Görüşmenin ardından Bakan Davutoğlu,
Erbil Valisi
Nevzat Hadi ile birlikte Celil
Hayat Camii'ne giderek
teravih namazı kıldı. Namazın ardından Davutoğlu'nu cami imamı Dr. Beşir Halil Hattat kapıya kadar uğurlad.
Bakan Davutoğlu, cami çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtlayıp, "Bizim isteklerimiz çok açık. Kaygılarımız ilettik, çok kapsamlı görüşmeler yaptık.
Suriye başta olmak üzere
terörle mücadele konusunda karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk. Gelecekle ilgili kaygılarımızı açık bir şekilde paylaştık. Türkiye'nin beklentileri çok açık. Hem vizyonumuzu hemde kaygılarımızı paylaştık. Bu konuda tutumumuz net. Birlikte bazı adımlar atılması konusunda anlayış birliğimiz var" dedi.
Gazetecilerin, "Kandilvari bir yapılanmayla ilgili Türkiye'nin mesajı iletildimi?" sorusunu Davutoğlu, "Mesajı aldılar" diye yanıtlad.
ALINAN KARARLAR
Dişişleri Bakanı Davutoğlu ile
Barzani arasındaki görüşmede alınan ortak kararlarda , "Bölgedeki otorite boşluğunun yerini alacak herhangi bir şiddet içerikli girişim ortak tehdit olarak algılanacaktır. Yeni Suriye, herhangi bir
terörist gruptan ve aşırı akımlardan özgür olmadır" denildiği öğrenildi.
Dışişleri Bakanlığı görüşmeyle ilgili alınan ortak kararları bir açıklamayla kamuoyu ile paylaşacak.
ALINAN KARARLAR ORTAK BİLDİRİYLE DUYURULDU
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Bölgesel
Kürt Yönetimi Başkanı
Mesut Barzani arasında yapılan görüşmenin ardından ortak bir
bildiri yayınlandı.
İngilizce bildiride Mesut Barzani için
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı ifadesi kullanıldı. Ortak bildiride dostane ve çok kapsamlı bir görüşme gerçekleştirildiği ifade edilerek, ikili ve bölgesel meseleler hakkında özellikle Suriye’ye ilişkin her iki taraf ilişkilerin geldiği nokta konusunda memnuniyetleri dile getirildi. İkili ilişkileri özellikle
ekonomik kalkınma, enerji başta olmak üzere tüm alanlarda geliştirme konusunda görüş birliğine varıldığı belirtilen bildiride, her iki taraf Suriye’deki durumun endişe verici durumda olduğu ve Suriye halklarının acılarının devam ettiği belirtildi.
"Her iki taraf Suriye rejiminin ve izlediği
politikaların
ülke içerisinde mezhep ve etnik çatışmaları provoke etmek yönünde izlediği politika ve eylemlerin ülkede durumu daha da güçleştireceği ifade edilen bildiride, insani kayıplar ve yıkımın tahmin edilemez boyutlarda olduğu belirtilerek şöyle denildi:
"Suriye’deki gelişmeler ayrıca bölgesel güvenliğe, istikrara da tehdit oluşturmaktadır. Bu her anlamda kabul edilemezdir. Her iki taraf da Suriye’de siyasi geçiş sürecinin barışçıl bir şekilde gerçekleşmesi konusundaki taahhütlerini ifade ettiler. Ayrıca Suriye’nin geleceğinin yalnızca Suriye halkının özgür iradesiyle belirlenebileceğinin altını çizdiler. Suriye’deki tüm vatandaşların eşit haklar ve özgürlüklerden faydalanacağı, demokratik, özgür ve çoğulcu Suriye için ve Suriye halkının meşru taleplerinin yerine getirilmesine
destek vermek için
işbirliği yapmaya ve çabaları eşgüdüm halinde yürütme noktasında görüş birliğine varıldı. Her iki taraf Suriye’deki istikrarsızlık ve
kaos konusunda duyduğu derin kaygıyı paylaştı. Suriye’de otorite boşluğundan istifade etmeye çalışacak her türlü şiddete başvuran grup ya da örgütün ortak bir tehdit olarak algılanacağı konusu da vurgulandı. Yeni Suriye’de her türlü terörist ve aşırıcı grubun varlığına izin verilmemelidir. Bölgenin barış ve istikrarı için iki taraf da istişare ve işbirliğine devam etme konusunda mutabık kaldılar."