Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli, 19
Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramı kutlamalarına değindi. Bahçeli, "Ne yazık ki bu kutlamanın, AKP tarafından milli bayramların önemine ve manasına leke sürülmeye çalışıldığı bir döneme denk düşmesi son derece dikkat çekicidir. AKP hükümetinin
19 Mayıs'a savaş boyaları sürerek saldırması sonucunda, bu kutlu bayram üçe bölünmüş ve gerçek zemininden koparılmıştır.
Ne büyük bir talihsizlik ve ne kadar mesafe almış bir garezdir ki, yapılacak törenler Atatürk'ün
anma, Gençlik ve Spor olarak üçe ayrılmış ve dağıtılmıştır. İntikamla yatıp, kinle kalkan
iktidar zihniyetinin; 19 Mayıs'ın ruhuna, mesajına ve taşıdığı derin anlam hazinesine gösterdiği pervasızlık gerçek anlamda hastalıklı siyasi yapısından ve çarpık idrakinden kaynaklanmıştır." diye konuştu.
Bahçeli, "AKP'nin milli kimliğe, milli gün ya da bayramlara yönelik iffetsiz ve edepsiz hücumu aslına bakılırsa Türk milletinin varlığına ve birliğine çevrilmiş bölücü namludan başka bir şey değildir. Bilinmelidir ki, milli bayramlara yönelik yapılan karalama kampanyası MHP'nin iktidarında son bulacak, verilen tahribatların hepsi neye mal olursa olsun düzeltilecektir." ifadesini kullandı.
"KENDİSİNİ DEV AYNASINDA GÖRÜYOR"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştiren Bahçeli, "
PKK elebaşlarının muhatap ülkelerden iadesini isteyen, ama bu ülkelerin kırmızı bültenle aradığı kişilere kol kanat gererek açığa ve çelişkiye düşen Başbakan Erdoğan'dır. Suriye'nin içişlerine karışan, Şam yönetimini tam olarak karşısına alan, ama
muhalif unsurların
facia boyutundaki saldırılarını görmezden gelerek insanlık vicdanında sınıfta kalan Başbakan Erdoğan'dır. Sütünde ve hamurunda sorun olanlara devletin imkânlarını peşkeş çeken, süt dağıtımındaki aksaklıkları siyasi kaygılarla kapatarak
göle yoğurt çalmaya çalışan da takdir edeceğiniz üzere Başbakan Erdoğan'dır." dedi.
Bahçeli, şöyle devam etti: "Tarihsel ve kültürel cevherimizi yaralayan iktidarın başında yine bu kişi vardır. Bu kapsamda Başbakan haddinden fazla şımarmış ve kendisini dev aynasında görmeye başlamıştır.
Türkiye, işin açıkçası adı konulmamış bir otoriter sistemi yaşamaktadır. Sanki
Türkiye Cumhuriyeti Recep Tayyip Erdoğan'ın
deney tüpüdür ve aklına ne eserse, keyfi neyi öngörürse ve zat-ı şahaneleri neyde karar kılarsa yerine getirilmekte veya bu yönde girişimlerde bulunulmaktadır. Kaldı ki, AKP'nin demokrasiyi yağma eden ve budayan zihniyeti, millet iradesini çarpıtan sinsiliği bugün üstesinden gelinmesi gereken en ciddi tehditlerden birisi haline gelmiştir."
"ŞAHLARA ÖZENDİ"
Bahçeli, ifadelerini şöyle sürdürdü: "Başbakan Erdoğan'ın
başkanlık hayalleri, başkan Erdoğan olma emelleri, tek adamlık hevesleri yeni ve
sürpriz bir gelişme değildir. Bunun evveliyatının, fikri
hazırlık evrelerinin ve yavaş yavaş kamuoyu oluşturma uyanıklığının olduğu öteden beri net ve bellidir.
Özellikle Başbakan Erdoğan
Ortadoğu ülkelerine gide gele ve küresel
siyaset labirentlerinde özenle imal edilen sultanlarla, emirlerle, şahlarla ve krallarla düşüp kalktıkça kendisi de bunlara özenmiştir. Bunun için önce; plan ve projelerini savunup icazet aldığı ABD'yi örnek almayı
tercih etmiş ve telaşla bu ülkeye yaranmaya çalışmıştır.
Önemle hatırlatmak isterim ki, daha iktidara gelişinin üzerinden bir yıl bile geçmeden; "Siyasetteki tek arzum başkanlık ya da yarı başkanlık modelidir. Bunun ideali de Amerika'da uygulanan sistemdir" sözlerinin sahibi Başbakan Erdoğan'dır."
Bahçeli, "Geçmişiyle taban tabana zıtlıklar taşıyan Başbakan; Türkiye'yi dürtülerinin, hezeyanlarının ve günü birlik değişen heveslerinin kayyumuna devretmenin sınırında ve eşiğindedir. Buna dur demek, mani olmak hepimiz için vazgeçemeyeceğimiz bir millet ve vatan görevdir." dedi.
"ERDOĞAN'IN ZEHRİNE PANZEHİR DOKUZ IŞIK'TIR"
Bahçeli, sözlerinin devamında şu ifadeleri kullandı: "Bununla yetinmeyen bu zihniyet, şimdi de işi
merhum Başbuğumuz
Alparslan Türkeş Bey'in kaleme aldığı "Dokuz
Işık" isimli kitaba kadar götürmüştür.
İtalya seyahati dönüşünde önceden kurgulandığı belli olan
senaryo gereğince, şahsımın
başkanlık sistemi hakkındaki sözleri bir muhabir tarafından Başbakan'a soru olarak yöneltilmiş, kendisi de eline apar topar tutuşturulan Dokuz Işık kitabının "Tek Başkan-Tek
Meclis Sistemi" bölümünü istihza yüklü yüz hatlarıyla okumuştur.
Kabul etmek lazımdır ki, Başbakan Erdoğan için bu ciddi bir gelişmedir. Arınması, paklanması ve fikren temizlenmesi bakımından arayıp da bulamayacağı bir fırsattır. Yakında Sayın Başkan'ın eski
ülkücü olduğunu duyarsak ve bununla ilgili aslı astarı olmayan iddialar kamuoyuna düşerse bizim açımızdan hiç de şaşırtıcı olmayacaktır. Ne var ki Orhun Anıtları'nın yolunu yaptırmak, örsde
demir dövmek ve
bayrak taşımak şahsını nasıl milliyetçi yapmayacaksa, Dokuz Işık'tan işine gelen pasajları okuması da kendisine bir fayda sağlamayacaktır.
Çünkü Başbakan Erdoğan ve zihniyeti
zehir ise, bunların panzehiri biliniz ki Dokuz Işık ve taşıdığı yüksek ruhtur."
"ERDOĞAN'A ÜLKÜCÜ ALERJİSİ HAKİM"
Bahçeli, "Bu yüzden başkanlık sistemi hakkındaki tartışmaların göbeğine merhum Başbuğumuzun ve fikirlerinin getirilmesi katiyen tesadüf görülmemelidir." diyerek, şunları söyledi:
"Başbakan Erdoğan'ın başkanlık sistemiyle ilgili düşüncelerinin meşrulaştırılması amacıyla Dokuz Işığa müracaat etmesi takdir edersiniz ki istismarcı bir bakışın son oyunu ve tertibinden başka bir anlama gelmemektedir. Kimi zaman ülkücü harekete ağır hakaretler yağdıran, kimi zaman da bölücü siyasetine alet etmek için tezgâhlar kuran sefalet içinde kıvranan bir bakışın, aziz
dava arkadaşlarım nezdinde zerre kadar itibarı ve değeri bulunmayacaktır.
Zira MHP düşmanlığı, ülkücü alerjisi AKP'nin her hücresine hakimdir ve Başbakan'ın siyasi duruşu ve ifadesi bunun sayısız örnekleriyle doludur."