Eğer bunu yaparsa AK Parti yara alır

AK Parti, özel yetkili mahkemeleri “bir maddelik işleri var” diyerek durdurursa, millet desteğini kaybedebilir...

Eğer bunu yaparsa AK Parti yara alır

Ak Parti'yi devirmek ve Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak üzere plan yapan bu derin yapılara karşı gerçekleştirilen operasyonları millet destekliyor. Ak Parti'ye yüzde 50 oy verilmesinin önemli bir sebebi de, bu yapılara karşı girişilen yargı mücadelesinin arkasında durması değil mi? Tamamlanmamış bir temizlik süreci, özel yetkili mahkemelere “bir maddelik işleri var” denilerek durdurulursa, bu en çok da millete vefasızlık olur. İşte Abdullah Abdulkadiroğlu'nun yazısı... Bu kadar yeter mi? MİT kanununda yapılan değişiklikle bazı kamu görevlilerinin yargılanması Başbakan'ın iznine bağlandı. Bunun hükümet aleyhine nasıl bir antipropagandaya dönüştürülebileceğini ve Başbakan'ın sırtına nasıl bir yük yükleyeceğini daha önce ifade etmiştik. Nitekim muhalefet partilerinin söylemleri bu yönde. Üstelik çok daha önemli bir tespit de, bizzat Cumhurbaşkanı'na bağlı Devlet Denetleme Kurulu tarafından yapıldı. Dink cinayetini ve dava sürecini analiz eden DDK raporunda kamu görevlilerinin yargılanabilmesinin izne bağlanmasının; bir grup insana farklı yargılama prosedürü öngördüğü gerekçesiyle toplumda adalet duygusunun azalmasına, devlete olan güven ve itibarın zedelenmesine sebep olduğu belirtiliyor. MİT yasasının çıkmasından 3 gün sonra yayınlanan bu rapor, yasayla, bir yanlışı düzeltmek için başka bir yanlış yapıldığını açıkça ortaya koyuyor. Siyasetin toz dumanı henüz dinmiş değil. Çünkü bazı açıklamalar yeni yanlışların da masada olabileceği izlenimi veriyor. Yenişafak Gazetesi Ankara Temsilcisi Abdulkadir Selvi köşesinde, Ak Parti'nin etkili bir ismine dayandırarak bazı bilgileri paylaştı. Bu etkili isim, MİT yöneticilerinin ifadeye çağırılmasının güven duygusunu sarstığını düşünüyor ve bundan sonra iktidarın ne yapabileceğini, belki de planlarını anlatıyor. Bu isim; 367 engelini aştıklarını, Anayasa'yı değiştirdiklerini, Cumhurbaşkanı'nı halkın seçtiği bir sistem getirdiklerini, 27 Nisan'ın cevabını 28 Nisan'da sivil muhtırayla verdiklerini sayıyor. Ak Parti'ye kapatma davası açıldığını ve kapattırmadıklarını, HSYK krizi çıkarıldığını, HSYK'yı değiştiren Anayasa değişikliği gerçekleştirdiklerini anlatıyor. Velhasılı; boyun eğmedik" diyor. Hepsi doğru. Bu mücadelede millet Ak Parti'nin arkasında oldu. Yerine göre vatandaş Ak Parti teşkilatlarından daha canla başla bu davayı savundu. İnsanların inandığı bir şey vardı. Türkiye'nin sırtına binmiş güçleri, millet sırtından atmak için belki de ilk kez bir fırsat yakalamıştı. Köylüsünden işçisine, doktorundan mühendisine, ev kadınından çalışanına kadar, toplumun her kesiminden insan kader birliği yaparak bir mücadeleye girişti. Herkes ülkesi için, kendine göre bir destan yazdı. Selvi'ye konuşan Ak Parti'nin o etkili ismi devam ediyor ve "bu kez önümüze özel yetkili mahkemeler krizi çıkarıldı. Gerekirse 1 maddelik bir yasa çıkarır ve özel yetkili