinin, bunların
Durmuş Yılmaz dönemini de kapsayıp kapsamadığı yönündeki sorusuna da Kılıçdaroğlu, ''Durmuş Yılmaz dönemi hariç. O gerçek bir Merkez Bankası Başkanıydı'' karşılığını verdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısını Tandoğan Meydanı'nda yapmaya kararlı olduklarını belirtti.
''
Temel eğitimde 4 4 4 konusunun temelinde de ekonomi olduğunun söylendiği'' yönündeki bir yorum üzerine de Kılıçdaroğlu, ''Olmaz olur mu? Asıl ekonomi orada.
Vurgun yasası o. 2030'a kadar eğitimle ilgili aşağı yukarı tüm alımlar
ihale yasasının dışında olacak. Onun için 'vurgun yasası' diyoruz. Çocukların sırtından vurgun yapılacak'' dedi.
Kılıçdaroğlu,
Cumhurbaşkanlığı görev süresine ilişkin
Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulunduklarını hatırlatan bir gazetecinin, mahkemenin buna ilişkin kararı iptal etmesi halinde Türkiye'nin kendisini bir
seçim ortamında bulabileceğini, bununla ilgili bir hazırlıklarının olup olmadığı yönündeki sorusu üzerine, ''Yapıyoruz tabii. Her olasılığa karşılık bir hazırlığımız var'' karşılığını verdi.
Gazetecinin, ''Aklınızdan bir
aday geçiyor mu diye sormayacağım'' demesi üzerine, ''İzin verirseniz tabii, evet. Karşı tarafın adayı belli zaten'' dedi.
Kılıçdaroğlu,
yurt dışından bazı çevrelerin Türk ekonomisini övmesinin onların fonlarına, yüksek
faiz oranlarını vermesinden kaynaklandığını belirterek, ''Eğer siz ekonominizi üretime ve ihracata göre düzenlemezseniz ciddi sorunlarla karşılaşırsınız'' diye konuştu.
Türkiye'nin tamamen sıcak paraya dayalı bir ekonomisi bulunduğunu savunan Kılıçdaroğlu, sıcak para gelirse ekonominin iyi gittiğini, gelmesi için de yüksek faiz verilmesi gerektiğini söyledi.
-''Türkiye
Suriye konusunda gecikmeden pozisyon almalı''-
Kılıçdaroğlu, 2012 ve sonrasında ekonomide parlak bir tablo olmadığını,
Afrika ve Ortadoğu'daki gelişmelerin ekonomiyi olumsuz etkilediğini dile getirdi.
Suriye konusunda Türkiye'nin gecikmeden pozisyon almasını gerektiğini, sorunun, ''bu pozisyonun nasıl olacağı'' olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Pozisyonlardan, istenen, Türkiye doğrudan oraya girsin, tampon
bölge oluştursun veya silahlı müdahale etsin. İkinci pozisyon Türkiye tarafsızlığını korusun, kalsın burada ama Suriye'nin demokratikleşmesi, özgürleşmesi açısından bir
baskı unsuru olmaya devam etsin.
Rusya'yı, Çin'i ikna etsin,
İran Rusya Çin bir araya gelsinler çözmek için çaba harcasınlar, olması gereken bu. Ama
batı Türkiye'nin sırtını sıvazlıyor 'siz buraya girin'... Niye, BM kararı yok, NATO'nun kararı yok. Türkiye'nin bir seçenek olarak oraya girmesi uluslararası alanda meşruluğunu kaybetmesine yol açar.''
Kılıçdaroğlu, yabancıların Türkiye'den gayrımenkul edinmesinde karşılıklığın yeni yasa ile kaldırılmasının Anayasaya aykırı olduğunu savunarak, bu durumda Anayasa Mahkemesi'ne başvuracaklarını bildirdi.