Ahmet Davutoğlu itiraf etti!

Suriye'deki son durumu değerlendiren Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye'de iki kentin PKK'nın eline geçtiğini söyledi.

Ahmet Davutoğlu itiraf etti!

Myanmar yolunda konuşan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Suriye'nin kuzeyinde Afrin ve Kobani'nin PKK'nın eline geçtiğini belirterek “Esad bunlara silah desteği sağladı. Evet bu, hayal değil, gerçek. Bunu bir tehdit olarak değerlendirdik ve gerekli tedbirleri aldık, alıyoruz” dedi. 'PYD BAŞARAMAYACAK' Suriye'nin kuzeyindeki gelişmeler Türkiye'nin Suriye vizyonunu değiştirecek mi? İnsanlarda PYD'nin atağa geçmesi ile ilgili sonuçların hükümet tarafından öngörülemediği algısı var. Suriye rejiminin unsurlarıyla birlikte Suriye halkına zulmetmiş olan PKK/PYD unsurları fırsatçılık yaparak bu kaostan bir fayda çıkarmaya çalışıyorlar. Esed kalsaydı onunla işbirliği yaptığı için bir fayda çıkaracaktı. Esed giderse de bu ortaya çıkan boşluğu kullanarak fayda sağlamayı umuyorlar. Ama başaramazlar. Başarıyorlar gibi? Yok başaramazlar çünkü her şeyden önce Suriye halkı bunu görüyor. Suriyeli Türkmenler de Kürtler de bunu görüyor. Tabii ki böyle geçiş döneminde ortaya çıkabilecek kaosla ilgili her türlü öngörümüz vardı. Kamuoyunda oluşturulmak istenen panik havasına karşı eylem planımız belliydi. Gereken adımlar da atıldı. 'BUNLARIN HEPSİNİ ÖNGÖRMÜŞTÜK' Aylardır bizi eleştirenlere bakın. Bir yazar diyor ki "Davutoğlu'nun ya bilgisi yok ya yalan söylüyor". Rejim tarafından oraya götürülmüş bir gazetecinin izlenimi üzerinden bu eleştiriyi yapıyor ve argüman da şu: Hükümet Esed'in kalacağını öngöremedi. Şimdi Esed'in gideceği belli olunca, bu sefer kuzey Suriye diye bir harita çıkardılar. Evet, Esed gidecek ama bu hükümet yine öngöremedi, sonrası için ortaya çıkacak senaryoları düşünemediler, demeye başladılar. Böyle bir şey olabilir mi? Benim elimde köy köy nerede Kürt var, nerede Dürzi var hepsi mevcut. Veya PKK/PYD oraya bir şeyler götürecek de Türkiye bundan habersiz olacak. Mümkün mü? Ama Suriye'nin kuzeyinde oluşan tatsız durum ve olası sonuçları için tümüyle hayali bir tehdittir de denilemez öyle değil mi? Bakın, gereksiz bir panik var. Emin olun, biz bunların hepsini öngörük. Panik halinde yorumlar yapılırken biz pek çok üst düzey toplantı yaptık, kararlar aldık, adım adım uygulamaya koyduk. Şu anda Suriye'de herhangi bir yerde, herhangi bir olay üzerinde Türkiye'nin etki gücü zayıflamış değil. Zaten öyle Kamışlı'dan Lazkiye'ye kadar kesintisiz bir Kürt kuşağı yok ki! O bölgede nerede ne var, hepsini köy köy çıkartırım size. Dara'daki Dürzi'yi de, Haseki'deki Kürt'ü de Humus'taki Türkmen'i de biliriz. Biz bu resim içinde hepsini birlikte tutmaya çalışıyoruz. SORUN, GERÇEK HARİTA HAYALİ Suriye'de birlik istiyoruz ve inşallah öyle olacak. Öte yandan elbette Afrin ve Kobani'ye PKK geçti ve Beşar Esad bunlara silah desteği sağladı. Evet bu, hayal değil, gerçek. Bunu bir tehdit olarak değerlendirdik ve gerekli tedbirleri aldık, alıyoruz. Ancak o harita hayali. Kamışlı'dan Lazkiye'ye kadar sanki her taraf aynı Kuzey Irak'ta olduğu gibi Kürtlerden oluşuyor argümanı üzerinden yapılan kurgudur, hayalidir. Peki biz Kürtlerin Suriye'deki haklarına karşı mıyız? Yok. Söz konusu değil. Erbil'deki toplantıda sağ tarafımda Suriye Kürt Ulusal Konseyi (SKUK), sol tarafımda Suriye Ulusal Konseyi (SUK) oturuyor. Dedim ki SUK Başkanı bir Kürt, siz de Suriyeli olarak masanın başındasınız, oturun anlaşın. Bizim görmek istemediğimiz şey terör tehdidi. Yani aranızdan biri hiç konuşmadan kalkıp şu köy benim demesin. Seçilmiş parlamento olduktan sonra aranızda konuşursunuz, buraya özerklik verelim, burası ise şöyle olsun vs. dersiniz. O zaman ne yaparsanız o sizin bileceğiniz iş. Ama halkın seçtiği bir parlamento olmadan silahlı bir grup bir yeri ele geçirirse, başka bir silahlı grup da başka yeri ele geçirir. Bizim görmek istemediğimiz şey bu. 'AHMEDİNEJAD, ESED'LE NİYE FOTOĞRAF VERMİYOR?' "Rusya bile iki günde bir 'Esed bizim dostumuz değil ' diye açıklama yapma ihtiyacı duyuyor. Niye Ahmedinejad, Esed ile birlikte fotoğraf vermiyor? Peki biz Esed ile ilişkiyi sürdürseydik dünyanın yüzüne bakabilir miydik? Bırakın dünyayı Halep'teki, Azzaz'daki insanların yüzüne bakabilir miydik? Kim öngörmüş, kim öngörmemiş? Peki Kılıçdaroğlu'na sorulmaz mı: Siz neden bundan birkaç ay önce Esed'ın gideceğini öngörmediniz?" 'KILIÇDAROĞLU MESELELERİ SIRAYA DİZMEKTEN ACİZ' Kılıçdaroğlu'nun zihninde sekans yapma yeteneği gelişmemiş. Yani sıralama düşüncesi yok. Madem "çapsız" dedi, kendisine biraz matematik hatırlatmak lazım. Ben uluslararası ilişkiler okuyanlara önce "İyi matematik bilgin var mı" derim. Matematik bilgin olmadan tarih ve olay sıralaması yapamazsın. On ay diplomatik çaba sarf etmişiz, on bin insan ölmüş, Kılıçdaroğlu Meclis kürsüsünden "Nasıl oldu da bir sabah kalktık ve ilişkilerimiz bozuldu. Ne güzel eskiden ortak kabine toplantısı yapıyorduk" diyor. Sanki ortak kabine toplantısını kendisi yapmış gibi. Onu da biz yaptık. O zaman da ona itiraz ettiler. Şimdi bizim yaptığımız şeyle dönüp bizi eleştiriyor. Kardeşim sen on aydır neredeydin, Polinezya'da mıydın, Alaska'da mı yoksa Pasifik Adaları'nda mı? Bu dünyada değil miydin? Kılıçdaroğlu, olaylar arasındaki illiyet bağını göremiyor, çünkü illiyet bağını görmek bir çap gerektirir. HABERTÜRK
<< Önceki Haber Ahmet Davutoğlu itiraf etti! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER