Partisinin
Meclis Grup toplantısı sonrası gazetecilerin sorularını cevaplayan Kılıçdaroğlu,
Başbakan'ın
başkanlık sistemi ne ilişkin açıklamalarının hatırlatılması üzerine "Bunlar yapay
gündemler, yapay gündem" karşılığını verdi.
CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu,
Genelkurmay Başkanlığı'ndan geçen hafta yapılan açıklamaya tepki göstererek, "Yeni CHP'de kim olursa olsun, isterse
Genelkurmay Başkanı olsun,
bildiri yayınlarsan yanıtını anında alırsan. Yok öyle bir şey artık. Eleştiriye tahammül edeceksin tahammül etmiyorsan o koltuğu bırakacaksın" dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin
grup toplantısında yaptığı konuşmada, iktidarın
darbe hukukun arkasına saklandığını belirterek, "İyi niyetli değiller bunlar. Çünkü baskıyı, zulmü kendi iktidarlarının güvencesi olarak görüyorlar. 1
Mayıs önemli bir tarihtir. Her
1 Mayıs sivil darbecilerin korkulu rüyası olacaktır. Hiç kimse bundan endişe duymasın" dedi.
CHP olarak 'Darbe hukukunu değiştirelim, totaliter rejimin akademik çocuğu YÖK'ü kaldıralım, Seçim Kanunu değiştirelim, yargıyı bağımsız kılalım, siyasi otoritenin emrine vermeyelim' dediklerini, ancak iktidarın bunu yapmaya niyeti olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Niyetleri yok, çünkü darbe hukukundan besleniyorlar. Baskıları da oradan geliyor" dedi.
Bir
ülkede, 92 gazetecinin hapiste olmasının
demokrasinin yüz karası olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Darbecilerin yaptıklarıyla bugün bunların yaptıkları arasında bir fark yok" dedi.
Bir Salı toplantısını Kenan
Evren ile Recep Tayip Erdoğan'ın benzerliğine ayıracağını belirten Kılıçdaroğlu, Evren ve Erdoğan'ın konuşmaları, tavırları ve baskılarının benzerliğini anlatacağını söyledi. AK Parti'nin maskelerini indirmenin boynunun borcu olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Eskiden bir Milli
Güvenlik Konseyi vardı; tehlikeli olanları onlar belirlerdi. Şimdi
Hükümet var; tehlikeli olanları onlar belirliyor. 'Şu gazeteci tehlikeli, atalım. Şu televizyon kanalında şu program aleyhimize, kapatalım. Falan yerdeki üniversitede hoca konuştu, ceza verelim. Bütün bunları saat saat, gün gün izledik. Bunun adına da Recep
Tayyip Erdoğan 'ileri demokrasi' diyor. Bu tutarsızlıkları benim kadar bu ülkede yaşayan ve ülkesini seven her yurttaşın halka anlatması lazım" diye konuştu.
"GENELKURMAY BİLDİRİ YAYINLAYINCA BAZI ARKADAŞLAR ALKIŞLADI"
Düne kadar hükümetin Genelkurmay Başkanı bildiri yayınladı diye kızdığını, kıyameti kopardığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Fazla zaman geçmedi, geçen haftaydı galiba, iki gazetecimiz yazı yazmış. Biri zaten Bekir
Coşkun, o güzel kalemiyle güzel bir öykü anlatmış. Bir başkası da Genelkurmayı ve askerleri eleştirmiş. Demokrasi diyorsak, o demokraside herkesin, her kurumun
eleştiriye tahammül etmesi lazım. Eleştirisiz bir demokrasi olmaz. Farklı görüşlerin olmadığı yerde demokrasi olmaz. Genelkurmay Başkanı da buna dahildir,
Merkez Başkanı da,
BDDK Başkanı da, başka bir genel müdür de buna dahildir. Demokrasi eleştiri özgürlüğünün olduğu bir yerdir.
'Efendim iki kişi eleştirdi' Bir bildiri; 'nasıl siz bunu yaparsanız' diye. Astsubaylar hak arıyorlar, bir bildiri daha. E sen zam aldın,
maaş aldın, ast subaylara verilmedi,
isyan etmesin mi o?
Bir de özeleştiri yapmak istiyorum; geçmişte
Genelkurmay Başkanlığı bildiri yayınlaşınca bazı arkadaşlar seslerini çıkarmazdı veya alkışlardı. Bu demokrasimiz açısından en büyük handikaptır.
Yeni CHP'de kim olursa olsun, isterse Genelkurmay Başkanı olsun, bildiri yayınlarsan yanıtını anında alırsan. Yok öyle bir şey artık. Güya açıklama yapmış, Genelkurmay'ın mazereti varmış. Ya mazeretsiz açıklama olur mu? Bütün darbeleri yaptınız, onların da mazereti vardı. Sen kendine göre mazeret yaratırsan olmaz Demokrasi farklı bir şeydir. Eleştiriye tahammül edeceksin; tahammül etmiyorsan o koltuğu bırakacaksın. İşin özeti budur.
Genelkurmay'ın açıklamasından daha vahim bir şey var; hükümetin ona
destek vermesi.
Kahraman ordumuz olduğunu yeni fark etmiş beyefendi. 'Evet, iyi ki bildiri yayınladı' diyor. E sen başbakansın, niye orada oturuyorsun? Bunların demokratlığı,
gömlek demokrasisi. Demek ki yeni bir gömlek daha değiştirdi de yeni farkına vardık biz. Demokrasi kültürleri yok bunların.
Disiplin ayrı şeydir. Disiplin baskıcı rejimlerde olmaz, demokrasilerde olur. Disiplini getiren yasalardır. Yasama organının çıkardığı yasalar yargı organı tarafından her zaman denetlenir. Disiplin budur. Öyle başına buyruk, 'birisi yazı yazdı, ben de bildiri yayınlayayım'. Olmaz, her önüne gelenin bildiri yayınladığı bir ülke değildir burası. Burası Patagonya değil. Herkes yerini, gücünü bilecek, oturacak yerine. Demokrasiyse, demokrasinin gerekleri çerçevesinde herkes görevini yapacak."
"EĞER BİLDİRİ YAYINLAYACAKSA"
Başbakan Erdoğan'ın bir dönem
mesai arkadaşı Genelkurmay eski Başkanı Emekli
Orgeneral İlker Başbuğ'un
terörist ilan edildiğini ve
Silivri 'de
tutuklu bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Düşünmesi lazım; 'ya benim mesai arkadaşım, terörist ilan edildi'. Silivri'ye kondu, gıkın çıktı mı? Çıkmadı. Eğer bildiri yayınlayacaksa, 'Genelkurmay Başkanlarının terörist olmadığını, Genelkurmay'ın demokrasiye bağlı olduğunu, Genelkurmay'ın, askerlerin her zaman demokrasinin yanında olduğunu, yargılamanın özgürce, bağımsız mahkemeler tarafından yapılması gerektiğini, demokrasiye bağlılığın eleştirileri hoşgörüyle görmek olduğunu' söylesin. Ki bunu söylemesin ide ben uygun görmem. Eğer askerin rahatsızlığı varsa onlun bağlı olduğu Başbakan var, gider rahatsızlığını anlatır. Haksızlığa uğrayan birini varsa gider anlatır. Siyasi otoriteye, yargıya gider. Demokrasilerde çare tükenmeyecekse, demokrasi içinde çare tükenmez, demokrasi dışı eylemler, tutumlar, bildiriler, bunlar bizim kabul edeceğimiz şeyler değil. Kimse kusura bakmasın.
Başbakanın
diktatör zihniyeti bir
enfeksiyon gibi toplumun her tarafına sirayete diyor. Aynı anlayışı başka yerlerde de görüyoruz; buna izin vermeyeceğiz. Buna izin vermemek CHP'lilerin görevidir."