Başbakan Yardımcısı Ali
Babacan, artık
Türkiye'nin ve
AK Parti'nin bir dünya
markası haline geldiğini ifade ederek, ''Türkiye artık küresel sorumluluk duygusu taşıyan bir
ülke; sadece kendi içinde yaptıklarıyla, kendi sınırları içerisinde kalan bir sorumluluğumuz yok, artık sınırlarımızın çok ötesine taşan bir sorumluluğumuz var'' dedi.
Babacan,
Orhangazi ilçesinde düzenlenen ''AK Parti Siyaset Akademisi'' toplantısında yaptığı konuşmada, AK Parti'nin şu anda hem Avrupa'da hem
Kuzey Afrika'da hem Ortadoğu'da, hatta dünyanın çok daha uzak bölgelerinde çok ilgi uyandıran, merak konusu olan bir
siyasi hareket olduğunu söyledi.
Kuzey Afrika'da, Ortadoğu'da ve pek çok ülkede önemli dönüşüm süreçlerinin yaşandığına dikkati çeken Babacan, şöyle konuştu:
''Bu ülkelerde sokaklarda
gösteriler yapan, sokaklara dökülen insanlara sorduğunuzda 'siz ne istiyorsunuz, ülkenizde neler gerçekleşsin? denildiğinde, çoğunun verdiği
cevap şu; 'Biz de Türkiye gibi olmak istiyoruz. Türkiye'nin başarılarını biz de kendi ülkemizde görmek istiyoruz. Türkiye'de bir AK Parti var, Türkiye'de bir Recep
Tayyip Erdoğan var, biz de ülkemizde böyle bir
yönetim istiyoruz, biz de böyle liderler istiyoruz, biz de başarılı olmak istiyoruz.' Çok
şükür artık Türkiye bir marka haline geldi, artık AK Parti bir marka haline geldi, bir dünya markası haline geldi. Bugün bakıyoruz Fas'ın son seçimlerinde iktidarı alan parti Fas'taki Adalet ve Kalkınma Partisi. Çok şükür bunun da bize yüklediği sorumluluğu mutlaka fark etmemiz gerekiyor. Bir yandan tabii hep beraber seviniyoruz, Türkiye'nin başarılarıyla gurur duyuyoruz, ama bir yandan da ne kadar ağır bir sorumluluk altında olduğumuzu da anlamamız, farkına varmamız gerekiyor. ''
-''Şu anda Türkiye bir donör ülke''
Babacan, burada yaptıkları her işin, attıkları her adımın, artık dünyanın dört bir tarafından izlendiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
''Eğer Türkiye'de iyi şeyler oluyorsa, bu pek çok ülkede iyi şeyler için örnek oluyor. Türkiye artık küresel sorumluluk duygusu taşıyan bir ülke. Sadece kendi içinde yaptıklarıyla, kendi sınırları içerisinde kalan bir sorumluluğumuz yok, artık sınırlarımızın çok ötesine taşan bir sorumluluğumuz var. Biz dünyanın pek çok bölgesinde faaliyet gösteriyoruz. Bakın Afrika'da
büyükelçilik sayımız 12'ydi, 2008 yılında bunun 38'e çıkmasıyla ilgili kararlarımızı aldık, ülkeleri tespit ettik ve gelecek yıl itibariyle, 34'ün tamamını açmış oluyoruz. Şu anda Türkiye bir donör ülke, yani
bağış yapan,
yardım eden bir ülke. 2004 yılına kadar dünyada listelere baktığımızda yardım, bağış alan ülkeler listesindeydik, şimdi yardım eden bağış veren ülkeler listesine girdik. Geçen yıl, 2011 yılında Türkiye'nin yaptığı dış yardımlar 1 milyar doları geçti. 100'ün üzerinde ülke var. Kimi ülkelere eğitim yardımı yapıyoruz, kimi ülkelere sağlık tesisleri kuruyoruz, kimi ülkelere
teknik yardım veriyoruz...''
Bugün itibarıyla THY'nin sadece Afrika'da 19 şehre uçuş başlatmış durumda olduğunu belirten Babacan, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (
TİKA) vasıtasıyla dünyanın dört bir yanında yardıma ihtiyacı olana yardım ettiklerini, desteğe ihtiyacı olana
destek verdiklerini anlattı.
