Başbakan Yardımcısı Ali
Babacan, ''Eğer hiç bir
ülke hiç bir
tedbir almazsa, bir süre sonra dünya yaşanabilir bir dünya olmaktan çıkacak ve çevre felaketleri tüm dünyayı etkileyecek boyutlara ulaşacak'' dedi.
Babacan,
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un inisiyatifiyle kurulan ''BM
Küresel Sürdürülebilirlik'' konulu yüksek düzeyli panelin hazırladığı raporu açıkladığı basın toplantısında, gelecek nesiller için sürdürülebilir bir çevre ve
temiz su kaynaklarına sürekli erişimin son derece önemli olduğunu, aksi halde kısa vadede hızlı bir
ekonomik büyümenin, hızlı bir
kalkınmanın gelecek nesillere yaşanması mümkün olmayan bir dünya bırakma anlamına gelebileceğini söyledi.
Günümüzde sürdürülebilir kalkınma için çevresel iyileştirmelere katkı sağlayan mal ve hizmetlerin yatırım ve tüketimini önceliklendiren bir anlayış bulunduğunu ifade eden Babacan, yatırımlarda ve tüketimde çevre konusunun sürekli gözönünde bulundurulduğunu kaydetti. Babacan ''yeşil ekonomi'' ve ''yeşil büyüme'' derken istihdamı ve yoksulluğun azaltılmasını da göz önünde bulundurmak zorunda olduklarını anlattı.
Sürdürülebilirlik kavramının gittikçe daha çok kullanılmaya başlandığına işaret eden Babacan, burada da yine ekonomik kalkınmayla
doğal kaynakların kullanımı ve
çevre kirliliği arasındaki bağlantının önemli olduğunu kaydetti.
Panelin yapısı hakkında da bilgi veren Babacan, özellikle sürdürülebilir kalkınmaya yönelik dünyada çok sayıda toplantı düzenlediğini, kararlar alınmaya çalışıldığını ancak bu çabaların, hedeflenen sonuçlara ulaşılması için için yeterli olmadığını söyledi. Babacan, çevreyle ilgili, iklim değişikliği ile ilgili müzakerelerden istenen sonucun alınamaması nedeniyle BM tarafından bağımsız bir panelin kurulmasının kararlaştırıldığını anlattı.
Panelin, kendisinin de dahil olduğu toplam 22 üyesinin bulunduğunu ifade eden Babacan, panel üyelerinin 22 ayrı ülkeden, 11 kadın, 11 erkek olarak seçildiğini, üyelerin, ülkelerinin resmi pozisyonundan bağımsız olarak dünya için en iyisine yönelik çabaları ortaya koymaya çalıştığını söyledi. İlk çalışmaların
Ağustos 2010 yılında başladığını anlatan Babacan, bu süreçte bir çok toplantı yapıldığını, çalışma grupları oluşturulduğunu, telekonferanslar gerçekleştirildiğini kaydetti.
''3 milyardan fazla insan
yoksulluk sorunuyla başbaşa''
Babacan, tüm bu çalışmaların ardından 30 Ocak 2012'de raporun tanıtımının
Afrika Birliği Zirvesinde yapıldığını, raporun adının ''Güçlü
toplum, güçlü dünya ve
tercih etmeye değer bir gelecek'' olarak belirlendiğini söyledi.
Raporda, dünyada 3 milyardan fazla insanın yoksulluk sorunuyla başbaşa olduğu, mevcut kalkınma modellerinin de sürdürülebilir olmadığına yer verildiğini ifade eden Babacan, ''Yani eğer hiç bir ülke hiç bir tedbir almazsa, bir süre sonra dünya yaşanabilir bir dünya olmaktan çıkacak ve çevre felaketleri tüm dünyayı etkileyecek boyutlara ulaşacak ve bundan dünyada yaşayan herkes olumsuz etkilenecek. Şu anda çevreyi gözardı ederek, hızlı büyüyelim, bugün için refahı sağlayalım, gerisini sonra düşünürüz dediğimizde gerçekten dünya yanlış bir yöne doğru gider'' diye konuştu.
''Hızla yok olan bir biyolojik çeşitlilik söz konusu''
Dünyada
yaşamın devamı için gereken çevresel eşiklerin de artık yavaş yavaş aşılmaya başladığını ifade eden Babacan, şu anda hızla yok olan bir biyolojik çeşitliliğin söz konusu olduğunu,
sera gazlarının etkisinin arttığını, iklim değişikliklerinin gözlendiğini hatırlattı. Şu anda doğru kararlar alınırsa, doğru politikalar uygulanırsa kötüye gidişin önlenebileceğini vurgulayan Babacan, bunu da raporda tespit ettiklerini, şu an için bir çaresizlik ve imkansızlık durumunun söz konusu olmadığını belirtti.