mahkemeleri kaldırırız" diyor. Bu bir tehdit mi ? Eğer öyleyse kimi hedef alarak bu tehdidi yaptığını bilmiyorum ama Ak Parti'nin o etkili ismi, milletin kendini ortaya koyarak desteklediği Türkiye'nin çetelerle mücadelesini, derin yapılardan arındırılması kavgasını, Ergenekon'u, Balyoz'u, KCK'yı hikaye mi sanıyor acaba ? HSYK krizi, Erzincan'da uygulamaya konulmak istenen, Ak Parti'yi bitirme planını ortaya çıkaran Erzurum Özel Yetkili Mahkemesi ekibinin görevden alınmasıyla çıkmadı mı ? HSYK'nın bu hakim ve savcıları görevden alması, 12 Eylül'deki Anayasa değişikliğini zaruri hale getiren bardağın taştığı son damla oldu. Ak Parti'nin iktidara gelmesiyle başlayan ve son olarak ıslak imzalı irtica eylem planıyla daha iki yıl öncesine kadar uygulamaya konulmuşken engellenen, darbe girişimlerini kim deşifre etti ? Binlerce sayfa Ergenekon ve Balyoz iddianamelerinde yazan bilgileri, belgeleri kim ortaya çıkarıp bu yargı süreçlerini başlattı ? Balyoz'daki kan donduran planlar kimler tarafından bozuldu ? KCK operasyonlarıyla bölge halkını terör örgütü baskısından kurtarıp, nefes almalarını sağlayan hamleleri kim yaptı ? Habur faciasının yol açtığı terörle mücadeledeki başarısızlık, nasıl tersine çevrilip örgüte karşı amansız operasyonlar başladı ? Ak Parti'yi devirmek ve Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak üzere plan yapan bu derin yapılara karşı gerçekleştirilen operasyonları millet destekliyor. Ak Parti'ye yüzde 50 oy verilmesinin önemli bir sebebi de, bu yapılara karşı girişilen yargı mücadelesinin arkasında durması değil mi ? Selvi'ye konuşan Ak Partili, herhalde Türkiye'nin derin yapılardan, çetelerden, kendilerini devirmek üzere karanlık dehlizlerde plan yapanlardan temizlendiğini falan düşünüyor. Ya da özel yetkili mahkemelerin yürüttüğü bu operasyonların hikaye olduğunu sanıyor. Veya “buraya kadar yeter” diyor. Derin yapılar, ülkeyi sarmış ve her tarafını ele geçirmiş bir hastalıksa bu hastalığın en ufak bir zerresi vücutta kalmayıncaya kadar, ucu nerelere gidiyorsa oraya gidilmeli ve bünyeden temizlenmeli. Türkiye'nin yol aldığı 2014 sürecine doğru yeni şoklar yaşansa bile, bu mücadelenin “yeter” denilecek tarafı yok. Peki “bu kadar yeter” derseniz ne olur ? Büyük mücadelelerle zirveye taşınmış bir ülke, yer çekimi kuvvetine kapılırsa her şey eskisinden de kötü olur. Sayısal olarak iktidarın buna gücü var. İstiyorsa o bir maddelik değişikliği her an meclisten geçirip, özel yetkili mahkemeleri kapatabilir. Karar kendilerinin. Tamamlanmamış bir temizlik süreci, özel yetkili mahkemelere “bir maddelik işleri var” denilerek durdurulursa, bu en çok da millete vefasızlık olur. Türkiye'yi karanlığa sürüklemek isteyen derin yapılarla gözünü kırpmadan mücadele eden ve milletin desteğini arkasına almış bu mahkemeleri tehdit etmek yerine, sağduyulu hareket etmek en çok da iktidarın üzerine düşen görev. ABDULLAH ABDULKADİROĞLU - SAMANYOLU HABER [email protected] twitter/aakadiroglu
<< Önceki Haber Eğer bunu yaparsa AK Parti yara alır Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER