Erdoğan: Muhalefet edenler sıraya girdi

Erdoğan açıklamalarda bulundu

Erdoğan: Muhalefet edenler sıraya girdi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''12 Eylül halk oylaması öncesinde ittifak halinde bize muhalefet edenler, bize hakaret edenler, bizi yalan söylemekle itham edenler, tüm söylediklerini yuttular. Şu anda mahkeme kapısında sıraya girdiler. Şu anda salon dolu. Bunlar sadece bugün bize karşı değil, millete karşı da kendi tabanlarına karşı da mahçuplar. Bugün bir kez daha anlaşılmıştır ki AK Parti'nin yolu milletin yoludur'' dedi. -Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Ben inanıyorum ki bu millet, her şey unutulsa bile sırf ezana iade ettiği hürmetten dolayı Adnan Menderes'i ebediyen gönlünde ve hafızasında taşıyacaktır. Cuma günü TBMM'de tıpkı ezana hürmetin iadesi gibi Kuranı Kerim'in öğrenilmesine ve öğretilmesine de hürmet iade edilmiştir. Bu, kadirşinas millet eminim ki bizim yaptığımız bu güzel düzenlemeyi de inşallah ebediyen hayırla yadedecektir. Millete gideceğiz hem onların hayır dualarını alacak, hem de eğer varsa zihinlerdeki soru işaretlerini ortadan kaldıracağız. özellikle CHP seçmenine gideceğiz özellikle MHP, BDP seçmenine gideceğiz ve gerçekleri onlara açık açık anlatacağız. Oy verdikleri, gönül verdikleri partinin nasıl statükodan yana tavır aldığını, bizim ise nasıl bir kez daha milletten yana tavır koyduğumuzu onlara anlatacağız.'' dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Sivas Davası'nın son günlerde hem Türkiye'de hem dünyada ''çok ciddi bir istismar konusu yapıldığını'' ifade ederek, ''2 Temmuz 1993, yani yaklaşık 19 yıl önce meydana gelen Sivas olaylarla ilgili olarak 131 sanık hakkında kamu davası açıldı. Bunlardan 40 sanık beraat etti, 79 sanık ağırlaştırılmış müebbet hapis ve süreli hapis cezalarına çarptırıldı, 5 sanık hakkında ise yargılama devam ediyor. Zaman aşımı nedeniyle sadece 7 sanık, dikkatinizi çekiyorum 131 sanıktan 7 sanık hakkında dava düştü, birincil mahkemede. Şimdi CHP ne yapıyor, sanki Sivas dosyası kapanmış gibi, bu olayın üzeri örtülmüş gibi bir hava yaratıyor'' dedi. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bu millet, merhum Adnan Menderes ve arkadaşlarının ezanın Türkçe okunmasına son vermelerini asla unutmadı, unutmuyor. Ben inanıyorum ki bu millet, her şey unutulsa bile, sırf ezana iade ettiği hürmetten dolayı Adnan Menderes'i gönlünde ve hafızasında taşıyacaktır. Cuma günü TBMM'de tıpkı ezana hürmetin iadesi gibi Kur'an-ı Kerim'in öğrenilmesine ve öğretilmesine de hürmet iade edilmiştir. Bu kadirşinas millet, eminim ki bizim yaptığımız bu güzel düzenlemeyi de inşallah ebediyen hayırla yad edecektir'' dedi. Başbakan Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nın açılışında yaptığı konuşmada, ekonomideki rekor büyüme oranına değindi. Dünya genelinde küresel krizin hüküm sürdüğünü anlatan Erdoğan, ''Filistin, Irak, Afganistan ve Libya'da siyasi sorunlar, Somali'de açlık sorunu, Suriye'de hüküm süren vahşet ve İran'ın uluslararası toplumla olan krizi, bölgeyi olduğu kadar Türkiye'yi de çok yakından ilgilendiriyor. Açıkçası son derece müteyakkız, atak, girişken olmamızı gerektiren bir süreç yaşıyoruz'' dedi. Erdoğan, şöyle devam etti: ''Biz 