TBMM Başkanı
Cemil Çiçek, “(Eksiği de olsa fazlası da olsa başımızı sokacak bir anayasamız var) diyemeyiz. Çünkü bir taraftan 'Siz mevcut anayasal düzeni niye değiştirdiniz?' deyip yargılama süreci devam ederken, o işi yaptığı iddia edilen kişilerin ortaya koyduğu bir anayasayla
Türkiye yoluna devam edemez” dedi.
Zeytinburnu Belediyesi'nin yeni anayasa çalışmalarına katkı sağlamak amacıyla
Kültür ve
Sanat Merkezi'nde düzenlediği “Yeni Sivil
Anayasaya Doğru” başlıklı sempozyumda konuşan Çiçek, yeni anayasa çalışmaları kapsamında vatandaşların görüşlerinin toplandığı ilk bölümün bu ay sonunda tamamlanacağını ve sonrasında yazım safhasının başlayacağını hatırlattı.
Çiçek, 8-10 daireli bir
apartman yönetiminde bile ihtilaflar yaşandığına işaret ederek, zor bir işin gerçekleştirilmeye çalışıldığını, çok keskin talepler ortaya konulduğunda bir uzlaşı noktası bulmanın zor olacağını belirtti.
60 ülkenin anayasasını incelediklerini aktaran Çiçek, böylece dünya tecrübelerinden, kendi tecrübelerinden, akademik birikimden ve vatandaşların görüşlerinden istifadeyle çıkacak
taslak metnin, kamuoyunda yeniden tartışıldıktan sonra 4 siyasi partinin meclis başkanlığına sunulacağını, bunun da işin kolay kısmı olacağını anlattı.
Çiçek, bu sürece ilk başladıklarında 4 partinin mutabık olduğu konuları, yeni bir anayasaya duyulan ihtiyaç, yeni anayasanın meclis tarafından yapılması, sürecin bir uzlaşma
komisyonu tarafından ve meclis başkanının koordinasyonunda yürütülmesi olarak sıraladı.
Cemil Çiçek, süreci çok uzatmak istemediklerinin de altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hatta 2012 sonuna kadar hedefi bile işe kafa yoranlar bakımından uzunca bir süre olarak mütalaa edildi 'Niye 30 yıldır tartıştığımız bir konuyu niye 14-15 aya yaydık?' diye... 30 yıldır tartışmış gibi göründük ama neyi ne kadar tartıştık o şimdi daha açık ortaya çıkıyor. 30 yıldır biz anayasa konusunu haritacılık diliyle 1/1000000 ölçeğinde tartıştık. Bu anayasa kötüdür, demokratik yol ve yöntemlerle yapılmamıştır... Bu anayasanın dengeleri,
özgürlük-güvenlik dengesi, devlet-birey önceliği, devletin kurumları arasındaki işleyiş konusunda çok ayrıntılı bir
tartışma yapılmadığı anlaşılıyor.”
“Ömrümüzün 30 yılını bu olumsuzlukları tartışarak geçiremeyiz”
Bu işi 3-4 ayda yapmayı isteyeceklerini, ancak işin içine girdikçe bunun mümkün olmadığını gördüklerini dile getiren Çiçek, “Ancak 'İlanihaye de yapamayız' dedik. Bizler
siyaset yapıyoruz. İşimiz yapmakla alakalı. Gerçekçi olmak lazım. 2015'e kadar 3
seçim var. Seçim ortamında böyle önemli, zor, işin içine girdikçe birçok şeyi
hesap etmek durumunda olan siyasetçiler açısından bir taraftan seçim, öbür taraftan anayasa... Bu işin zorluğunu da hesaba katarak '2012 sonuna bitirmeyi hedefliyoruz' dedik. Bunu gerçekleştirebilirsek, demokrasimiz, siyaset kurumuna güven, parlamentonun itibarı, 4 siyasi partimizin kamuoyuna verdikleri söz ve taahhütler açısından da bunu son derece önemsiyoruz” diye konuştu.
