BBP Genel Başkanlığı görevinden
istifa ederek,
Sivas'tan bağımsız
milletvekili adayı olan
Muhsin Yazıcıoğlu, ''Sayın
Baykal, cumhuriyet kahramanı, (İrticacılara Cumhurbaşkanı seçtirmedim) diyor. Sayın Erdoğan da
demokrasi mağduru. İkiye ayırdılar. Milletin işi, aşı, derdi, şehidi umurlarında bile değil, böyle bir
seçim yapmaya mecbur ettiler bizi. Seçimi erkene aldılar, seçim süresi bize yetmedi'' dedi.
Yazıcıoğlu, ''Milletimizin mutsuzluğunu, yoksulluğunu, işsizliğini, çilesini bir kader olarak kabul edip kendileri bu milletin vergilerinin üzerinde saltanat kuranlar,
Anadolu çocuklarını askerde hatırlayıp şehit olunca alkışlayan, sonra unutan, onun bacısını, anasını hor gören, üniversite kapılarından (kamusal alan) diye devletin kapılarından geriye çevirenler, artık uyanın biz geliyoruz, biz geleceğiz'' dedi.
Seçim çalışmaları kapsamında gezdiği her yerde 7'den 70'e herkesin kendisine ilgi gösterdiğini belirten Yazıcıoğlu, ''Sivas benim. Ben Sivas'ın kaderiyim. Bu Sivas'ın kaderini değiştirmek için sadece fedakarlık yapmak değil, feda olmaya hazır olduğumu söylemek istiyorum'' diye konuştu.
BBP'nin çok
temiz bir mazisi olduğunu ifade eden Yazıcıoğlu, ''Bugüne kadar bizim hakkımızda şöyle toplu
iğne başı kadar bir yolsuzluk, bir istismar, milletimizin değerlerini pazarlık masasına koyduğumuza dair en
küçük bir ima duydunuz mu? Ben mafyayı yanıma yaklaştırmadım. Ben yolsuzlukların, suistimallerin ve devletin kaynaklarını kullanarak palazlanan kirli sermayenin yanında yer almadım. Yanıma da koymadım. Bu mücadeleyi Anadolu çocuklarının,
helal annelerinin sütü gibi emekleriyle, paralarıyla bu mücadeleyi yaptım'' dedi.
-
HRANT DİNK CİNAYETİ-
Hrant Dink cinayetine değinen Yazıcıoğlu, şöyle devam etti:
''Son günlerde partimiz çok büyümüştü ve büyüyordu. Tam böyle uçağımız yukarıya doğru kalkıyordu ki Hrant Dink diye birisi öldürüldü ve herkes sokaklara döküldü (Hepimiz Ermeniyiz, Hepimiz Hrant'ız) diye. Herkes suspus oldu. Ama ben televizyonda dedim ki (
Hayır Hepimiz Mehmet'iz, Hepimiz Türk ve Müslümanız). İşte benim bunu söylediğimi duymuş muydunuz? Televizyonlarda izlediniz. Ben söyleyene kadar kimsenin sesi çıkmış mıydı? İşte o zaman (Bu kaybedeceği bir şey olmayan bir adam, bunu fazla büyütmemek lazım) dediler. Hemen olayın sabahı, bir fotoğraf yayınladılar. Arkamda duran birisinin fotoğrafını. Neymiş, muhbirmiş, bana ne muhbirse. Kim koymuş arkama, ben mi koydum kendim için muhbiri. Sonradan da bir cinayette ilişkilendirilmiş. Benimle ne ilgisi var. Günlerce adeta ailemle beraber
linç yapılmak istendim. Nerede bunların başına taş düşse
Muhsin Yazıcıoğlu akıllarına geliyor.''