'bana ne' diyemeyiz. Biz 'adam sendeci' olamayız. Biz, büyük bir devletiz, büyük bir milletiz ve bunun gereği neyse onu yapmak, onun gereğini yerine getirmek zorundayız. İnanın boşa geçirecek tek bir saniyemiz bile yok. Geçmişte ülkenin nasıl yönetildiği, ekonominin nasıl yönetildiği, dış politikada nasıl bir vizyon sergilendiği, siyasetin nasıl yapıldığı bize mazeret olamaz. Biz bu ülkede hizmetin anlamını, hizmet etmenin yöntemini değiştirmiş bir partiyiz. Biz, devlet idaresinin, ekonomi yönetiminin siyaset yapmanın, siyaset üretmenin yöntemini değiştirmiş bir partiyiz. Biz hiçbir konuda elimiz kolumuz bağlı oturamayız. Hiçbir konuya seyirci kalamayız. Hiçbir konuda sessiz, tepkisiz duramayız. Zira biz üzerimizde milletin emanetini taşıyoruz. İşte her saniyemizi, hatta her anımızı millete hasrettik ve millete hasredeceğiz. 780 bin kilometrekarenin her bir zerresine, 75 milyon vatandaşımızın her birine ulaşmak, oraya hizmet götürmek zorundayız.'' -''Yalan, doğrudan çok daha hızlı yayılıyor''- Muhalefet partilerinin, kamuoyunda 4 4 4 düzenlemesi adıyla anılan eğitim sistemini kademeli olarak yeniden şekillendiren düzenlemeye karşı yaptığı yorumlara da değinen Başbakan Erdoğan, ''Maalesef yalan doğrudan çok daha hızlı yol alır ve yol alıyor. En başta bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da milletimizle kurduğumuz muhabbeti idame ettirmek, muhafaza etmek ve güçlendirmek zorundayız. Yalan, iftira, karalama, maalesef doğrudan daha hızlı yayılıyor. Muhalefet partilerinin hemen her konuda ürettikleri yalanların, iftiraların, yürüttükleri karalama kampanyalarının, doğrunun önüne geçmemesi için biz her an uyanık olacağız'' dedi. Geçen hafta cuma günü TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen yasaya atıfta bulunan Başbakan Erdoğan şöyle devam etti: ''Geçtiğimiz hafta cuma günü TBMM tarihi oturumlardan birine şahit oldu ve kademeli eğitim AK Partili milletvekillerinin yoğun gayreti, yoğun mücadelesiyle yasalaştı. Aziz milletimiz, bizim ne yapmak istediğimizi ve ne yaptığımızı çok ama çok iyi biliyor ve bize destek veriyor. 28 Şubat'ın bu ülkenin üzerine nasıl bir karabasan gibi çöktüğünü gördü, yaşadı. Hep birlikte yaşadık. 28 Şubat sonrası uygulamaların ekonomiye, sosyal hayata özellikle de eğitime nasıl bir ağır darbe vurduğunu milletimiz tecrübe etti. Aklı selim sahibi herkes kademeli eğitimin ne anlama geldiğini biliyor ve bunu inanın yürekten destekledi, destekliyor ama biz bununla yetinemeyiz. Biz 75 milyonun tamamının hükümetiyiz. 75 milyonun partisiyiz. 75 milyonun her birine ulaşmak zorundayız. Başta CHP olmak üzere muhalefet partilerinin yalanla, iftirayla, karalamayla yürüttüğü kampanyayı, biz samimiyetin ve muhabbetin diliyle bozmak zorundayız.'' -''Eğer dinlemeye fırsat bulabilselerdi, bu yasaya destek vereceklerdi'' CHP'nin yasanın görüşmeleri sırasında sergilediği tavrı eleştiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Açıkçası CHP gerek Komisyon'da gerek Genel Kurul'da hakaret etmekten, şiddet uygulamaktan, ortamı germekten ve tahrik etmekten vakit bulup da kademeli eğitimin ne anlama geldiğini, ne anlam taşıdığını idrak edemedi. Konuşmaktan dinlemeye fırsat bulamadılar. Eğer dinleselerdi, eğer dinlemeye fırsat bulabilselerdi inanın kendi çocukları adına bu yasaya destek vereceklerdi. Ama ideolojik saplantılarının bir perde gibi örttüğü idrakleri, maalesef mevzuyu anlamalarına engel oldu'' değerlendirmesinde bulundu. -''Yalanlarla milletimizin kandırılmasına izin vermeyeceğiz''- CHP'nin yasa çıktıktan sonra da ''yalan ve yanlış şekilde kamuoyunu yanıltma gayreti içinde'' olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu : ''CHP Genel Başkanının konuşmalarına bakın. Kesintisiz eğitimle, kademeli eğitim arasındaki farkı göremediğini, anlayamadığını, yeni yasanın neler getirdiğini bilmediğini göreceksiniz. Biliyorsunuz en başından beri, iki senedir eline tutuşturulan kağıtları gerçek zannedip peşine düştü. Eline bir gazete alıp o gazeteyle iktidarı suçlamaya kalkıyor. Gerçek başka, belge... Gazete haberleri hiçbir zaman belge olamaz ama bizi bu gazete haberleriyle yargıladılar. Biz de onlara aynı dille cevap vereceğiz. 'Kayseri'de yolsuzluk var' dedi açığa düştü. İşte mahkeme kararları hepsi çıktı ortaya. Mahkeme kararları neticesinde ne oldu, açığa düştü. Özür diledin mi dileyebildin mi? Milletim 2 oydan birini AK Parti'ye vermek suretiyle sana gereken dersi, gereken cevabı verdi. 'Bir bakan ÖSYM'ye mail göndermiş, torpil yaptırmış' dedi, onda da açığa düştü. Ne oldu özür diledi mi? Yok. Çünkü bunların kitabında böyle bir şey yok. Kürsüde önüne konulan notu bile okuyamadı. Orada da açığa düştü. Şu anda da kademeli eğitimle ilgili eline tutuşturulan yalan yanlış bilgi notları üzerinden kamuoyunu yanıltmaya çalışıyor. Biz buna müsaade etmeyiz, etmeyeceğiz. Biz yalanların, doğrulardan hızlı yayılmasına, yalanın doğrunun önüne geçmesine, yalanlarla milletimizin kandırılmasına izin vermeyeceğiz. Teşkilatımızdaki her bir arkadaşımızdan, il başkanlarımız, belediye başkanlarımız, kadın kolları, gençlik kolları, belediye ve il genel meclisi üyesi arkadaşlarımız bulundukları şehirlerde, ilçelerde, beldelerde, köylerde, vatandaşımıza bu konuyu anlatmalı.'' -Adnan Menderes'in ezana hürmeti gibi- 1960 askeri darbesinin ardından idam edilen Başbakan Adnan Menderes'in ezanın Türkçe okutulmasıyla ilgili düzenlemeyi kaldıran kararına atıftan bulunan Erdoğan, ''Bakın aradan 62 yıl geçmesine rağmen bu millet, merhum Adnan Menderes ve arkadaşlarının ezanın Türkçe okunmasına son vermelerini asla unutmadı, unutmuyor. Ben inanıyorum ki bu millet, her şey unutulsa bile, sırf ezana iade ettiği hürmetten dolayı Adnan Menderes'i gönlünde ve hafızasında taşıyacaktır. Cuma günü TBMM'de tıpkı ezana hürmetin iadesi gibi Kur'an-ı Kerim'in öğrenilmesine ve öğretilmesine de hürmet iade edilmiştir. Bu kadirşinas millet, eminim ki bizim yaptığımız bu güzel düzenlemeyi de inşallah ebediyen hayırla yad edecektir. Millete gideceğiz, hem onların hayır dualarını alacak hem de eğer varsa zihinlerdeki soru işaretlerini ortadan kaldıracağız. Özellikle CHP seçmenine gideceğiz. Özellikle MHP, BDP seçmemine gideceğiz ve gerçekleri onlara açık açık anlatacağız. Oy verdikleri, gönül verdikleri partilerin nasıl statükodan yana tavır aldığını, bizimse nasıl bir kez daha milletten yana tavır koyduğumuzu onlara anlatacağız'' diye konuştu. -''Kur'an benim Alevi vatandaşlarımın kitabı değil mi?''- Yasaya ilişkin yorumlara da değinen Erdoğan, şunları kaydetti: ''Bir televizyonda bir tanesi diyor ki, ileri gelenlerinden, 'Kur'an-ı Kerim diyor veya Kur'an diyor nasıl seçmeli ders olduysa, Alevilik niye seçmeli ders olmuyor' diyor. İleri gelenlerinden... Şu mukayeseye bak. Kur'an benim Alevi vatandaşlarımın kitabı değil mi? Böyle bir mukayese yapılabilir mi? Böyle bir anlayış olur mu? İşte sıkıntı buradan geliyor Kemal efendi gel buna cevap ver. Gel buna cevap ver. Zaten din eğitimi öğretimiyle alakalı derste bu verileceği gibi, bunun dışında biliyorsunuz zaten din dersinin içine bu girmiştir, zorunludur. Ve orada da Alevilikle ilgili bilgiler verilmek zorundadır, zaten bunları veriyoruz. Ha bu daha genişletilebilir mi o ayrı bir konu. Bu konuda varsa itirazlar biz isteriz ki bu konuyla ilgili itirazlar bakanlığımıza iletilirse, bizlere iletilirse biz bunları daha mufassal hale getiririz.'' -CHP, MHP ve BDP statüko kardeşliği içinde- Kademeli eğitim düzenlemesine CHP, MHP ve BDP'nin birlikte karşı çıktığını kaydeden Erdoğan, kendilerinin kademeli eğitime geçiş için hazırlıklara başladığında CHP ile birlikte MHP ve BDP'nin bu düzenlemeye karşı çıktıkların hatırlattı. Erdoğan şöyle devam etti: ''Dikkat edin tabanları öyle istediği için değil, bunlar statüko kardeşi oldukları için bu düzenlemeye karşı çıktılar. Tabanlarına rağmen, kendilerine oy veren kitleye rağmen, bu düzenlemeye karşı çıktılar. Bu statüko kardeşliğini, bunlar 12 Eylül halk oylaması öncesinde de aynı şekilde sergilediler. Tabanlarına, kendi kitlelerine tamamen muhalif, tamamen zıt şekilde anayasa değişikliğinin karşısında ittifak yaptılar. 12 Eylül'de sandıktan öyle bir sonuç çıktı ki neye uğradıklarını şaşırdılar. Tabanlarının kendi kitlelerinin dahi onlara inanmadıklarını 12 Eylül'de çok net olarak gördüler.'' AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Kalkıyor genel başkanları veya eş başkanları diyor ki: Eğer bu işi çözmek istiyorsanız, oturalım konuşalım. Neyi konuşacağım sizinle? Sizin bir defa kendi iradeniz var mı? Siz kendi iradenizle hareket etme özgürlüğüne sahip misiniz?'' dedi. Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda, terör örgütü ve onun siyasi uzantıları bu yılki nevruz kutlamalarını bir şiddet gösterisine çevirmek için çok yoğun çaba harcadığını ve tahrikler yaptığını söyledi. Nevruzun 21 Mart gününden önce kutlanması yönündeki taleplere, bu talepler öncesi aldıkları istihbaratta dayalı olarak sıcak bakmadıklarını belirterek, şunları kaydetti: ''Bunu eleştirenler oldu, bununla ilgili yazı yazanlar, yorum yapanlar oldu. 'Hükümet izin verseydi, polis izin verseydi bu olaylar çıkmazdı' diyenler oldu. Çok enteresan bir şekilde gerek terör örgütüne, gerek onun uzantılarına karşı engin bir hoşgörünün, iyimserliğin sergilendiğini gördüm. Türkiye'nin her günü 21 Mart mı Allah aşkına? Her gün Nevruz mu var? 21 Mart'ı bir haftaya genişletmiş olsak olay olmayacak mı? Peki bunun dışındaki günlerde, zamanlarda niçin değişik yerlerde, değişik sebeplerde eylemler yapılıyor. Bunlar bu işten nemalanıyor, bunu yapmak durumundalar, bunu yapmadıkları sürece eriyeceklerini biteceklerini görüyorlar. Onun içinde biz aldığımız istihbaratı iyi değerlendirmek durumundayız. Kalkıyor genel