Yargıyı hızlandırmak amacıyla hazırlanan ve
Yargıtay ile Danıştay'ın daire sayılarını artıran düzenlemede sona gelindi. Komisyonlarda muhalefetin engelleme girişimleriyle karşılaşan tasarı dün
Meclis Genel Kurulu'nun
gündemine alındı. Torba
yasa tasarısına ara verilerek, yargı
reformunun görüşmelerine
akşam saatlerinde başlandı. Ankara'da bu gelişmeler yaşanırken, Strasbourg'da da
Türkiye ile ilgili önemli bir
rapor yayımlandı.
Avrupa Konseyi Irkçılık ve Hoşgörüsüzlükle Mücadele Komisyonu (ECRI), reform çalışmalarına
destek verdi.
AİHM ve
Venedik Komisyonu'ndan sonra ECRI de Türkiye'de kapsamlı bir
yargı reformu yapılması gerektiğini kaydetti. Referandumdan geçen anayasa değişikliklerinin
demokratikleşme yolunda önemli bir adım olduğuna dikkat çekilen raporda, mevzuatın evrensel standartlara uygun hale getirilmesi gerektiği vurgulandı.
Kurumun Türkiye değerlendirme raporunda, 12
Eylül referandumunda kabul edilen anayasa değişikliklerinin demokratikleşme yolunda bir adım olduğu belirtildi. Ancak daha kapsamlı bir yargı reformunun gerekli olduğu vurgulandı. Türkiye'de, anayasanın ve yasal müktesebatın, evrensel
insan hakları standartlarına uygun hale getirilmesi gerektiğinin de altı çizildi.
Raporda, Türkiye'de
ırkçılık ve
yabancı düşmanlığıyla mücadelede olumlu adımlar atıldığı ifade edildi. Bununla birlikte hakim ve yargıçlara insan haklarıyla ilgili eğitim verilmesi gerektiği savunuldu. Çünkü Türkiye'de yargının ırkçılıkla mücadele alanında yetersiz kaldığı eleştirisi getirildi. Bu nedenle hakim ve savcıların insan hakları alanında eğitim seminerlerine katılması
tavsiye edildi. Irkçılıkla mücadeleye ilişkin yasaların güçlendirilmesi tavsiye edilen raporda, bu sebeple işlenen suçlara yönelik daha etkili önlemler alınması istendi.
Göçmen ve mülteci başvuruları yapanlardan 'ikamet ücreti' alınmasına son verilmesi talebi de dile getirildi.
Raporda,
Kürt, Roman,
Alevi ve gayrimüslim azınlıklara yönelik
açılım politikalarına da değinildi. Bütün bu adımlar olumlu bulunsa da, "
Kürtler,
Romanlar ve mülteci başvurusunda bulunanların durumunun yanı sıra dini azınlıklara yönelik ayrımcılığın endişe verici olduğu'' görüşüne yer verildi. 2006'da yürürlüğe giren Türk
Ceza Kanunu'na (TCK) ve Terörle Mücadele Yasası'na yönelik eleştiriler de bu çerçevede ele alındı. 'Barışçıl görüşlerini ifade eden Kürt vatandaşların
mağdur olduğu öne sürüldü.
İBRAHİM ASALIOĞLU - EMRE DEMİR