Kral Şükür gerçeği
Baştan ne gibi sözlerin sarf edileceğini düşünerek kaleme alıyorum bu yazıyı.
İşte görün bak, ‘
Hakan Şükür’ü savunmak yine bir cemaat (son günlerin moda tabiri bu ya) erbabına düştü’ diyen çıkabilir.. Ben bu
eleştirilere şimdiden hazırlıklıyım..
Bahtımızda ne varsa artık.. Bekliyoruz..
Konu malum.. Hakan Şükür’ün
spor yorumculuğu yapması..
Yani Şükür, bir yandan
siyaset diğer yandan da en iyi bildiği işi yapmak isteyince, eleştiri oklarının hedefi oldu.
Hakan Şükür bir süredir yayıncı kuruluşta spor yorumculuğu yapıyor
***
Bahsettiğimiz kişi Hakan
şükür..
Yani Lig tarihinde en çok gol atan isim.
Avrupa’da en çok gol atan yine o.
Milli
takım forması altında en çok gol atan da..
Bu rekorlar kolay kolay kırılacağa benzemiyor.
Attığı gollerle yıllarca futbolseverleri coşturan Hakan Şükür, artık yeşil sahalarda değil siyaset sahnesinde boy gösteriyor.
Aktif futbolculuğu döneminde de pek çok eleştirilmişti Şükür.
O ağır ithamlardan pek çoğu haksızdı.
Kendine,
komik benzetmeler yapanlara gol rekorlarını altüst ederek
cevap verdi.
Peki, sahada cevap veremeyeceği türden iftiralara ne yapabilmiş Hakan Şükür?
Ne gibi? dediğinizi duyar gibiyim.
2000’li yıllar Avrupa dönüşü sonrası
kral yeniden yuvaya yani Galatasaray’a
döner. Formundan hiçbir şey kaybetmemiştir. Milli takımın başında ise Ersun Yanal vardır.
Türkiye o günlerde, günlerce üst düzey bir
CHP’linin şu iddiasını konuştu.
‘Hakan Şükür cemaatçi ve hizipçidir’..
Bu iddia tam 3 yılına mal olur Hakan Şükür’ün.. (2004 -2007 yılları. Hakan bu dönemde GS ile 2 lig şampiyonluğu yaşar.)
3 yıl
milli takım kapısı kapanır yüzüne..
İşte o CHP bugün yine sahnede..
***
O eleştiri okları Hakan Şükür’e, bir yandan siyaset diğer yandan da en iyi bildiği işi yapmak isteyince yöneldi.
Hakan Şükür o yıllarda olduğu gibi bugün de sessiz.. Yani kimi zaman yalana kaçan iddialara beyefendi kişiliği ile cevap veriyor. Ne zaman kendisine bu iddiaları hatırlatsam ‘Halk bunlara
prim vermez’ diyor.
Dilerseniz Şükür hakkında
Meclis’te yapılan o eleştirileri bir bir sayalım..
Öncelikle, ‘35 açık oylamanın 25’inde yoktu’ diyor muhalefet.
Ve, ‘Meclis’te olması gerekirken, gidip spor yorumculuğu yapıyor’ eleştirileri yöneltiliyor.
Hakan Şükür’ü Meclis kulisinde gördüğümde bu konuyu konuştuk. ‘Meclis’te yoktu’ eleştirilerine ‘yalan’ dedi. Tutanakları ve belgelerini gösterdi.
Hatırlayın Şükür, İtalyan bir bayan parlamenter ile karşılaştırılmış. O parlamenterin yeni doğan çocuğunun bile Hakan Şükür’den çok kendi Meclis’ine katıldığı söylenmişti. Muhalefet partilerine göre, ‘Şükür, spor yorumculuğu yaptığı için
Ekim ayından bu yana Meclis’i aksatıyordu’..
Ama Hakan, yayıncı kuruluşta yorumculuğa Ocak ayında başladı. Yani Muhalefetin Ekim ayından bu yana tuttuğu çetele yine yanlıştı.
Hakan Şükür aynı zamanda
Milli Eğitim Komisyonu üyesi..
Muhalefete göre Hakan 4 Komisyon toplantısının 3’nde yer almamıştı.
Gerekçe yine aynı; para peşinde koşmak!
Oysa gerçek o değil. Komisyon 4 kere değil 3 kere toplandı. Ve o 3 toplantıya Hakan 2’si
burun ameliyatı nedeniyle birisinde de yurtdışında olduğu için katılamadı. Üstelik her 3’nde de
rapor ve izinle
Meclis Başkanı Çiçek ve ilgili Komisyon Başkanı da bilgilendirildi.
(ilgilenenlere; Hakan Şükür 10
Kasım 2011’de 15 gün raporludur..)
Ki Hakan Şükür , perşembe günü aynı Komisyonun ele aldığı ‘12 yıl kesintisiz eğitim’ teklifine katıldı.
Ama CHP kararlı.. Anlaşılan
Muharrem İnce’nin başını çektiği CHP kurmayları kafayı Hakan Şükür’e takmış görünüyor.
Elbette Hakan Şükür’ün kimseye ihtiyacı yok.
Şükür, Meclis’te kendisine polemik amaçlı uzatılan mikrofonlardan özenle uzak durmayı
tercih ediyor.
***
Dilerseniz biraz da konunun ‘
kanuni ve etik boyutunu’ konuşalım..
Kural açık.. ‘Yasama görevi yapan millet
vekilleri, vekilken kamuda çalışamazlar’ diyor.
Hakan Şükür nerede çalışıyor?
Yayıncı kuruluşta. Yani özelde..
Peki, vekilken çalışmak isteyen tek isim mi Hakan Şükür?
Hayır.
Bugüne dek özellikle CHP’li vekillerin
hastane, okul ya da barolarda çalışma talebini biliyoruz. Bu isimleri tamamı ‘
ücret almadan çalışırız’ dedi. Ama bu taleplerin hepsi Meclis Başkanlığınca reddedildi.
Yani bu kararlara bakıp Hakan Şükür’e çıkan izni, çifte standart olarak yorumlayanlar olabilir. Ama unutmayın.. Hakan Şükür,
kurallar neyi öngörüyorsa onu yaptı. Kamuda değil özelde çalıştı. CHP’liler de aynı taleple gelirse onlar da yararlanacak bu imkandan.. Ama onların hepsi kamuda çalışmak istedi. Yani Meclis Başkanlığı; yasama görevlisi, yürütmenin alanına girip çalışamaz’ kuralı gereği bu isimlere vize vermedi.
Ha unutmadan, Meclis’i bilenler bilir.. Çok sayıda vekil, milletvekili seçilmeden önce ki ticari işlerini kağıt üstünde devretseler de hala devam ettiriyor.
Şükür ise başvurdu ve yorumculuk yaptı.
Gelelim etik kısmına..
Şimdi muhalefet, konuyu etik bulmadığı için eleştiriyor.
Muhalefetin argümanlarını birazdan konuşalım ama öncesinde
Hükümet içinden gelen tepkiler var.
Muhtemelen bu tepkileri duyan Hakan Şükür de ‘yalnız bırakıldığını’ düşünüyordur.
Niye mi? Meclis’te bu iş konuşulurken, bir
bardak suda fırtınalar kopartılırken,
AK Partili hiçbir Grup
Başkanvekili çıkıp da ‘ne oluyor?’ demedi. Hakan Şükür yalnız kaldı.
Dahası Bülent Arınç’tan ‘etik değil’ açıklamaları geldi. Daha önce de
RTÜK Başkanı Zahid Akman’a benzer göndermeler yapan Arınç, ‘Ben olsaydım yapmazdım’ diyerek yine malum medyadan alkış aldı.
Meclis Başkanı Çiçek ise, ‘Benden izin almadı, yasal boşluğu kullandı’ diyor.
Hakan Şükür, AK Partili olduğu için haliyle önce Parti Genel Başkanı sıfatıyla Baş
bakan Erdoğan’a gidiyor. Ve Erdoğan’dan okey alıyor. Sonra yolu Meclis’e düşüyor. Meclis sekreterliğinden de aynı cevap geliyor. Ve konu Meclis Başkanı Çiçek’e ulaşıyor. O da yasal olarak bir sakınca görmeyince Şükür’e izin çıkıyor.
Peki, aynı
Cemil Çiçek ne yapıyor? İç
Tüzük görüşmelerinde çıkan kavgayla karizması çizilen Meclis Başkanı çıkıp, ‘etik değil, benle ne yazılı ne de sözlü görüşüldü’ diyor. Sanki Cemil Çiçek, Meclis tarihinde çıkan en büyük arbedede oturumu yöneten isim olarak kaybettiği popülaritesini bu yolla geri almaya çalışıyor.
***
Özetle, Hakan Şükür’e dönük; ‘vekillikten gelen parayı beğenmiyor, daha fazlası için yorumculuk yapıyor’ eleştirisi var.
Peki, Hakan Şükür’ün yayıncı kuruluşla yaptığı
sözleşmeyi gören var mı?
Yok.
Ama önüne gelen rahatlıkla ‘220 bin, 420 bin hatta 720 bin TL alıyor’ diyebiliyor.
Ama ben biliyorum ki şuana kadar Şükür’ün cebine tek
kuruş girmiş değil.
Yani Hakan Şükür yeni bir sözleşme de yapmadı milyon liralık..
Mustafa Denizli hoca İran’da bir takıma
teknik direktör olunca onun yerine bu işi en iyi yapabilecek kişi olarak Şükür tercih edildi.
Mustafa Hoca ne kadar alıyorsa, Şükür de onu alıyor.
Meseleye açgözlülük olarak bakan var. Bu ‘etik olmadı’ diyen de var. ‘Ortada hata yok’ diyen de...
Takdir değerli okuyucuların, kamuoyunun..
Muhtemelen Hakan Şükür, yeni bir polemiğe yol açmadan aldığı parayı da açıklamasını bilir. Yani Hakan Şükür’ü izlemekte fayda var.
Selamlar.
UĞUR TELLİ - SAMANYOLU HABER