Şunu gördüğümde hayretler içerisinde kalıyorum sanki
darbecilik
teröristlikten daha asil bir suçmuş gibi bir bakış açısı sergileniyor,
darbecilik nedir? Toplumda dehşet oluşturmaktır terörizm, teröristler bunu
silahlarıyla yaparlar, peki darbeciler ne yaparlar? Darbeciler de silah zoruyla gelir yönetime el koyarlar, halkın iradesini hiçe sayarlar ve bunu silah zoruyla yaparlar bu silahlar halkın boğazından kesilmiş, vergilerle alınmış silahlardır ama gün gelir o silahlar halka doğrultulur, arada ki fark nedir
Allah aşkına? İkiside silahla yapılan şeylerdir, meşhur
Fransız reklamcı Segilay'ı hatırlarsınız diyor ki; Sakın anneme benim reklamcı olduğumu söylemeyin, o beni piyanist sanıyor' bir insan dolayısıyla terörist değilse değildir ama sanki darbeci olmak çok şerefli birşeymiş gibi, sanki asil bir suçla itham edilmekmiş gibi bir
tartışma yapılıyor ve bunu gerçekten hayretle, ibretle izliyoruz.
'TAKKE DÜŞER KEL GÖRÜNÜR'
Türkiye'de ki bütün darbeciler de, teşebbüs edenler de
ölüm döşeğinde de olsa
yargılanmalıdırlar, ibret-i alem için bu böyle olmalıdır. Bizim kimseyle kan, kin davamız yoktur, biz prensipler çerçevesinde meseleye bakıyoruz artık darbe, söylenti, muhtıralar, andıçlar bizim dünyamızdan, hayatımızdan çıkmalıdır. Herkesin elbette ki takkesi düşer ve kel görünür, herşeyin hesabı sorulacaktır biliyorsunuz dönemin
Genelkurmay Başkanı Erdenhun Paşa harp okulu öğrencileri tarafından dövüldü, bunlar hoş şeyler değil bunlar bizim asla kabul edeceğimiz şeyler değil ama bunlar da bizim malesef tarihi gerçeklerimizdir, burada bu defterin artık kapatılması gerekiyor bizim hayatımızdan artık bunların çıkarılması gerekiyor, Yunanistan'ın, Şili'nin, Portekiz'in yaptığı gibi bütün bu işe kalkışanlar ve yapanlar
hesap vermeli.
'28 ŞUBAT DA YARGILANMALI'
Bunlar 28
Şubat için de yapılmalıdır, 28 Şubat bir işkence dönemidir, Sincan'dan yürütülen tanklar aslında milletin iradesinin üzerinden yürütüldü. Bunlar unutulmaya terkedilmemelidir. Kılıçdaroğlu diyor ki; Neden bu dönemi yargılamıyorsunuz? Biz mi yargılama yapıyoruz, biz kimseyi yargılamıyoruz. 28 Şubat sürecinde Türkiye'de adeta bir rezillik sergilendi, uyuşturucu baronlarının, zamparaların ortaya sürüldüğü bir dönemdi o dönem ve medyamız maalesef bunun aracısı olmuştu o zaman.
CHP KILIÇDAROĞLU'NDAN HOŞNUT DEĞİL
Bugünlerde CHP tam bir tiyatro manzarası sergiliyor, nedir? Kılıçdaroğlu için bir fezleke hazırlanmış ve CHP buna o kadar sevindi ki adeta müsamereye giden çocuklar gibi şendiler.
Kuzey Kore devlet başkanı Kim'in ölümünden sonra resmi olarak
ağlama merasimi yapıldı ya, ağlamayanlar sürgüne gidecekmiş. Dün baktım CHP'li vekillerden 132 tanesinin durumu da aynıydı, bunlar kim için ağlıyor? Sayın Kılıçdaroğlu için, Genel Başkanlığı döneminde Kılıçdaroğlu için ilk defa mı fezleke hazırlanıyor?
Hayır, 01.06.2011'de
Bitlis Valisi'ne hakaretten daha önce fezleke gönderilmiş, 19.09.2011'de yine aynı şekilde hakarette bulunduğu için fezleke gönderilmiş ve 20.05.2011'de toplantı ve yürüyüş kanunlarına muhalefetten yine fezleke gönderilmiş. Peki, bütün bu fezlekelerle ilgili olarak Kılıçdaroğlu ve CHP'li vekiller feryat figan etmedi de şimdi ne oldu?
Yargıtay ve Danıştay'a seçilen değerli hukukçulara
militan diyeceksiniz, sonra hakkınızda fezleke hazırlanıp gönderilecek diyeceksiniz ki;
Başbakan'ın haberi var bundan' peki sayın Başbakan hakkında hazırlanan fezlekelere ne diyeceksiniz? Bakanlarımızdan
İsmet Yılmaz var,
Ömer Çelik için hazırlanan fezlekeler var bunları da mı sayın Başbakan hazırlatıp göndertti?
Bu kadar basit bir tutum içine gireceklerini asla tahmin etmezdim, CHP kendi içinde kaynıyor. Şimdi bir kahraman edasıyla ortaya çıkıyor ben asılsam da, kesilsem de diye birşeyler söylüyor. Diğer fezlekeler gibi bu da gelecek ve dokunulmazlığından dolayı diğerleri gibi TBMM'de bekletilecek, sayın Kılıçdaroğlu herkes cezaevine girince Başbakan olmuyor,
Sinan Aygün de girdi ama Başbakan olmadı,
iktidar muhalefet liderini cezaevine gönderecekmiş gibi bir
algı oluşturmanın da bir anlamı yoktur.
SORU: Başbuğ'un tutuklandığı günden beri bir kafa karışıklığı var, parti olarak sayın Başbuğ'un
Yüce Divan'da mı yoksa özel mahkemelerde mi yargılanması konusunda ne düşünüyorsunuz?
Çelik: Siz gazetecilik dışında örneğin dışarıda başka bir şey yaparsanız ben gazeteciyim ne yapıyorsunuz diyemezsiniz, 42 adet
internet sitesi oluşturup burada kirli
propaganda yapmak ve yaptırmak, sonra
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bunları
delil olarak kabul edip
AK Parti'ye
kapatma davası açacak ve bunu siz mesleğinden ötürü yanlış görmeyeceksiniz, bu nerede görülmüş Allah aşkına? Mesleğinizle ilgili bir suç olursa Yüce Divan'a gidersiniz doğru ama bu bir askeri suç değil, diyelim ki siz ordu komutanısınız verdiğiniz bir emirle ülkeyi felakete sürüklediniz bu konuda Yüce Divan sizi yargılar, ben huhukçu değilim ama okuduklarımdan anladıklarım benim budur. İster
Genelkurmay Başkanı ister Başbakan ister normal vatandaş, herkesin adil yargılanma hakkı vardır, bu hukukun şaşmaz prensipidir. Yargı hızlı çalışsın, geciken
adalet adalet değil, bunların hepsi tamam. Dün sayın Bakan'ın yaptığı açıklamaya göre davaları 1 sene içinde bitireceğiz diyor, bu iyiye doğru gidişi ifade ediyor.
Benim şahsıma sorarsanız ben Başbuğ'un Yüce Divan'da değil, şuanda yargılandığı yerde yargılanmasını düşünüyorum' dedi.