Babacan, bütün bunların Türkiye'nin itibarını yükselttiğini vurgulayarak ,
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu söyleyenlerin artık dünyada daha farklı karşılandığını ifade etti.
Yabancı ülkelerde çalışan akrabası, tanıdığı ya da arkadaşı olanların bunu yakından bildiklerini dile getiren Babacan, ''(Bizim yolda yürüyüşümüz değişti) diyorlar. 'Çarşıda alışverişte, komşuyla temasımızda, iş ortamımızda bize bakış açıları değişti' diyorlar. 'Ben her gün çalıştığım fabrikaya girerken, artık daha alnım açık daha dik bir yürüyüşle girebiliyorum' diyorlar. İşte bu Türkiye'nin başarısıyla alakalı'' diye konuştu.
-''Kendi bayraklarını söküp Türk bayrağını yapıştırıyorlarmış''-
Babacan, şu anda Afganistan'da 50 tane
Türk okulu bulunduğunu, bunların inşaatını tamamlandığını belirterek, şunları kaydetti:
''Kimisini kendimiz çalıştırıyoruz, kimisini Afgan yetkililere teslim etmiş durumdayız. Sadece kız okullarında 110 tane kadın öğretmenimiz çalışıyor. Bin 800 tane askerimiz var orada ve orada askerlerimiz diyor ki; 'Biz şehirde gezerken
silah taşımıyoruz.' Başka ülkelerin askeri kamplarına bakıyorsunuz büyük ilan asmışlar, '50 metreden daha fazla yaklaşırsanız sizi vururuz' diye, açık açık. Ben kendim de gittim birkaç defa gördüm,
kale gibi tesisler, bizim askeri birliğimizin kapısı açık, vatandaş rahat girip çıkıyor. Sordum oradaki komutanlarımıza 'sizin güvenlik riskiniz yok mu? Bu kadar herkes aşırı korku içinde, tehdit altında? 'Sayın bakanım şuraya Türk bayrağını yapıştırıyoruz, yürüyoruz, hiçbir şey olmuyor ondan sonra' dedi. Şimdi başka ülkelerin birlikleri de öğrenmiş kendi bayraklarını söküp Türk bayrağını yapıştırıyorlarmış güvenlik için...''
Bütün bunları yoğun bir çabanın, emeğin ürünü olduğunu anlatan Babacan, ''Eğer AK Parti bu noktaya geldiyse, bu aynı zamanda AK Parti teşkilatlarının bir eseridir'' dedi.
-''Bu işin özü güven''-
Babacan, bugün dünyada son derece yoğun bir
ekonomik krizin yaşandığına dikkati çekerek, ''Bakıyorsunuz bir gün İspanya'da insanlar sokağa dökülmüş, bir gün İtalya'da gösteriler var, ertesi gün Yunanistan'da parlamento önünde neredeyse sokaklar cayır cayır yanıyor. Fakat hamdolsun Türkiye'de güzel bir istikrar ortamı var. Bize soruyorlar ''Nasıl oluyor ki siz malınızın yüzde 45'ini Avrupa'ya satıyorsunuz? Finans kanallarıyla bu kadar Avrupa'ya bağlısınız, orada böylesine ciddi bir tablo varken Türkiye nasıl farklı bir performans gösteriyor?' diye. Biz de diyoruz ki 'eğer siz bir reçete, bu işin formülünü soruyorsanız, bu işin özü güven.
Güven ortamını memlekette sağladığınızda ekonomide işler rayına giriyor, ama güven ortamını sağlayamadığınızda ne yaparsanız yapın, isterseniz şu anda Avrupalıların Amerikalıların yaptığı gibi, milyarlarca doları, avroyu karşılıksız basın, piyasaya sürün ekonomi canlansın diye, sonuç alamıyorsunuz. İşte AK Parti'nin Türkiye'ye getirmiş olduğu bu istikrar, güven ortamı, bizim de ekonomik başarımızın arkasındaki en önemli sebep.
Bir adım atarken, karar alırken hiçbir zaman kısa vadeli düşünmediklerini, hep yarının, 10 yıl sonrasının Türkiye'sini düşünerek adım attıklarını vurgulayan Babacan, bu uzun vadeli bakış açısının, Türkiye'nin elde ettiği başarının da en önemli sebebi olduğunu ifade etti.
AA