Anayasanın bir
toplumsal ihtiyaç olmasının ötesinde, son 15-20 günden bu yana yeni bir anayasanın mecburiyet haline geldiğini söyleyen Çiçek, şöyle devam etti:
“(İyi kötü bir anayasamız var, yeni bir devlet kurmuyoruz, eksiği de olsa fazlası da olsa başımızı sokacak bir anayasamız var) diyemeyiz. Çünkü bir taraftan 'Siz mevcut anayasal düzeni niye değiştirdiniz, niye evimizi başımıza yıktınız?' deyip yargılama süreci devam ederken, o işi yaptığı iddia edilen kişilerin ortaya koyduğu bir anayasayla Türkiye yoluna devam edemez. Bu istesek de istemesek de meşruiyet problemleri de ortaya çıkaracaktır. Ömrümüzün bundan sonraki kısmını da 2 şeye hasredemeyiz. Birincisi, bu iş yapılamazsa, 'Sen engel oldun, öteki engel oldu, siz maraza çıkardınız, birisi eteğimizden çekti'. Ömrümüzün 30 yılını da bu olumsuzlukları tartışarak geçiremeyiz, geçirmemeliyiz. İki, demin söylediğim çelişkiyi izahla geçiremeyiz. Bu dönem bir mecburiyet de var. Ne yapıp yapıp biz yeni bir anayasa yapmak durumunda olacağız.”
“Baskı gruplarının tam
baskı yapacağı zaman”
Bu süreçte 4 siyasi partinin desteğinin önem taşıdığını, 23
Nisan oturumu ve sonrasındaki açıklamalarda taahhüdün yenilenmesini olumlu gördüklerini ifade eden Çiçek,
sivil toplumdan da beklentileri olduğunu söyledi.
Çiçek, “Şimdi sivil toplum kuruluşları dediğimiz kurumlara eskiden baskı grupları diyorduk. Baskı gruplarının tam da baskı yapacağı zaman. İlla olumsuz anlamda değil. 'Ne yapın yapın bu anayasayı yapın' tarzında bu baskılarını, bu konudaki desteklerini, olumlu katkılarını ortaya koymaları gerekiyor. Biz sorumluluğumuzu daha derinden hissedebilelim diye” şeklinde konuştu.
“Ne
sipariş vereceğini sen söyle ki ben onu hazırlamaya çalışayım”
Komisyon üyeleri olarak bugüne kadar anayasa içeriğine dair şahsi fikirlerini açıklamaktan kaçındıklarını söyleyen Çiçek, “Biz neticede bir lokantada
hizmet eden insanlarız. Ne sipariş vereceğini sen söyle ki ben onu hazırlamaya çalışayım. Yoksa bugüne kadar yapılanların benzerini yapmış olurduk” dedi.
Çatı kuruluşların yaptığı toplantıların sonuçlarına bakıldığında, sanıldığı kadar Türkiye'de kavganın bulunmadığını, kavganın, piramidin yukarısında olduğunu gördüğünü belirten Çiçek,
Diyarbakır,
Edirne ve
Samsun gibi farklı illerde çıkan taleplerin birbirine çok yakın olduğunu ifade etti.
TBMM Başkanı Çiçek, “Böylesine halkta bir görüş paralelliği olduğu bir toplumda tam da yeni bir anayasa yapmanın zamanıdır diye düşünüyorum” diyerek, en mükemmeli olmasa da en azından “Bizim” diyebilecekleri bir anayasa yapma imkanının bulunabileceğini söyledi.
Öte yandan yeni bir anayasanın ülkedeki her olumsuzluğu ortadan kaldıracağı, sıfır sorunlu bir Türkiye ortaya çıkaracağı gibi bir beklentinin de oluşmaması gerektiğini vurgulayan Çiçek, “Ancak yeni bir anayasanın Türkiye'ye sorun çözmede, vesayetten kurtulmada, vatandaşla devlet arasında bugüne kadar yaşadığımız sıkıntıları ortadan kaldırmada, siyasetin çözüm üretme imkanlarını artırma bakımından önemli fırsatları da getireceği kanaatini samimi olarak taşıyorum” diye konuştu.