Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu, BM ve
Arap Birliği Özel Temsilcisi Kofi
Annan'ın BM
Güvenlik Konseyi'ni bilgilendirmesinin ardından önemli bir dönem başladığını, bu dönemde herkesin sorumlu davranması gerektiğini söyleyerek, "Ancak bütün bu kritik dönemde bizim için önemli olan içi doldurulmamış sözler değil, eyleme dönüşmüş adımlardır.
Suriye'nin verdiği sözleri tutup tutmayacağını yakından takip edeceğiz" dedi.
Rusya'nın
Karadeniz Donanması'na bağlı savaş gemisi Smetliviy'in
İstanbul ve
Çanakkale boğazlarından geçiş için
Türkiye'den izin isteyip istemediğinin sorulması üzerine, geçişler için ilke olarak Montrö Sözleşmesi ile belirlenen kuralların uygulandığını söyleyerek, böylesi kritik bir dönemde herkesin sorumlu davranması gerektiğini de belirtti.
Davutoğlu şunları kaydetti:
"Zaten Montrö ile belirlenmiş çok net kurallar vardır. Bu kurallar çerçevesinde uluslararası hukuka uygun şekilde bu geçişler yapılır. Bu konuda çok net kurallar, ilkeler var. Ancak bu kritik dönemde bütün
ülkelerin Suriye'deki gelişmeler konusunda dikkatli tutum sergilemesi çok büyük bir önem taşıyor. Çünkü
Kofi Annan dün BM Güvenlik Konseyi'ne verdiği brifing ile yeni bir takvimle birlikte
uygulama planı önerdi. Suriye'nin Dostları toplantısında da biz Annan'ın misyonunun açık uçlu olmaması gerektiğini 83 ülke olarak deklare etmiştik. Bu son gelişme ile de misyonun açık uçlu olmadığı teyid edilmiş oldu."
Bakan Davutoğlu, bu nedenle artık önemli bir dönem başladığına dikkati çekerek, "Önümüzdeki günlerde ne olup biteceğine hepimizin yoğunlaşması lazım. Ancak bütün bu kritik dönemde bizim için önemli olan içi doldurulmamış sözler değil, eyleme dönüşmüş adımlardır. Suriye'nin verdiği sözleri tutup tutmayacağını yakından takip edeceğiz."
Gerek komşu ülke Türkiye olarak, gerekse Arap Birliği ve uluslararası
toplum olarak katliamların, saldırıların durması için, Suriye halkının acılarının dinmesi için ne gerekiyorsa yapacaklarını söyleyen Davutoğlu, bu çerçevede herkesin sorumluluk içinde davranmasının önem taşıdığını kaydetti.
Davutoğlu, Suriye'de kayıp iki Türk gazeteciye karşılık Türkiye'ye sığınan iki Suriyeli albayın kaçırılarak pazarlık yapılmak istendiğine ilişkin iddiaların hatırlatılması üzerine de şunları söyledi:
"
Hayır herhangi bir pazarlık söz konusu değil. Gazeteciler üstünden bir pazarlık yürütülmesini de doğru görmeyiz. Gazeteciler evrensel hukuk gereği görevlerini yapan ve bu görevlerini saygın şekilde yaptığı zaman uluslararası vicdana ve kamuoyuna katkıda bulunan, çok önemli misyonlar yürüten kişilerdir. Dolayısıyla gazetecilerimizin bir an önce salimen ailelerine kavuşması için elden gelen her çabayı gösteriyoruz. Kamuoyunun bundan emin olmasını isteriz. Ama herhangi bir pazarlık söz konusu değil, bu çabamızı sonuna kadar sürdüreceğiz."