başkanları veya eş başkanları diyor ki: Eğer bu işi çözmek istiyorsanız, oturalım konuşalım. Neyi konuşacağım sizinle? Sizin bir defa kendi iradeniz var mı? Siz kendi iradenizle hareket etme özgürlüğüne sahip misiniz? Siz kendinizi idare etmiyorsunuz, sizi Kandil, İmralı idare ediyor. Böyle bir durumda olan bu yapı, nasıl olacak da karşısında bir siyasi iradeyle oturacak, bunu konuşacak.'' -''Kandil'den 2012 Nevruzunu kan gölü haline getirmek için talimat verildi''- Erdoğan, Kandil'den 2012 Nevruzunu kan gölü haline getirmek için talimat verildiğini belirterek, şöyle konuştu: ''Bunlar elimizde belgeler var, istihbaratını almışız. Güvenlik güçlerimiz Kandil'de yazılan bu senaryonun istihbaratını edindikleri için önlemlerini alıyor ve Nevruzun amacından saptırılmasına yönelik tahrikleri önlemek için yoğun gayret gösteriyor. Buna rağmen gösterilen tüm hassasiyetle dikkate rağmen İstanbul başta olmak üzere birçok şehirde cam çerçeve kırılıyor. Esnaf taşlanıyor, dükkanlar yağmalanıyor, halk otobüsleri, belediye otobüsleri yakılıp yıkılıyor, polisler yaralanıyor. Hatta bir polisimiz de maalesef bu arada şehit oluyor. Bu mu Nevruz kutlaması? Nevruz bahar değil mi? Özgürlüklere açılım değil mi? Ama bunların barış, özgürlüklere açılım anlayışı bu. Şunu burada açık açık ifade ediyorum: Hükümet terörle mücadelede sadece güvenlikçi yaklaşımı öne çıkaran bir uygulamayı asla izlemiyor ve izlemeyecektir.'' AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bunların bu yaklaşımı yüzsüzlüktür. Sen Sivas'ta olayların yaşandığı sırada cumhurbaşkanı olan, 'Halkla polisi karşı karşıya getirmeyin' diyen zatla 12 Haziran seçimlerinde yol arkadaşlığı yapacaksın, sonra da faturayı bize kesmeye çalışacaksın... Eğer Sivas'ı sorgulayacaksan sorgulamaya bizden değil, 12 Haziran'da yol arkadaşlığı yaptığın o zattan başla'' dedi. Erdoğan, partisinin il başkanları toplantısında yaptığı konuşmada, Adıyaman'da bazı evlerin kapısına işaret konulmasına değindi. CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün konuyla ilgili olarak, 200 eve işaret konulduğunu ve Adıyaman'da Alevi vatandaşlara ait evlerin işaretlendiğini söylediğini belirten Başbakan Erdoğan, Aygün'ün internet yolu ile bunu bütün Türkiye'ye ve dünyaya ilan ettiğini dile getirdi. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Hadise bambaşka... Sadece 25 eve işaret konulmuş. Bunların tamamı Alevi vatandaşlarımıza ait değil. Üstelik valilik, emniyet, istihbarat birimleri oradaki alevi vatandaşlarımız ile işbirliği ile sorunun üzerine gittiler ve hala takipçisiyiz. O andan itibaren konuyu takibime almış durumdayım. Peki ben o Tunceli milletvekiline soruyorum; yahu Allah aşkına sen bu yalanı, bu her tarafı kıvırcıklı yalanı nasıl söyledin, niye söyledin, ne adına söyledin, ne kazanacağını umdun da söyledin, sen bu tahriki, bu provokasyonu niye yaptın? Tabii olay böyle bir kışkırtmaya dönüştürülünce ardından İzmir'de, Erzincan'da da benzeri olaylar yaşandı. Fakat Genel Başkanın hiç umurunda mı? Bilmiyoruz. İnanın bunlardan keyif alıyor. Bunları görüyoruz. İşte o seloteyp bandının tankını komisyon başkanına, bir profesöre, kendi ifadesiyle bir entelektüele fırlatan grup başkanvekiline adam kalkıp da en ufak bir laf söylemiyor, en ufak bir uyarıda bulunmuyor. Bizden böyle bir şey gördün mü? 594 gram ağırlığındaki böyle bir şeyi atıyor... Sizin genlerinizde var, genlerinizde. CHP şu anda halen bu olayları bir kışkırtma aracı olarak kullanmaya devam ediyor. CHP milletvekilleri soruna sorumlulukla yaklaşmak yerine tüm Alevi vatandaşlarımızı tedirgin edecek bir tavır ve üslup sergiliyorlar. Bir kere burada şunu açık açık söylüyorum; biz bu oyunu geçmişte gördük, biz bu oyunu geçmişte Kahramanmaraş'ta, Çorum'da, Sivas'ta gördük. Biz ajanların, provokatörlerin, kışkırtıcıların Kahramanmaraş'ı, Çorum'u, Sivas'ı , Gazi Mahallesi'ni nasıl kan gölüne çevirmek istediklerine şahit olduk. Bunları maalesef yaşadık. Bugün Alevi kardeşlerimiz üzerinden aynı oyun oynanmak isteniyor. Bugün aynı tahrik, aynı kışkırtma, aynı senaryo devreye sokulmak isteniyor. Şunu ben açık açık söylüyorum, bilerek, inanarak söylüyorum; geçmişte ne Kahramanmaraş'ta, ne Çorum'da, ne Sivas'ta benim Alevi vatandaşımla Sünni vatandaşım arasında hiçbir sorun yoktur, olmadı. Ama işte bu tahrikçiler Sivas'ın dışından oraya geliyorlar. Kendi kısır siyasi hesapları uğruna Alevi ve Sünni arasında o gün de nifak sokmaya çalıştılar. Bugün de aynısını deniyorlar. Biz buna geçit vermeyeceğiz. Biz bu oyunu Allah'ın izniyle bozacağız. Bu ülkede, kimliği her ne olursa olsun vatandaşımın kapısına işaret konulmasına en başta biz karşı çıkacak, sorumluları da bulup adalete teslim edeceğiz. Alevi kardeşlerim oyuna gelmesin, Alevi kardeşlerim bu tahriklere boyun eğmesin. Bize oy vermiş, vermemiş hiç umurumuzda değil, bizim derdimiz başka. Benim vatandaşım vatandaş, insan mı insan... Mesele bitmiştir. Benim için Alevi olması, Sünni olması, bunların hiçbirisi bir şey değiştirmez. Siyah olması, beyaz olması hiçbir şey değiştirmez. İnsan olması değiştirir. Biz buna bakarız. Alevi vatandaşlarım asla tedirgin olmasın.'' -''Allah aşkına soruyorum; Sivas olayı olduğunda iktidarda kim vardı?''- Bu konuyla doğrudan bağlantılı başka bir konu olan Sivas Davası'na da bir kez daha açıklık getirmek durumunda olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, bu davanın son günlerde hem Türkiye hem de dünyada istismar konusu yapıldığını dile getirdi. Sivas olaylarının 2 Temmuz 1993 yılında gerçekleştirildiğini hatırlatan Erdoğan, olayların ardından 131 sanık hakkında dava açıldığını söyledi. Bu kişilerden 40 sanığın beraat ettiğini kaydeden Erdoğan, 79 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis ve süreli hapis cezalarına çarptırıldığını hatırlattı. 5 sanık hakkındaki yargılamanın devam ettiğini anlatan Başbakan Erdoğan, zaman aşımı nedeniyle sadece 7 sanık hakkında davanın düştüğünü söyledi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Şimdi CHP ne yapıyor? Sanki Sivas dosyası kapanmış gibi, sanki bu olayın üzeri örtülmüş gibi bir hava yayıyor. Bakın şurada göğsümü gere gere söylüyorum ha, açıkça... Sivas'ta benim önümü kesen çok kız kardeşlerimiz oldu, yani ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum olanların kızları oldu. Hüngür hüngür ağlıyorlar ve babalarının olayların içerisinde olmadığını, sadece duyurularla bu işin içerisine sokuşturulduğunu söyleyen ve bunun için de hüngür hüngür ağlayanlar... Peki bunları nereye koyacaksın? Sen CHP Genel Başkanı olarak önüne tutuşturulmuş bir listeyle kalkıp hemen rahatlıkla infazcı yapıyorsun. Bu kadar insan, şu anda onlar içeride. Ölüyü yargılıyorlar, ölüyü. İkide bir yani orada bütün o mücadelede 'durun' diyen, engellemeye çalışan insanı sürekli olarak medya kurban seçti ve medyanın kurban seçtiği o insan şu anda ölü, hala yargılamaya devam ediyorlar. Böyle bir yaklaşım olur mu? Aynı şekilde, başta Alevi vatandaşlarımız olmak üzere içlerinde bu tahrike gelenler var. Bu tür tahriki hep birlikte engellememiz lazım. Asla galeyana gelmememiz lazım. Sayın Kılıçdaroğlu, değerli CHP'li arkadaşlarım, Allah aşkına soruyorum; Sivas olayı olduğunda iktidarda kim vardı? AK Parti mi vardı? DYP ve sizin geçmişiniz olan SHP koalisyon hükümeti vardı. Yani bugünün CHP'si o olaylar yaşandığında SHP adı altında iktidarın ortağıydı. Siz aslında oradaki suçun da ortağısınız. Merhum İnönü, Sivas olayları olduğunda başbakan yardımcısıydı. Sivas olaylarından sonra da hükümet ortağı olarak yıllarca hükümette bulunmaya devam ettiniz. 52'nci hükümette CHP ortaktı. 55'inci hükümette Merhum Ecevit hükümet ortağıydı. 56'ncı, 57'nci hükümetler DSP hükümetiydi. Sivas olayını çözmediler, çözemediler. Sivas olaylarının üzerine gitmediler, gidemediler. Şimdi çıkmış faturayı AK Parti'ye kesmeye çalışıyorlar. O zaman AK Parti diye bir parti de yok. Sen bir yandan çetelere kol kanat gereceksin, bir yandan çetelere avukatlık yapacaksın, sonra da çıkıp Sivas olaylarından dolayı AK Parti'yi suçlayacaksın...'' -''Vicdan sahibi herkes bu acı olayı lanetler ve nitekim de lanetledik''- Sivas olaylarının olduğu dönemdeki vali ve bürokrasi yönetiminin de şu anda gündeme getirilmesinin gerekebileceğini belirten Erdoğan, bununla ilgili olarak Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç'ın bir açıklama yaptığını hatırlattı. Başbakan Erdoğan, CHP ile ilgili eleştirilerini sürdürerek, ''Bunların bu yaklaşımı yüzsüzlüktür. Sen Sivas'ta olayların yaşandığı sırada cumhurbaşkanı olan, 'halkla polisi karşı karşıya getirmeyin' diyen zatla 12 Haziran seçimlerinde yol arkadaşlığı yapacaksın, sonra da faturayı bize kesmeye çalışacaksın... Eğer Sivas'ı sorgulayacaksan sorgulamaya bizden değil, 12 Haziran'da yol arkadaşlığı yaptığın o zattan başla'' dedi. Başbakan Erdoğan, Türk milletinden, özellikle de Alevi vatandaşlardan oynanan bu oyuna karşı son derece dikkatli ve sağduyulu olmalarını rica etti. Erdoğan, Sivas olayları üzerinden Alevi vatandaşların tahrik edilmesine ve bu olayların belli bir kesim üzerinde suçlama malzemesi yapılmasına asla rıza göstermeyeceklerini ifade etti. Madımak Oteli'nde hayatını kaybedenlerin etnik kimliğini ve mezhebini hiçbir zaman soruşturmadıklarını ve bunun kendileri için hiçbir öneminin bulunmadığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, hayatını kaybedenlerin insan olduklarını dile getirdi. Erdoğan, ''Vicdan sahibi herkes bu acı olayı lanetler ve nitekim de lanetledik. Ama tam da o gün senaryoya uygun olarak bu olayı bir ayrışma, kışkırtma ve istismar aracı olarak kullananları da şiddetle kınıyoruz '' diye konuştu.
<< Önceki Haber Erdoğan: Muhalefet edenler sıraya girdi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER