AK Parti Grup Toplantısı'nda konuşan
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan,
Suriye'de yaşanan gelişmelere değinerek, 2
Şubat 1982'de
Hama şehrinde çok acı bir
katliam yaşandığını, ağır silahlarla Hama şehrini kuşatan Suriye ordusunun, kadın, erkek, çocuk,
yaşlı,
hasta demeden 30 bin masumu katlettiğini belirtti.
Hama katliamının öncesinde ve sonrasında Suriye'de hapishaneler başta olmak üzere, sorgusuz sualsiz işkence ile insanların katledildiğini ifade eden Erdoğan, "Uluslararası
toplum meselenin üzerine gitmedi. Olayın üzeri kapatıldı. Aynı yıl Şatilla kampında 4 bine yakın masumun katledilmesine
seyirci kalan uluslararası toplum, 30 bin insanın ölümüne sessiz kaldı. Çünkü ölenler
Müslüman'dı. Filistinli, Suriyeli, Ortadoğulu'ydu. Emzikleri ağızlarında katledilmiş çocukları
terörist diye yaftalayıp üzerini örtmeye çalıştılar. Bu, daha büyük bir insanlık ayıbıydı. İnsanlık adına verilmesi gereken tepkinin verilmemesi vicdanların daha fazla kanamasına sebep oldu.
İslam coğrafyasında tüm Müslümanların kalplerinde ağır bir yara açtı. O katillerden,
diktatörlerden
hesap sorulmadı. O katliamı yapanlar, dünyada yargı önüne çıkmasalar da zalim olarak insanlık vicdanında yargılandılar. İsimlerini diktatör olarak yazdırdılar" şeklinde konuştu.
Diktatörlerin, işgal edilmiş topraklarını değil kendi insanlarını katlettiklerine işaret eden Erdoğan, "Tankların önüne kendi kardeşlerini koydular.
İran,
Irak savaşında 1 milyon askeri kim öldürdü. Batılılar mı öldürdü. Halepçe'de Kürtleri kimyasal bombalarla Siyonistler mi yaptı.
Basra, Necef, Bağdat'ta insanları yabancılar mı katletti? Tamamı kendisini Müslüman olarak nitelendiren,
demir yumruğunu sadece kendi kardeşlerinin üzerine indiren
modern firavunlar yaptı. El ele yaptılar. Yeri geldi dışarıdan gelenlerle birlikte yaptılar. Bu zorbalar, zalimler hak ettiklerini de buldular. Bu zorbaların,
halkına yaptıklarına dur demeyen insanlık adına kılını bile kıpırdatmadı" değerlendirmesi yaptı.
"HUMUS'UN HESABI ER YADA GEÇ SORULACAKTIR"
O diktatörlerin,
babalarının izinden gidenlerin, hak ettiklerini mutlaka bulacaklarını ifade eden Erdoğan, Hama'da 30 bin masumu katleden Baba Esed'in bütün İslam dünyasının hafızasında yargılandığını söyledi.
Acımasız bir diktatör olarak tarihe adını yazdırdığını kaydeden Erdoğan, Beşar Esed yönetimine tepki göstererek şöyle dedi: "Bugün Humus'ta yüzlerce masumu katledenler, adli ilahiden önce kendi halklarının önünde hesap verecektir. Hama'nın hesabı sorulmadı ama emin olun ki er ya da geç Humus'un hesabı sorulacaktır. Ne diyor Beşar Esed 'ölene kadar savaşırım.' Madem ölene kadar savaşacak kahramansın, neden
Golan tepeleri için ölene kadar savaşmadın. Senin kahramanlığın, kendi mazlum masum halkına mı? Bu mu kahramanlık, bu kahramanlık değil, korkudur. Korkaklıktır. Hiçbir zulüm karşılıksız kalmaz. Mazlumun ahı er ya da geç mutlaka ama mutlaka çıkar. Irak,
Libya, Mısır'da çıktı. Şüpheniz olmasın Suriye'de de çıkar."
"BAAS PARTİSİNİN SIRTINI SIVAZLAMAYACAĞIZ, HALKIN YANINDA OLACAĞIZ"
Suriye'nin,
Türkiye için sıradan bir komşu, sıradan bir halk olmadığına dikkat çeken Erdoğan, "Cilvegözü'nden başlayın, her kilometrede tarihimizin ortak medeniyetimizin eserlerini görürsünüz. Selahattin Eyyubi'nin türbesinden, Sultan Vahdettin'in kabrinden Hicaz demiryoluna kadar her metrekarede bizim ortak tarihimizin eserlerini görürsünüz. Haçlı seferlerinden kurtuluş savaşlarına kadar bu topraklarda birlikte yaşadık. Suriye halkı bizim kardeşimizdir. Kardeşlik, tarihe kanla yazılmış bir tarihtir. Suriye'de olup bitene karşı sessiz kalamayız. Suriye'de olanlara sırtımızı dönemeyiz. Biz anamuhalefet partisi ve muhalefet partisi gidip kendi halkını katleden zalimlerin sırtını sıvazlamayız. Aynı kafayı, zihniyeti paylaştığı için
Baas partisine
destek verdi. Biz Baas partisiyle değil, mazlum Suriye halkının yanında olacağız" dedi.
"BİRLEŞMİŞ MİLLETLER'DE YAŞANAN FİYASKODUR"
Başbakan Erdoğan, 9 yıldır Beşar Esed yönetimine 'geçmişin acılarını silin, babanızdan farklı olduğunuzu, babanızın izinden yürümediğinizi Suriye halkına gösterin' dediklerini söyledi. Erdoğan, reformların hayata geçmesi adına Suriye için umutlandıklarını, ancak Esed'in verdiği sözleri tutmadığını kaydetti.
Beşar Esed'in, babasının izini takip etmeye, verdiği tüm sözleri çiğnemeye devam ettiğini ifade eden Başbakan, "Bize verdiği sözlerin arkasında durmadı. 3 şubat akşamı, tıpkı babasının yaptığı gibi yüzlerce masum insanı katletti. Gittiğin yol, yol değildir. Bu yol çıkmaz sokaktır. Daha fazla kan akıtmadan, daha fazla masum kanı akıtmadan bu yanlış yoldan dönmesini
tavsiye ediyorum. Beşar Esed'e bir kez daha sesleniyorum. 'Ya Beşar, Men Dakka Dukka, eden bulur" diye seslendi.
Suriye meselesinin, bir ülkenin iç meselesi olarak görülemeyeceğini, bölgesel mücadelelerde enstrüman olarak da değerlendirilemeyeceğini kaydeden Erdoğan, "Suriye, dünyada herkes için bir samimiyet testidir. Gereken tepkiyi vermeyenler büyük vebal altındadır.
Birleşmiş Milletler'de yaşanan süreç fiyaskodur. Uluslararası toplumun vicdanını tutsak almıştır. Zalimin eline öldürme lisansı vermesi kabul edilebilir değildir. Dahası insanlığa, vicdana sığmaz.
Veto yetkisini haiz olmanın sorumluluğu büyüktür. Hak,
adalet, hakkaniyet olarak bakılmalıdır. Zulmün devam etmesine yeşil ışık yakılmamalıdır. Cinayetler, toplu katliamlar yaşanırken, uluslararası toplum bu gidişata dur bile diyememiştir. Esed yönetimi bu basiretsizliği, kanlı politikalarını devam ettirmek için kendisine verilmiş açık bir çek gibi yorumlarsa, bunun hesabını kim verebilir" uyarılarında bulundu.
"SURİYE İÇİN ÜLKELERLE YENİ BİR GİRİŞİMİ BAŞLATACAĞIZ"
Suriye meselesinin,
soğuk savaş misali kutup mücadelelerine feda edilemeyeceğini dile getiren Başbakan Erdoğan, bu şekilde hareket eden ülkelerin üzerine Suriye'de akan kanın sıçradığını belirtti. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu insanlık ayıbı onları da içine çekiyor. Bölgemizdeki tüm sorunların müzakere zemininde çözülmesi gerektiğini vurguladık. Çatışma olmasın, kan akmasın diye mücadele ettik. Sorunun varlığı konusunda bir kafa karışıklığı yaşanıyor. BM üyesi kimi ülkelerden gelen açıklamalar, yaşanan dram karşısında büyük bir duyarsızlık, pişkinlik olduğunu gösteriyor. Uluslararası güç dengelerine
kurban edilirse sağduyu tamamen ortadan kalkar. Biz Türkiye olarak, Suriye'deki kardeşlerimizin yanında olmayan katliamlara yüksek sesle tepki vermeye, uluslararası toplum için gayret sarf etmeye çalışacağız. Dünya kamuoyunun dikkatini, Suriye üzerinde toplamaya devam edeceğiz. Bazı ülkelerle yeni bir girişimi de bu noktada başlatacağız. Arap Ligi'nin Suriye ile ilgili girişimini aynı şekilde desteklemeye devam edeceğiz."