Her düzeydeki kurumsallaşma ve insan kaynaklarının daha güçlü bir dünya ve daha güçlü bir toplum için yeniden yapılanması gerektiğini belirten Babacan, ''Raporda şunu da vurguladık; 2012 yılında doğan bir bebek, 2030 yılında 18 yaşına gelmiş olacak. Yani bugün atacağımız adımlar, bugün doğan çocukların 18 yaşına geldiği günkü dünyanın şeklini belirleyecek, yön verecek'' dedi.
Kalkınmanın sürdürülebilmesi için öncelikle yoksulluğun azaltılması, ekonomik büyüme ve gelir dağılımındaki eşitsizliğin düzeltilmesi gerektiğini ifade eden Babacan, ''Raporda, gelir dağılımındaki bozulmanın dünyada önemli bir problem olduğu tespit edilmiş durumda, ancak istisna olarak 2 ülke gösteriliyor. Bunlardan birisi
Türkiye, diğeri de
Brezilya'' dedi.
Sürdürülebilirlikte sosyal faktörlerin son derece önemli olduğunu ifade eden Babacan, şöyle konuştu:
''Bir yanda olabildiğince zenginleşen, geliri artan bir kesim ama öte yandan da yaşam şartlarının son derece zorladığı,
açlıkla, yoksullukla mücadele eden milyarlarca insan... Bunun da sürdürülebilir bir tablo olmadığını düşünüyoruz. Raporda yine 2000 yılından bu yana dünyada 20 milyon kişinin daha açlık sınırının altına düştüğünü ve her yıl 5,2 milyon hektar orman alanının yok olduğununu tespit ettik.
Ozon tabakası ile ilgili önlemler dikkatli uygulanırsa, bundan 50 yıl sonra ancak 1980'deki ozon tabakası yapısına kavuşmak mümkün olacak. Yani 32 senedeki bozulmayı, ancak 50 senede telafi edebiliyoruz.''
Babacan, 1990-2009 yılları arasında küresel
sera gazı emisyonlarında yüzde 38'lik bir artışın söz konusu olduğunu, çok iddialı önlemlerle bile küresel ısınmanın ancak artı 2 derecede durdurulabileceğinin tahmin edildiğini söyledi.
Babacan, dünyada yaşayan insanların yüzde 20'sinin elektrik kullanamadığını, 884 milyon kişinin
temiz su kaynaklarına ulaşamadığını, 2,4 milyar kişinin de
atık su hizmetlerine erişemediğini söyledi.
Dünyada 67 milyon çocuğun ilkokula gidemediğini, bebek
ölüm oranlarının yüksek olduğunu ifade eden Babacan,
özetle sürdürülebilir kalkınma için gelişmelerin istenen düzeyde olmadığını, ilave önlemlerin acilen alınması gerektiğini bildirdi.
Rapordaki öneriler
Raporda ne yapılması gerektiği konusunda toplam 56 ayrı alanda öneriler bulunduğunu anlatan Babacan, şöyle devam etti:
''Raporda öncelikle hükümetlere sesleniyoruz, kadın haklarının güçlendirilmesi ve
cinsiyet eşitliği önemli. 2015 yılına kadar ilköğretime erişimin mutlaka tamamlanması gerekecek. Bütün hükümetler dünya genelinde 2030 itibariyle ikincil eğitime, yani lise dediğimiz eğitim seviyesine ulaşmalı. Hükümetler ve iş dünyasının beraber çalışması,
genç girişimcilerin desteklenmeleri, kadınların ekonomik hayatta daha aktif olmaları, enerji verimliliğinin yaygınlaştırılması,
yenilenebilir enerji kaynaklarının payının yükseltilmesi, önümüzdeki dönem için yapılan önerilerin bazıları.''
Ekonomi ile ilgili öneriler
Raporda ekonomi ile ilgili yapılan önerilere de değinen Babacan, doğal kaynakların ve dışsallıkların fiyatlandırılmasının, kadınların ve gençlerin ekonomik hayata katılmalarının faydalarının daha iyi anlatılmasının, sürdürülebilir
uygulamalar için uzun dönemde
teşvik sağlamak üzere ulusal para ve
kredi sisteminin yapılandırılmasının, su kullanımı, tarım ve ormancılık gibi alanlarda eko sistem hizmetlerinin ödenmesi için ulusal ve uluslararası programların geliştirilmesinin,
fosil yakıt sübvansiyonlarının bitirilmesinin önemli olduğunu kaydetti.
Raporda, kamu alımlarında, çevreyle uyumlu ve sürdürülebilir kalkınmaya önem veren bir bilinçle yapılan ürünlerin tercih edilmesinin önerildiğini anlatan Babacan, teşviklerde de çevre ile dost yatırımlara ayrı bir önem ve öncelik verilmesi gerektiğinin vurgulandığını bildirdi.
Raporda, halka açık şirketlerin çevreye olan duyarlılığının ayrıca takip edilmesi gerektiğine yer verildiğini anlatan Babacan, ''Raporda İMKB'de biliyorsunuz sürdürülebilirlik endeksi var. İMKB'deki sürdürülebilir endeksi, iyi bir uygulama örneği olarak raporda yer alıyor'' dedi.