Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, ''Yapay engellerle, menfaatçi tavırlarla anayasa yapım sürecinde zorluk çıkarılmayacağını umuyoruz. Hatta şunu da açık açık söylüyorum; şu anda gönlümüz, grubu olan tüm partilerle beraber bunu çıkarmak ama grubu olan partiler burada önümüze farklı engeller çıkarırlarsa bu defa biz azami müşterekte birleşebileceğimiz partiyle veya partilerle de bu çalışmayı yapabiliriz. Bütün mesele yeni anayasayı yapalım. Her halükarda biz masadan çekilen taraf asla olmayacağız'' dedi.
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, anayasanın dili mana noktasında açık ve sarih olmadığı için
Türkiye'nin çok büyük sıkıntılar yaşadığını ve yaşamaya devam ettiğini belirterek, ''367 meselesinde anayasanın dili ciddi şekilde istismar edildi. Mana son derece açıkken lafız farklı yerlere çekilmek suretiyle Türkiye'ye ağır bedeller ödetildi'' dedi.
Başbakan Erdoğan, ''
Anayasa'nın Dili Sempozyumu''nda yaptığı konuşmada, anayasadaki dil meselesinin sadece zahirden, görünenden ibaret olmadığını, meselenin bir de mana yönü bulunduğuna dikkati çekti. Erdoğan, asıl önemli olanın mana yönü olduğunu vurguladı.
''Anayasanın dili mana noktasında açık ve sarih olmadığı için Türkiye çok büyük sıkıntılar yaşadı ve yaşıyor'' diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Eskilerin çok güzel bir sözü var, 'Efradını cami, ağyarını mani olmak'. Anayasamızın dili zaman zaman karşımıza çıkan meselelerde efradının cami, ağyarını mani olmadı. Örneğin, 367 meselesinde anayasanın dili ciddi şekilde istismar edildi. Mana son derece açıkken lafız farklı yerlere çekilmek suretiyle Türkiye'ye ağır bedeller ödetildi. Aynı şekilde 1982 Anayasası 'ama', 'ancak' kelimesinin sıkça kullanılmasıyla özgürlükleri genişleten değil, daraltan bir anlam sergiledi. Yeni anayasanın çok sarih olması, 'ama'lardan, 'ancak'lardan arındırılmış bir anayasa olması özellikle önem arz ediyor.
Anayasanın dili
Yunus Emre'nin dili olmak zorundadır. Yunus Emre, süt gibi arı
Türkçesiyle sınırları aşan, zamanı aşan, kültürleri, kıtaları aşan bir mana ortaya koymuştur. Diyor ki; Yunus Emre, 'Sözü bilen kişinin yüzünü ak ede bir söz / Sözü pişirip diyenin işini sal ede bir söz / Söz ola kese savaşı, söz ola bitire başı, söz ola avlu aşı, yağ ile bal ede bir söz'. Türkçe Yunus Emre'nin elinde, dilinde, gönlünde bu kadar sadelikle, bu kadar netlikle bu kadar engin bir manayı verebilen bir dildir. Yahya Kemal de şöyle diyor; 'Bu dil ağzımda annemin sütüdür'. İşte süt gibi arı, beyaz bir dille, istismar edilmeyecek, farklı yerlere çekilmeyecek özgürlükten başka anlam taşımayacak bir anayasa dili kurmak mümkündür ve inşallah bunu da başaracağız.''
Başbakan Erdoğan, sadece hukukçuların, siyasetçilerin ve sadece uzmanların anladığı bir dilde değil, millete ait, milletin diliyle ve milletin anlayacağı şekilde bir anayasa oluşturacaklarını belirterek, ''Dilimiz dünyamızın sınırlarıdır. Anayasanın dili dünyamıza, muhayyilemize, özellikle de özgürlüklerimize sınır koymayacak. Tam tersine anayasa, diliyle, ihtiva ettiği manayla kucaklayıcı olacak, kuşatıcı olacak, 75 milyonun her birinin 'işte bu benim anayasam' diyerek sahipleneceği bir anayasa olacak'' diye konuştu.
-''Anayasanın bugün Türkiye'ye dar gelen
elbise olduğundan hiç kimsenin şüphesi yok''-
Anayasa konusunda son derece samimi olduklarını ifade eden Başbakan Erdoğan,
12 Haziran seçimlerine girerken millete yeni bir anayasa yapacakları,
2023 yılına 2023'ün hedefleriyle uyumlu bir anayasayla yürüyecekleri sözünü verdiklerini anımsattı.
Milletin, seçimlerde yüzde 50 gibi çok yüksek bir oranla kendilerine
yetki verdiğini ancak bu yetkinin Meclis'te tek başına bir anayasa yapma imkanını mümkün kılmadığını anlatan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
''Biz bunu da bir imkan olarak görüyoruz. Bunu uzlaşma için, ortak
akıl için, kucaklayıcı bir anayasa inşası için bir imkan, fırsat olarak görüyoruz. Anayasanın bugün Türkiye'ye dar gelen elbise olduğundan hiç kimsenin şüphesi yok. Toplumun tüm kesimleri de bunu kabul ediyor. Artık yama yaparak, sökükleri dikerek bu eski elbiseyle yola devam etmenin mümkün olmadığını da görüyor ve biliyoruz. Büyüyen Türkiye, kendisine yaraşır bir kıyafeti ziyadesiyle hak ediyor. Hiç bir siyasi partinin bu sorumluluktan kaçmayacağına inanıyoruz.
Arkadaşlarımla konuştuğum, görüştüğüm hep şudur; Burada, masadan kaçacak olanlar olabilir, ama siz asla masadan kaçmayacaksınız. Sürekli olarak kovalayan biz olacağız. 26 maddelik anayasa değişikliğini millete götürüp, milletimizden de bu noktada yüzde 58'lik bir onay aldıktan sonra şimdi kalkıp 'bunun değişmesi lazım' derlerse böyle bir şeye asla yaklaşmayız, çünkü bu milletten geçmiştir. Fakat aslına ters düşmeden, içini zenginleştirmek gibi bir yaklaşım olursa buna da olumlu bakarız. Fakat, 'yok kaldıralım', böyle bir şeyin içerisinde
AK Parti olamaz. Bu milletimizle ters düşmedir, böyle bir şeyi yapmaya ne ehliyetimiz ne de yetkimiz yok. Onun için de yapay engellerle, menfaatçi tavırlarla anayasa yapım sürecinde zorluk çıkarılmayacağını umuyoruz. Hatta şunu da açık açık söylüyorum; Şu anda gönlümüz, grubu olan tüm partilerle bunu çıkaralım, ama grubu olan partiler burada önümüze farklı engeller çıkarırlarsa bu defa biz azami müşterekte birleşebileceğimiz parti veya partilerle de bu çalışmaya yapabiliriz. Bütün mesele yeni anayasayı yapalım. Her halükarda biz masadan çekilen taraf asla olmayacağız, samimi şekilde milletimize verdiğimiz sözün gereği olarak inşallah yeni, özgürlükçü, katılımcı, demokratik bir anayasayı yine milletimizle birlikte inşala edeceğiz''
Başbakan Erdoğan,
TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in yeni anayasa yapımı sürecinde büyük gayret gösterdiğini belirterek, Çiçek'e, TBMM
Anayasa Komisyonu başkan ve üyelerine ve yeni anayasanın oluşum sürecine
destek veren, katkı veren tüm taraflar ile Anayasanın Dili Sempozyumu'nun düzenleyen
Ankara Büyükşehir Belediyesi,
Türk Dil Kurumu,
Türkiye Yazarlar Birliği ve Türkiye Dili ve
Edebiyatı Derneği'ne teşekkür etti.
Konuşmaların ardından, Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Başkanı ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ekrem
Erdem, Başbakan Erdoğan teşekkür plaketi verdi.